Bahar Yorgunluğuna Dikkat…

0
76

Değerli okurlarım, bahar insanların kanını kaynatan sıcakkanlı bir mevsimdir. Herkes için olmayabilir belki ama çoğumuz için büyük bir mutluluk kaynağıdır. Kış boyunca uyuyan, defansa çekilen enerjiler, baharın ilk dürtüsüyle galeyana gelir, harekete geçer, dolayısıyla yaşamımıza ve doğaya da önemli canlılık gelir.

Bu uyanış tabi ki güzeldir, güzeldir ya, ilk aşamasında bedende bir bitkinlik, zor tanımlanan bir kondisyon yetmezliği kendini gösterir. En büyük enerji kaynağı olan güneşin, bizleri dikini okşamasıyla bedenlerde ki bazı hormonların harekete geçmesini sağlar ve vücut kış boyu biriktirdiği toksinleri de atmak için önemli bir hazırlığa başlar. Baharın gelmesine herkes sevinir şüphesiz. Fakat o mevsimi sorumsuz yaşamanın da koşulları vardır, bunlara da dikkat etmek gerekiyor.

Bedenin canlanması için gerekli hormon değişikliği en çok güneş ışınlarının etkisiyle başlar. Kış boyunca uyuyan ağaçlar çiçek açmaya, hayvanlar iç seslerinin etkisiyle üremeye ve canlanmaya başlıyorlarsa, aslına bakarsanız aynı kozmik etki insanlar için de geçerlidir ama, biz doğanın verdiği işaretlere daha kapalı olduğumuz için, gerekli doğal akışa kendimizi kolay bırakamıyoruz ve değişmelere göre diğer canlılara göre daha dirençli davranıyoruz, bunun sonucunda da bedenimizde daha çok sıkıntı yaşıyoruz.

Benim evcil hayvanlara büyük sevgim vardır. Kedilerin, köpeklerin güneşin altında yatarak, adeta kendilerini şarja koyarlar, enerji depolarlar.  Biz insanlar da, özellikle baharda güneş ışınları alarak karanlıktan uzak durmalıyız. Bunun faydalarını da haliyle göreceğiz. Sporcu ruhlu bir insan olduğumdan, spordan söz etmeden yapamam, haklı olduğumu da düşünüyorum.

Sporun hangi dalı olursa olsun, bahar mevsiminde yapılan spora doyum olmuyor inanın. Çünkü günün her saati müsait… Güneş rahatsız edici değil, her taraf mis gibi bahar kokuyor. Bundan daha elverişli bir ortam bulunamaz. Ancak, baharımız başımıza vurmamalı, bahar yorgunluğuna çok dikkat etmeliyiz. Aksi halde zarar görebiliriz. Bunu da şöyle izah edebilirim.

Sporun faydalarından her zaman söz ediyorum, Fazlasının da zararını sizlere sunduğumu çok iyi hatırlıyorum.

Alacağımız gıdalara da dikkat etmemiz gerekiyor ama o konuya daha sonra gireceğim. Bu dönemde baharın canlılığı gelene ve beden uyum sağlayana kadar akşamları erken yatmakta fayda vardır. Eğer uyku problemi yaşıyorsanız akşamları melisa çayı ki, bunu ben hiç içmedim ama uykuya iyi geldiğini söylüyorlar. Kaliteli iki bardak çay da rahat uyumanıza yardımcı olabilir. Bitki çaylarının hepsinin iyi geleceği söyleniyor ama, bu konuda fazla bilgi sahibi değilim. Akşamları ya çay içerim ya da bulut renkli lezzetle dostluğu pekiştiririm.

Sonuç olarak; baharı iyi değerlendirelim, hakkını verelim, en iyi şekilde yararlanalım ama tadını da kaçırmayalım…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Su Olmazsa Olmaz…

Değerli okurlarım, Sağlıklı yaşamak, güzel beslenmek başlı başına bir sanattır. Sağlıksız insanların hiçbir şey yapabilme şansı yoktur. Minareler, proteinler ve su olmadan da sağlıklı olmamız mümkün değildir. Yıllardan beri öğretmenlerimizden duyarak, kitaplardan okuyarak ve şimdilerde de yazıp çizerek bazı hayati konular hakkında bilgi sahibi oldum. Şimdi de bu genel bilgileri yanlışa yer vermeden sizlere sunmaya çalışıyorum. İnşallah faydalı olurumdur.

Efendim, vücudumuzun altı çeşit besine ihtiyacı vardır ama, üç ana yapısını daha önceden söylememiz gerekiyor. Bunlar karbonhidrat, protein, yağlardır. İkisi vücuttaki enzimleri ve kimyasal reaksiyonları teşvik eden vitamin, minarelerdir. Son besin grubu, tokluğumuzu sağlayan liflerdir.

Karbonhidratlar bize enerji sağlar, beyni besler, protein yakımının kontrolüne yardımcı olduğun gibi toksinlerle de savaşır. Yediğimiz yağlar ve et içermeyen yiyeceklerin çoğunu karbonhidrat sağlar. Ama bunlar hem besin değerleri, hem de sağladığı enerji çeşidi bakımından farklılıklar gösterir. Basit karbonhidratları daha çok “şekerler” olarak tanırız. Bunları şekerin kendisinden alacağımız gibi, bal, çoğu meyve, sebzelerden alabiliriz. Basit karbonhidratlar tatlıdır, kolay sindirilir, hızlı bir şekilde enerji verir ama karbonhidrat kaynağımızın temelini oluşturmamalıdır.

Asıl karbonhidrat kaynaklarımız, kompleks karbonhidrat ve nişastalar olmalıdır. Bunlar pirinç, şehriye, nişasta, buğday, hububatlar, kuru baklagiller, meyve ve lifli sebzelerdir.

Proteinler vücudun yapı taşlarıdır. Kemik ve kas oluşturmanın yanı sıra onarımlarını da yaparlar, sindirime yardımcı olurlar ve bağışıklılık sistemini beslerler. Proteinimizi temel olarak et, süt, balık, fındık ve az miktarda da sebzelerden sağlarız.

Hayvansal kaynaklı proteinler vücudun ihtiyaç duyduğu çok şeyleri içeriz ama, bitkisel proteinler bunların bazılarını içermez. Yağlar genel olarak diyetin düşmanı olarak bilinir. Fakat onlarsız da yapamayız. Vücudun gelişmesi, yenilenmesi, vücut sıcaklığının sabit tutulması, yaşamsal organların korunması için yağlara ihtiyaç vardır.

Metabolizmanın devamlılığı için, sağlıklı olarak bütün besin gruplarını içeren bir beslenme sistemine girmeniz gerekmektedir. Mümkün olduğu kadar çeşitli gıda maddeleri almakta fayda vardır. Tatlılar enerji veriyor ve kolay sindiriliyor diye alışkanlık haline getirilmemelidir.

Bir önemli konu daha var ki, bayanları yakından ilgilendiriyor. Metabolizma hızınız, kilo alıp vermede etkilidir. Bazal metabolizma hızınız ne kadar düşükse o kadar, kilo alma hızınızda o kadar yüksektir… Eğer hızlıysa kendinizi şanslı sayabilirsiniz, vücudunuz enerji sağlamak için daha fazla enerjiye kıyıyor demektir. Eğer yavaşsa çok fazla kalori almamalısınız. Çünkü ihtiyaçtan fazlası yağ olarak depolanacaktır. Kiloluysanız ilk işiniz metabolizmanızı hızlandırmak olmalı. Bunun içinde kas dokunuzu arttırmak gerekli. Kas dokunuz ne kadar fazlaysa, metabolizmanız o kadar hızlanır, ince ve zarif kalma şansınız artar.

Yavaş bir metabolizmaya sahip olduğunuzda üşüme, kuru bir cilt, yavaş nabız, düşük tansiyon ve peklik gibi birçok rahatsızlığı da peşinen kabullenmiş olursunuz. Özellikle bayanları bu konuda önemle uyarırım.

Efendim, okuduğunuz sanat ve kültür sayfasıdır. Bu defa nedense sanatla birlikte sağlık sayfası oldu. Boyutlarımı aşmamak kaydıyla bunun da gerekli olduğuna inanıyorum. Sporcu bir yapıya ve karaktere sahip olduğumdan sade bir Türkçe ile sizlere sunmaya çalıştım. Sürç-i lisan ettiysem af fola…

Dikkat ettiyseniz “SU”dan hiç söz etmedim. Çünkü su, küçük bir paragraf halinde sıkıştırılacak gibi değil. Özel olarak sizlere sunacağım!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Düzenli Uyuyalım

Efendim, düzenli uyuyalım diyorum ya, bunu söylemesi kolay başımızı yastığa koyduğumuz zaman aklımızda bir sürü sorun var. Onları yatarken çözmeye çalışıyoruz. Bizi olağanüstü meşgul ediyor. Aslında yaşamsal bir hadisedir. Fizyolojik dinlenmedir. Beyinsel gelişmedir uyumak. Yaşamsal birkaç fonksiyonun dışında, güncellikle ilişkilerimizi unutup ara verdiğimiz bir süreçtir uyumak.

Bu zamanın önemini bilmemizde ve ondan gerektiği kadar faydalanmakta yarar vardır. Uyumak faydalıdır diye, günün 24 saatini uyumakla geçirmenizi önermiyoruz. Bir günde 6 saatten az ve 9 saatten fazla uyunmamalıdır. Böyle yaptığımızda, bu kez ondan fayda yerine zarar görürüz. Bilim adamları şöyle diyor, böyle diyor demeyeceğim. Çünkü bunu herkes biliyor. Az ya da çok uyuduğumuzda, ertesi günü sağlıksız uyanırız.

Bu nedenlerle, uyku ile iyi ilişkiler içinde olmakta, özellikle sağlığımız açısından büyük faydaları vardır. Hiç uyuyamıyorsanız, bir duble ayran içebilirsiniz. Ayran insanı uyutur. Belki uyutur ama, bazılarını da hiç uyutmaz. O da Allah’tan… Antibiyotik yokken o ayran yine vardı ve ilaç yerine geçiyordu. Kimseden çıt çıkmazdı. Şimdi, akşamları bir duble ayran için diyemezsim ki. Kasımpaşalı kızar ve de zamlandı.

Günün Sözü

Sağlıklı Yaşamak Başlı Başına Bir Sanattır!

Öcal’dan İnciler

Bahar, Sıcakkanlı Bir Mevsimdir!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here