Değerli okurlarım, tarihleri tahrif etmekle kimler kazançlı çıkıyor, en azından bizler bilemiyoruz ama bizim bildiklerimiz (dün de söylemiştim) tarih savaş çıkarmayı bilmez, tarih insanları kullanmak için insanları kullanmaz. Bunu da insanlar çok güzel becerirler. Yeter ki menfaatleri söz konusu olsun. Tarihteki her büyük insanın yerine, başka yüz insanın konması mümkün olabilirdi. Tarihte ne yetenekli ve ne de alçak insan kıtlığı vardır. Hepimiz yediğimiz hayvan bedeni üzerinden güçleniriz.
Tabir-i caizse, her birimiz cesetler tarlasında ve kümelerinde yaşayabilen, ayakta durmaya çaba gösteren kral ve imparatorlar gibiyiz. Futbolun halka açıldığı yıllarda, yıllarda dedik ama tarih veremeyiz. Belki beş, belki de 10 asır önce de diyemeyiz. En iyisi gelin biz buna “Fi” tarihi diyelim de günaha girmeyelim.
Evet, futbolun kalitesini, karakterini, konumunu, teçhizat durumunu ve hatta bu ayak oyununu adının bile bilinmediği yıllarda, her şeyin kralların ve imparatorların dilediği şekilde oluyordu. İşte buna gözü kapalı inanabiliriz. Laf olsun diye inanmayacağız, bildiğiniz gibi yakın tarihimizde örnekleri o kadar fazla ki…
O dönemlerin, yani (fi) tarihinin en önemli özelliklerinden biri de kralların ve imparatorların “Tek Ses” olması değimliydi? Yani, eski zamanlarda kral ve imparatorları taklit etmek çok önemsenirmiş. İlkel toplumlarda bir kral, hangi iyi ya da kötü özellikleri sahip olursa olsun; kusurları, erdemleri, hataları ya da bedensel kusurları ne olursa olsun. Adamları ve uşakları onu taklit edebilmek için ellerinden geleni yaparlarmış…
Örneğin, kral topalsa, adamları da topallamak zorundaydılar. Sadece kral öldüğü zaman kimse ölmüyordu. Fakat elimizi güçlendirmek için örneklere devam edelim. Vereceğim örnekler, bir zamanlar insanların çiğ-çiğ yendiği Afrika’da olmuyordu. İlkel toplumların hemen hepsinde bu gariplikler yaşanıyordu. Kral ata binerken düştüğünde, arkasındaki zevatın hepsinin düşmesi gerekiyordu. Eğerinde kalan biri varsa, rütbesi ne olursa olsun kellesi gitmese bile, yere yatırılıp kırbaçlanırdı.
Kral gülünce herkes gülmeliydi, kral hapşırınca ortalık bir anda savaş alanına dönerdi. Kral üzülünce herkes üzülür, kral tıraş olursa herkes alabros olurdu. Günümüzde, bir arada yaşamak zorunda olan insanlar çok mu farklı sanıyorsunuz? Eğer böyle düşünüyorsanız, “Yanıldığınızın” söyleyebilirim. Sosyete de partiyi veren bir espri yaptığında kahkahayı patlatır ve etrafındakilerde, anlasın ya da anlamasın gülmekten gözleri yaşarmaz mı? Kralları ve imparatorları taklit eden kulüp başkanları ve teknik direktörler aynı taktiği uygulamıyorlar mı?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA