İnanç Üzerinden Kaos Yaratmak!

2
176

CHP İzmir milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Doç. Dr. Selin Sayek Böke’ye yönelik din ve inanç üzerinden yöneltilen “ahiret” soruları… Yaşadığımız modern çağın ölçütlerine uygun olmayan, insanların “kökeni, milliyeti ve inançları” üzerinden estirilen nefret fırtınası… Kendi inancının dışındaki kimliklere yan bakma operasyonu…

Dışlayıcılık ve ötekileştirme söylemleri… Kendini bilmez bazı basın organlarında çıkan iğrenç, saçma ve mide bulandırıcı, ortalığı mikser gibi karıştırma amaçlı yayımlanan gereksiz ve yakışıksız haberler… Böke’nin şahsına yönelik “Hıristiyan olup olmadığı, vaftiz edilip edilmediği…” şeklindeki kişiye özel kasıtlı sorular…

Bu zatlar sanki sorgu hâkimliği görevine “gönüllü” olarak üstlenmiş, üzerlerine vazifeymiş gibi inanç üzerinden sorgulama yapıp hesap soruyorlar. Neymiş efendim, “CHP’de Hıristiyan birinin parti sözcülüğü yapmasından rahatsızlık duyuluyor, inanç krizi yaşanıyormuş. Böke’nin dini kimliği konuşulmaya, tartışılmaya başlanmış…”

Acaba amaç hiç kimsenin aklının ucundan dahi geçiremeyeceği ‘inanç hassasiyetlerinin’ ısıtılıp-ısıtılıp gündem oluşturmak mıdır? Acaba kasıtlı olarak, güya Hıristiyan birinin varlığını deşifre edip inanç üzerinden hayali haberler üreterek parti camiasının rahatsızlık duyduğu imajını vermek midir?

Olmayan bir meseleyi varmış gibi göstererek ortalığa yaymak suretiyle dolaylı bir şekilde körüklemek midir? Sanki herhangi bir inanca mensup olmak “bir suç, bir sır ya da ayıpmış” gibi hesap sormak, hangi akla hizmettir? Kimin haddine düşmüş?

Demokratik ve hukuk devletinde “bireylerin inanç özgürlüğü” güvence altına alınmışsa, ayrımcı bir dil kullanılarak insanları dini değerlerine göre sınıflandırmak, boyundan büyük işlere kalkışmaktır.

selin sayek böke12

Sen önce inancı bir kenarda tut, insanları inançlara göre değil de, toplumu asıl ilgilendiren ahlak değerlerine göre sorgula. Örneğin şu sorular sorulmalı:

“Rüşvet yiyor musun? Yolsuzluk yapıyor musun? İhaleye fesat karıştırıyor musun? Vergi kaçırıyor musun? Vurgun, talan, yalan, hırsızlık ve yağmacılık gibi ahlaksızlıklara bulaştın mı? Kul hakkı yedin mi?”

Bu tür dünyevi sorular sor ki, kamuoyu o insan hakkında değer yargılarına varıp kararını verebilsin.

Avrupa’nın birçok ülkesinde siyasete atılarak milletvekili, yerel yönetim meclis üyesi, hatta parti eş genel başkanlığına kadar üst makamlara yükselmiş, görev yapmış ve yapmakta olan nice Müslüman Vatandaşımız vardır. Elbette ki batı ülkelerinde bir vatandaşımızın iş, siyaset veya sosyal alanda ön plana çıktığında ülkemizin adını duyurmasından dolayı onunla övünür ve gururlanırız.

Avrupa’da bir gazeteci, siyaset yapan bir vatandaşımıza, “Sen Müslüman mısın? Oruç tutuyor, namaz kılıyor musun? Sünnetli misin?” şeklinde küstahça sorular yöneltse sonuç ne olurdu biliyor musunuz? Bizim basın zaman yitirmeden, haklı olarak, “vay sen nasıl sorarsın! Ayrımcılık yapıyorsun!” manşetleriyle protestolar başlatılır, Müslümanlık aleyhtarlığı yapılıyor diye meydanlara inilir, yer yerinden oynardı. Ama bugüne kadar böylesine ucube sorularla veya böyle bir olayla karşılaşılmadı. Çünkü, Avrupa’da “hoşgörü, inanç özgürlüğü, insan haklarına saygı” kavramları iyice yerleşmiştir.

Bununla birlikte öyle saçma sapan sorular yönelten gazeteci, Müslüman olsun olmasın, toplumun her kesiminden tepki görüp dışlanır ve o gazeteci mesleğini bırakmak zorunda kalırdı. Bilinçli ve duyarlı toplumların hali başkadır. Tepkisini ne zaman ve nasıl koyacağını iyi bilir.

Ülkenin temel sorunlarını bir yana bırakıp, biz hala “ilgisiz, anlamsız, yersiz ve gereksiz” işlere kafa yoruyoruz…

Osmanlı devletinin tarihi incelendiğinde ordu dâhil en yüksek makamlarda görev yapmış Hıristiyan inancına mensup insanların sayısı az değildir. Cumhuriyet döneminde parlamentoya girmiş, yakın geçmişte de Hıristiyanlara evli milletvekili ya da bakanların varlığına tanık oluyoruz. Son dönemlerde ise, Başbakanlık Danışmanlığına atanmış bir Hıristiyan vatandaşımızın görev yaptığını herkes biliyor.

Bunlar neden araştırılıp sorgulanmıyor da, durup dururken sadece Selin Sayek Böke üzerinden neden kasıtlı haberler yapılıyor? Amaç; eğer bir insanın inancı üzerinden itibarını düşürmekse, bu, büyük bir yanılgı ve yaşadığımız modern çağın ölçütlerine aykırıdır. Kaldı ki, Böke Hıristiyan bir baba ve Müslüman bir annenin evladıdır. Yerli ve milli bir Türk Vatandaşıdır.

arada bir3

Hoşgörü kültüründen nasibini alamayan ve önyargılarıyla hareket edenler, öncelikle Hatay ilimize birkaç günlüğüne ‘teşrif’ etsinler. Medeniyetler Buluşmasının kalbinin attığı ilimizde ‘Çan, Ezan, Hazzan’ seslerinin ahenk içinde buluştuğunu ve ‘İnanç Özgürlüğü’nün huzur içinde yapıldığını göreceklerdir. İnanç kültürünün kardeşlik duygularıyla nasıl bir araya gelerek pekiştiğini ‘din, dil, ırk ve mezhep’ farklılıkları gözetilmeden iyi ve kötü günde nasıl bir araya gelinerek “kader birliği” yapıldığına tanık olacaklardır.

İnanç, tercih meselesidir. Tanrı ile kul arasındadır. Aralarına girip ahkâm kesmeye hiçbir kulun gücü yetmez, haddi de değildir.

Akıl ve vicdan sahibi olan her yurttaşın ülkenin bütünlüğünü göz önünde bulundurarak, toplumu ayrıştırıcı söylemler yerine birleştirici, birlik ve beraberlik mesajlarına önem vermesi, bir vatandaşlık görevidir.

Barış, sevgi ve hoş görü dini olan İslamiyet’in özünde “inanca saygı” vardır. Aksi halde meydanlarda sıkça dillendirilen “Yaradan’dan dolay yaratılanı sevmek” sloganı, kâğıt üzerinde kalır.

2 YORUMLAR

  1. Semir kardesim seninle herzaman icin iftihar ettim.Mozaik dünanin en güzel örnegi hatay bölgesidi. bunu anlamayanlar Dünya insani degildi. Sözkonusu Vatan oldugunda dinler ve onlarin güzellikleri ile mutaala yapmak gercek disi bir tutumdur. Saygilarimi sunarim

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here