Futbol Tamamen Vericidir (1)

0
46

Değerli okurlarım, güçsüz, aciz birinin çevresini korkuttuğunu ya da kalabalık bir ortamda öfkelendiğine hiç tanık olmadım ve duymadım da. Ancak itibarı olan ve dağarcığında güzel şeyler bulunan kişilerin toplumda rahatsız edici biçimde yüksek sesle konuştuklarına da, kabadayılık yaptıklarına da tanık olmadım. Yukarıdaki sözlerimden dolayı onları tenzih ederim. Sadece böyle kişilerle sakin, sessiz yerlerde üstlerine gitmeyi hiç tavsiye etmem.

Korku kültürü şiddeti üretiyor ve bu kültürde en temel değer güçlü olmaktır. Bu da güler yüzle değil, öfke ile ifade edilir. Affetmek de, öfke de güçlünün duyacağı bir duygudur. Korku kültürü devam ettiği sürece potansiyel şiddet ve öfke daima var olacaktır.

Korku kültüründe güçlü ve güçsüz ilişkisi vardır ve bunun ortası da olmaz. Selamlaşmalar da bile bu duruma görebiliriz. Makam mevki sahibi ise, özellikle zenginse, bu insanlar daima asık suratlı, ciddi ve öfkelidir. Hep selam verilsin isterler. Aksi halde küçüldüklerini hissederler.

İnsanların bir özü vardır. Dünyaya bakışımız, duygularımız, çocukluğumuz, aldığımız eğitim, ailemiz. İnsanlara değer vereceksek onun özünü göz ardı edemeyiz. Sosyal kimliği ile değerlendirmeye kalkarsak, diğer yanları öfkelenmeye başlar. Öncelikle kendimizi tanımamız, var oluşumuzu bilmek zorundayız. Aksi halde olacakların altından kalkamayız. Mutsuz, zevksiz, kaygılı ve öfkeli olabiliriz. Bu var oluş meselesidir. O yoksa sahip olun hiçbir şey onun yerini dolduramaz. Sürekli daima çok sahip olmak istenir, yani o boşluğu doldurabilmek için. Bir doyumsuzluk söz konusudur.

Burada ayrım yapamayız ve genel olarak bütün toplumlarda bu duygular hâkimdir. Eğer güçlüysen tepedesin. Kendi gücümüzü bilip ona göre davranmalıyız. Korku kültüründe senin bir insan, bir öz olarak var olman kimsenin umurunda olmaz. Korku kültürü zemindeymiş gibi gözükebilir ama esas korku yukarıda oturanlardadır. Bireyin korkusu başkadır, bir liderin korkusu daha başkadır. Uykuları kaçıran kapkara bir korkudur onlarınki.

Korku kültüründe vatandaşın sahibi devlettir. Değerler kültüründe vatandaş devletin sahibidir. Korku kültüründe otorite bireyin gelişmesini istemez. İşte en büyük tehlike de burada yatmaktadır. Birey bir lokma ekmek ile susabilir. Korku salan otorite doymak bilmez, bireyi ezmeye, olmayacak şeyleri söyleyip aldatmaya, senden benden demeye başlar. Şimdilerde olduğu gibi… Korku kültürü tehlikeli boyutlara varmaktadır. Sandık bazen insanın kolunu kapar. Köşeye sıkıştırılan ve çok korkanlar daima tehlikelidir. Yaşamımda bu türden olaylara çok tanıdık oldum.

“Konumuz spor ya, bunlar ne alaka” diye düşünenler varsa onlar için son defa söylüyorum. Okurlarım böyle istiyorlar, yıllardan beri de aynı numara üzere devam ediyorum, nokta.

Cep telefonlarının, televizyonun adı sanı yokken, 2 dalgalı radyoların, hele kahvehanelerdeki o kocaman cızırtılı nesnelerin çok faydasını gördük. O günleri aramadığımı da söyleyemem. O kulak tırmalayan cızırtılar içinde birisi çıkıyor futbol maçı anlatıyor. Doğruluğu yanlışlığı hakkında fikir yürütmeye lüksünü bulunmuyor. Sadece ‘Goooollll” olduğunda inanmak zorundasın, gerçek olan da o…

O zamanlar, “Bu top falancanın kellesidir, bu gavur icadıdır ve oynayan da gavurun ta kendisidir” diyenler, şu aşamada televizyonun başından kalkmıyorlar. Peki, seyrettiğiniz o önemli buluş kime aittir zavallı?.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here