Futbol Oynamış Devrimciler (5)

0
47

Değerli okurlarım, okumak önemli bir alışkanlık ve bunun aksini de kimse söylemiyor. Yazmaya gelince, onun kendine has özellikleri var. Öncelikle büyük heyecan duyuyorsunuz. Bu heyecan makalenin konusu da olabilir, okurların izlenimi de. Bunların hepsi de doğru. En doğrusu yazdığınızı önce kendiniz beğeneceksiniz.

Sizleri yıllarca gerilere götürmek için daktilomun başına geçtiğimde konu zaten bellidir ve birkaç dakika içinde olgunlaşır. Muhtemelen görmediğiniz, tanımadığınız efsane olmuş sporcular gündemimdedir. Sizlerden duyduğum dolaylı ya da resen teşekkürler, makalelerimin tarafınızdan beğenildiği izlenimini vermiştir. Teşekkür ederim.

Yine de zamanlamayı iyi yapıp bazı önemli olaylara ışık tutması ya da hatırlatması bakımından makalelerime olanca dikkatimi veriyorum.

Ben bir devrimciyim. Bildiğim, gördüğüm ve devrim olaylarını yaşadığım kadarıyla, çok zengin ve bolluk içinde yaşamış bir devrimciye rastlamadım. Parka, palaska, bot… Bu giysilerle kanka olmuş, üniforma olarak kabullenmiş, bayat ekmek kuru zeytinle yıllarca yaşamış “Tek yol devrim ve bağımsız Türkiye” diyerek, asılmak suretiyle katledilerek Allah’a yürüyen yoldaşlarımı unutmam mümkün mü?

Efendim, futbolu uzun yıllar oynamış ya da bırakmış devrimci yıldızlar, sadece meşin yuvarlakla ilgilenmezler. Rakiplerine karşı da oldukça duyarlı olurlar. Şan, şöhret, para onlar için amaç değil bir araç gibidir. Amaçları ezilenlere bir vesile ile yakın olmaktır. Yaşayan ya da ebediyete intikal etmiş devrimci yıldızlar futbollarıyla, çalımlarıyla, kurtarışlarıyla, çizgi üzerinden top çıkarmalarıyla gönüllerde yaşayacaklarına fazlaca inanmazlar.

Onlar halk içindeki duruşlarıyla daha fazla itibar görürler. Bu yaklaşımları da onları daha fazla yüceltir, asalet kazandırır. Yoldaşlarımda olduğu gibi!

Bu asil devrimcilerden biri de dün sözünü ettiğim, ecele yenik düşen “Çizgi Metin” lakaplı Metin Kurt idi. O müstesna futbolcu saydığım tanımları uhdesinde toplamış bir efsane idi. Allah rahmetini esirgemesin!

Dünyada ve Avrupa’da “Kara Panter” lakaplı Portekizli bir futbolcudan da söz etmek istiyorum. “EUSEBİO” futbol oynadığı yıllarda iki kez görmüştüm. Yıllar sonra tekrar gördüm ama keşke görmeseydim. Duçar olduğu hastalıktan dolayı ayakta duramıyordu ve kısa bir süre sonra da vefatını duydum.

Bir maçtan sonra gazeteciler şu soruyu yöneltmişler…

-Efsane olmak nasıl bir şey?

-Halkın içinden gelmiş biriyim. Efsane değilim…

Devrimi içine sindirmiş ve ona toz kondurmayan, uğruna can verenler hangi milletten olursa olsun başımızın tacıdır.

Bir devrimci futbolcu da Şilili ZAMORANO. Real Madrid’de top koşturmuş ama onun belli başlı İnter’de top oynadığını iyi biliyorum. Aynen şunları söylüyor. “Futboldan çok para kazandım ama büyük bölümünü çocuklara ayırdım. Okumalarını sağladım.” Aynen böyle söylemiş Zamorano…

Bir de Oleg Blokhin var. Zenginliğin tadını neden çıkarmıyorsun diyenlere yoldaşlarını hiç de yanıltmayan yanıt veriyor: “Ben, halkımla iç içe olmalıyım… Aksi halde mutsuz olurum..”

Demek ki, devrimci olmak kolay değilmiş!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here