Adalet Mitingine Milyonlar Katıldı

0
111

Kılıçdaroğlu; “9 Temmuz Yeni Bir Doğuştur. Bu Yürüyüş Bizim İlk Adımımızdır”

15 Haziran 2017 tarihinde, yalnızca ‘Adalet’ istemiyle Ankara Güvenpark’tan ‘Adalet Yürüyüşü’nü başlatan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 25 gün süren yürüyüş ardından geçtiğimiz Pazar günü İstanbul Maltepe Meydanında milyonarla buluştu.

Yürüyüşün bitiş noktası olan Maltepe Sahilinde düzenlenen miting alanına ‘Hak, Hukuk, Adalet’ sloganları ve alkışlar eşliğinde gelen Kılıçdaroğlu, milyonları selamlayarak; “Bu son değil, o yürüyüş bizim ilk adımımızdır” dedi.

İskenderun’dan yaklaşık 250 kişinin katıldığı, Türkiye’nin hemen-hemen tüm il ve ilçelerinden gelen, milyonlarca kişinin katılım gösterdiği mitingde yalnızca ‘Hak, hukuk, adalet’ sloganları atılırken, katılımcılar elerinde Türk Bayrakları ve Adalet yazılı pankartlar taşıdılar. Resmi rakamlara göre 1 milyon 600 bin kişinin miting alanına geçiş yaptığı belirtilirken, miting alanı dışında ise bu sayıdan fazla kişi Kılıçdaroğlu’na destek vermek ve ‘Adalet’ istemiyle yerini aldı. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı mitingde 15 bin polis görev aldı. İstanbul dışından gelen katılımcılar, Kartal’da araçlarını park ederek, trafiğe kapatılan yaklaşık 5 km’lik yolu da coşkuyla yürüyerek miting alanına ulaştılar.

Parti bayraklarının taşınmadığı ve parti lehine sloganların atılmadığı mitinge pek çok sanatçı da katılım gösterirken, sahne alan Onur Akın ve Zülfü Livaneli katılımcıları coşturdu. Şarkılara hep bir ağızdan eşlik eden katılımcılar, şarkılar eşliğinde halaylar da çektiler.

Yürüyüşün son 3 km’lik etabını tamamlayarak 18.10’da miting alanına gelen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte milyonları selamladı.

25 gün süren yürüyüş boyunca kendisine destek veren vermeyen herkese teşekkür ederek konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu; “15 Haziran 2017’de Ankara’dan başlattığımız yürüyüşü Maltepe’de noktaladık. Bu son değil, o yürüyüş bizim ilk adımımızdır.  Herkes bilsin, 9 Temmuz yeni bir tarihtir, 9 Temmuz yeni bir doğuştur. Ankara’dan yürüyüşe başladığımızda ilk günü 10 dakikalık mola ile bitirdik. Yol boyunca bizi yüreklendiren Ankara, Kahramankazan, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Kaynaşlı, Düzce, Hendek, Adapazarı, İzmit, Derince, Körfez, Tavşancıl, Gebze ve İstanbul’a yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Hayır dualarımız seninledir diyen analara, babalara, dedelere şükran borçluyum onlara teşekkürlerimi gönderiyorum. Yol boyunca birlikte yürüdüğümüz, büyük bir kısmında beraber yürüdüğümüz, harp okulunda tutuklu oğlu olan Veysel Amca’ya selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Yolda gelirken bizi protesto eden vatandaşlarımız da vardı, protesto atan yurttaşlarıma da şükranlarımı gönderiyorum. Yürüyüşümüze destek veren pek çok kesim oldu. Siyasi partiler ve milletvekillerine, sendikalara, sanatçılara, muhtarlara, engellilere, Ergenekon, Balyoz, KHK mağdurlarına, taşeron işçilerine, kadınlara, STK’lara, barolara, mağdur ailelere yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Bütün güvenlik güçleri bizim sağlıklı bir şekilde toplanmamız için olağanüstü çaba harcadılar. Halkın polisine, jandarmasına selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum. Dünyanın en barışçıl eylemini yaptık. Hiçbir yurttaşımızın burnu dahi kanamadı. Benimle beraber yürüyen adalete susamış 80 milyona yine şükranlarımı sunuyorum. İnanıyorum ki, bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz” dedi.

Yürüyüşe başlama nedenlerini de anlatan Kılıçdaroğlu; “Olmayan adalet için yürüdük. Mazlumların hakkı için, hapisteki milletvekilleri, tutuklu gazeteciler için yürüdük. Üniversiteden atılan hocalar için yürüdük. KHK ile üniversite hocalarının kapının önüne konulması tam bir demokrasi ayıbıdır. Geçmişte bunu 1402’likleri hatırlarsınız darbe döneminde paşalar yapıyordu. Şimdi Kaboğlu gibi dünya çapında bilinen önemli isimler kapının önüne konuldu ve yurt dışına çıkışları da yasaklandı. Kamu görevlerinden atılanlar için, çocuk işçiler için, orman köylüleri için, hapisteki askerler, linç edilen askerler için yürüdük. Tek adam rejimine karşı olduğumuz için yürüdük, FETÖ’ye karşı olduğumuz için yürüdük. Terör örgütlerine karşı olduğumuz için, yargı siyasetin emrine verildiği için yürüdük. Şiddet mağduru kadınlarımız için yürüdük, Mavi Marmara şehit ve gazileri için yürüdük. Açlık grevindeki kardeşlerimiz Nuriye ve Semih için yürüdük. Can ve mal güvenliği olmadığı için korku iklimindeki iş dünyası için yürüdük. Özetle bu ülkede adalet için yürüdük. Adaleti getirmek için yürüdük. 9 Temmuz yeniden doğuşun tarihidir. 9 Temmuz bir yürüyüşün sonu değil bir barışın, bir birlikte yaşam iradesinin ortaya konmasının tarihidir. Adalet mülkün temelidir. Yunus’un dediği gibi zulüm ile abad olunmaz. Zulüm ediyorlar. Herkese zulüm ediyorlar. Zulme karşı durmak bizim boynumuzun borcudur. Önce adalet. Hak, hukuk, adalet! Siyaset ahlak, adalet temelli yapılmak zorundadır. Siyaset topluma adanmışlıktır, malı götürme alanı değildir. Siyaset ülkenin çıkarları için yapılır. Siyaset ülkeyi birleştirmektir, bölmek değil, kutuplaştırmak değil. Hiç kimsenin etnik kimliğine göre, inancına göre siyaset yapmayacağız. Yapanlar vatan hainidir. Adalet teslim alınmışsa adalet arayışımızın tek yeri sokaktır. Adalet, adalet, adalet! Sonuna kadar hak! Hukuk, adalet diyeceğiz. Bize diyorlar ki adalete niye sokakta arıyorsunuz. Ama 15 Temmuz darbe girişimini savuşturan parlamentonun onurlu duruşu ve halkımızın sokağa inmesidir. Darbeyi önlerken sokak iyi, adalet isterken sokak kötü! Darbeyi de önleyeceğiz, adaleti de getireceğiz” şeklinde konuştu.

Bu yürüyüşle elde ettiklerini ve ne istediklerini de anlatan Kılıçdaroğlu; “Bu yürüyüşle ne kazandık. Önce toplum olarak korku gömleğini çıkarıp çöp sepetine attık. Cesur olacağız. Bir milli kurtuluş savaşını vermiş bir milletiz. Yalnız olmadığımızı gördük, tüm dünyaya bunu duyurduk. Umudumuzu yeniden yeşerttik. Artık hepimiz umutluyuz. Biliyorsunuz umut bulaşıcıdır. Ben umutluysam yanımdaki arkadaşım umutludur. Maltepe umutluysa İstanbul, İstanbul umutluysa Hakkâri umutludur.

Peki, ne istiyoruz? OHAL kalksın, Türkiye normalleşsin, adliyeye, kışlaya, camiye siyaset girmesin istiyoruz. Hapiste gazetecileri olmayan bir Türkiye istiyoruz özgür medya istiyoruz. Üniversiteleri susturulmuş değil üniversiteleri konuşan bir Türkiye istiyoruz. Düşünceleri susturulmayan bir Türkiye istiyoruz. FETÖ ile mücadelenin göstermelik değil gerçekten yapılmasını ve bu darbe girişiminin siyasi ayağının kesinlikle ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Tek adım rejimi değil demokratik parlamenter sistem istiyoruz. TBMM’nin gasp edilen yetkilerinin iadesini istiyoruz. Kadın erkek eşitliği istiyoruz. Gençler potansiyel olarak suçlu gösterilmesin itiyoruz. Toplumsal barışımızı bozan tüm anti demokratik uygulamaların eşit yurttaşlık temelinde sona erdirilmesini istiyoruz” diye konuştu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasında son olarak 10 maddelik ‘Maltepe Çağrısı’ metnini okudu. “Adalet hakkımızdır. Biz hakkımızı istiyoruz” diye Kılıçdaroğlu, adalet çağrısı adaletin insan haysiyetinin temeli olduğu inancıyla hazırladığı ‘Maltepe Çağrısı’nda bulunan 10 madeyi şöyle okudu;

“1- 15 Temmuz darbe girişimini açık bir şekilde lanetliyoruz. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için FETÖ terör örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.

2- İktidar tarafından 20 Temmuz’da getirilen OHAL ile biz buna sivil darbe diyoruz yasama yürütme ve yargı tek elde toplanmıştır. OHAL bir an önce kaldırılmalıdır.

3- Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Kollektif suç gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.

4- OHAL mağdurlarının yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara son verilmelidir.

5- FETÖ ile hiçbir ilişkisi ile bulunmayan ama sırf hükümete muhalif olduğu için görevlerinden alınan akademisyenler görevlerine dönmeli ve tutuklu milletvekilleri serbest bırakılmalıdır.

6- Mesleklerini yaptıkları için tutuklu bulunan gazeteciler serbest bırakılmalıdır.

7- OHAL ortamında ve devlerin tüm imkanları seferber edilerek yapılan anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Bu bir mühürsüz seçimdir. Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir.

8- Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmelidir.

9- Sadece hukuk alanında değil toplumsal alanın tüm alanlarında adaletsizlik devam etmektedir. Yoksulluk, yaygın şiddet, terör gibi sorunlara karşı ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahimlerinden olan kadın hakları konusunda ayrımcılığın önüne geçilmelidir.

10- Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemiz içindeki sorunları da kökleştirmiştir. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara  kardeşçe yaklaşan adilane bir dış politikaya dönüş yapmalıdır.” (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here