1947 Yılındaki İşçi Hakları (2) 

0
25

(M.74) “74’üncü maddedeki süreler geçtiği halde işçinin iyileşemeyeceği, iş yeri doktoru, bulunmayan yerlerde Hükümet veya Belediye doktoru tarafından yapılan muayenede anlaşılırsa, işçiye, koruma sandığına dâhil bulunmak şartı ile mevduatının yarısı nispetinde ikramiye verilir. Bu gibi işçilerin İş Kanununun 13üncü maddesi hükümlerinden istifade hakları saklıdır.” (M.75) “Tekel Genel Müdürlüğü iş yerlerinde bulunup da hastalığı 74’üncü maddede yazılı müddetlerden fazla süresi sebebi ile işine son verilmiş olanlardan, iyileşerek tekrar iş isteyenlerin muayeneleri yapılır. İşlerinden faide umulur ve boş yer bulunursa, tercihan yeniden işe alınırlar. Bu gibilerin ilk girişleri tarihinden itibaren kazanmış oldukları kıdem hakları saklı kalır. Ancak, bunlar evvelce çıkarken bir ikramiye veya tazminat almışlarsa bu parayı geri vermeleri şarttır.” (M.76) İşçilere evlenme yardımı ödeniyordu: “Bir defaya mahsus olmak üzere, Tekel Genel Müdürlüğü iş yerinde sürekli çalışarak: 3 seneyi dolduranlar için 200 saat tutarı, 5 seneyi dolduranlar için 300 saat tutarı, 10 seneyi dolduranlar için 400 saat tutarı kadar evlenme yardımı yapılır. Eşlerin her ikisi de Tekel iş yerlerinde çalıştıkları taktirde her iki işçi de yardımdan faydalanır.” (M.130) İşçilere doğum yardımı ödeniyordu: “Çocuğu dünyaya gelen erkek veya kadın işçiye, İşçi Sigortaları Kurumu tarafından yapılan yardımlar dışında, 25 lira tutarında bir yardım yapılır. Ana babadan her iki işçi de Tekel Genel Müdürlüğü iş yerlerinde çalıştığı taktirde, doğum yardımı yalnız kadın işçiye yapılır.” (M.78) İşçilere ölüm yardımı ödeniyordu: “Tekel Genel Müdürlüğü iş yerlerinde 6 ay müddetle sürekli olarak çalışmış bulunan ve çalıştığı esnada eceli ile ölen işçilerin, ailelerine derhal cenaze masrafı namı altında maktu en 50 lira verilir.” (M.79) “Tekel Genel Müdürlüğü koruma sandığına dâhil olup iş yerlerinde çalışmakta iken eceli ile ölen işçinin dul karı, ana, rüşt çağına varmamış erkek çocuk veya erkek kardeş, evli olmayan kız veya kız kardeş ve yardıma muhtaç baba veya kocasına, bu sandıktaki birikmiş parasına mücavi bir miktarda ikramiye, temettü ile birlikte, müsavi hisselere taksim suretiyle, verilir.” (M.80) Meslek hastalığı ve iş kazası durumunda, İşçi Sigortaları Kurumu’nun verdiği geçici iş göremezlik ödeneği ile işçinin ücreti arasındaki fark işçiye ödeniyordu: “15 günü geçmeyen mesleki hastalık ve iş kazası hallerinde, Sigorta kurulunca verilmeyen ilk 3 günlük tam yevmiye İdarece verileceği gibi, bu yönetmelik gereğince yapılan diğer yardımlar da saklıdır.” (M.81) Kaza nedeniyle ölümlerde bir ikramiye veriliyordu: “Kast ve kusuru olmamak şartı ile kazaya uğrayanlara veya bu yüzden ölenlerin varislerine 4772 ve muaddel 5019 sayılı İşçi Sigorta Kanunu hükümleri dışında, Genel Müdürlükçe prim tarifesi gereğince, bir ikramiye verilir.” (M.82) Çalışma yeteneği azalanların uygun bir işe geçirilebilmesi söz konusuydu: “Kaza neticesinde veya meslek hastalığı dolayı sile hafif işte kullanılması lüzumu, iş yeri doktoru, bulunmayan yerlerde Hükümet veya Belediye doktoru raporu ile anlaşılan işçiler aldıkları ücretle hafif hizmetlere geçirilirler.” (M.85) Türkiye’de işçilere yıllık ücretli izin ancak 1960 yılında çıkarılan yasayla bir hak olarak getirilmişken, 1947 yılında Tekel işyerlerinde yıllık ücretli izin uygulaması vardı: “Tekel İdaresi iş yerlerinde sürekli çalışarak: 3 seneyi doldurmuş bulunanlara, senede 1 hafta, 10 seneden fazla hizmeti olanlara 2 hafta ücretli izin verilebilir. (…) Ücretli izne istihkak için, işçinin izin istediği zamana takaddüm eden bir sene içinde işe geldiği günler sayısının işletmenin çalışma günlerinin yüzde 90’ından aşağı düşmemiş olması şarttır. Bu izinlerin kullanılma zamanını iş yeri en yüksek amiri tespit eder. (…) “Bir seneden fazla hizmet görmüş olan işçilere, senede 15 gün ücretsiz izin verilebilir. İşçinin izni bitmeden yazı ile yapacağı başvurma üzerine, iş yeri en yüksek amiri bir mahzur görmezse bu müddeti bir aya kadar uzatabilir.” (M.132) İşyerinde sıkı bir disiplin uygulanıyordu. Yasaklar arasında, tefecilik, iş başında grup halinde toplanıp konuşmak, iş yerlerinde öteberi satmak, iş yerlerine her nevi silah ve cerh edici alet getirmek ve yabancıları iş yerine sokmak da bulunuyordu. “Her işçi iş başı işareti verildiği zaman iş elbisesini giymiş olarak işinin başında bulunmuş olacak, paydos işareti verilmeden işinden ayrılmayacaktır.” (M.87) “Her işçiye üzerinde kendi numarası bulunan bir marka tahsis edilir. İş yerine girerken kapıdaki levhadan kendi markasını alır ve çalıştığı şubeye girdiği zaman orada bulunan ikinci levhaya markasını asarak işe başlar. Paydos olduğu zaman veya daha evvel işinden ayrılması icap ediyorsa işçi markasını çalıştığı yerin levhasından alıp müessese kapısındaki levhaya asar.” (M.92) “İşçiler icabında kendilerine gösterilen başka işleri de yapmağa mecburdur.” (M.101) Tekel işyerlerinde bir işçi koruma sandığı da faaliyet gösteriyordu. Ancak bu sandığa üye olabilmek için çeşitli koşullar vardı: “Tecrübe devresinde işe elverişli olduğu anlaşılan işçi işe alındığı günden itibaren altı ay müddetle çalıştırıldıktan sonra müesseselerdeki işçi koruma sandığına üye olmak hakkını haizdir.” (M.25) “Mevsime tabi yaprak tütün işlemesi, tuz ve şarap istihsali işlerinde veya arizi ve muvakkat hizmetlerde kullanılan işçiler koruma sandığına aza olamazlar.” (M.26) İşçilerden kesilen ceza paraları iş koruma sandığına aktarılıyordu: “İşçilerden cezaen kesilen paralar, işçinin mensup olduğu müessesenin işçi koruma sandığına irat kaydolunur.” (M.114) Tekel işyerlerine çırak alınacağında çalışan işçilerin çocuklarına öncelik tanınıyordu: “Çırak seçilirken müesseselerde çalışan işçilerin çocukları tercih olunur.” (M.35) Bu haklara karşılık, haftalık çalışma süresi, 3008 sayılı İş Yasasında belirtilen 48 saatin üstüne çıkıyordu: “Kuru ve yaş üzümden soma imali gibi mevsiminde ikmali zaruri olan işlerde, şarap ve tuz istihsalinde ve yaprak tütün işlemesinde mevsiminin bitimine kadar pazarları da çalışılmak üzere 56 saatlik mesai tatbik olunur. Bu takdirde mesai madde 41’de gösterilen saatlerde başlar ve haftanın yedi gününde de 8’er saat çalışılır.” (M.42) Tekel işyerlerinde 1947 yılında çalışan işçiler henüz etkili bir örgütlülük altında değillerdi. Ancak, çeşitli nedenlere bağlı olarak, iş yeri iç yönetmeliği ile 3008 sayılı İş Yasasının tanıdığı hakların ötesinde bazı haklara sahiptiler.

Bu haklar, 788 sayılı Memurin Yasası ile memurlara tanınan hakların gerisinde olmakla birlikte, özel sektör işyerlerinde tanınan ve uygulanan hakların ötesindeydi.

Bu iç yönetmelik ve uygulamalar, 1964 yılında ilk dönem toplu iş sözleşmelerinde de etkili oldu. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında işçi haklarına ne kadar önem verildiği o tarihi araştırdığımızda ortaya çıkıyor. İşçi haklarına önem verildiği gibi emek ve emeğin değeri her zaman göz önüne alınmıştır. -Bitti-

Sadık KARAKAŞ

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here