Ramazan Fıkraları

0
389

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız  bu sabah? Bütün sıkıntıları bir tarafa bırakıp bu sabah  Nasreddin hoca fıkralarına ne dersiniz? Valla bence çok güzel… Bu uzun ramazan günlerinde gülümsemek herkese gerekiyor ve yaraşır diye düşünüyorum!

Nasreddin Hoca (Ramazan) Fıkraları

Çömlek Hesabı

Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur çömleğin içine Hoca’nın yaramaz oğlu, muziplik olsun diye.

Bir zaman sonra arkadaşları: “Bugün Ramazan’ın kaçı acaba?” diye sorarlar Hoca’ya. Hoca’da: “Şimdi eve gider öğrenirim. Biraz sabredin” der ve evinin yolunu tutar.

Çömleği boşaltır; bir sayar, iki sayar… Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca; “Arkadaşlar, bugün, Ramazan’ın kırk beşi” der.

Hoca’nın bu cevabına gülüşürler arkadaşları. Aralarından biri: “Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan’ın kırk beşi olur mu?” diye itiraz eder.

Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle: “Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan’ın yüz yirmi beşi!” der.

& & & & &

Günah

Bir Ramazan günü Nasreddin Hoca’nın gözleri susuzluktan afallamış. Dayanamayıp bir çeşmeye çaktırmadan yanaşmış. Tam suyunu içerken, bir köylü görmüş hocayı: “Aman hoca, günah değil midir bu yaptığın!” “Yıkıl karşımdan, Ramazan gider bir daha gelir, ama ben gidersem bir daha gelmem; ne günahı!”

& & & & &

Bektaşi Fıkraları(Ramazan)

Sen Ne İşe Yaradın?

Bektaşi ile Hacı Osmanlı, zamanında ramazanda içki içerken yakalanırlar. Kadı yaptıklarının cezasının ne olduğunu bilip bilmediklerini sorar bunlara. Hacı af diler “Şeytana uyduk kadı efendi”, der ve Hacı’ya idam cezası verir. Bektaşi’ye sıra gelir ve der ki “Kadı efendi ben gayri-müslümüm, bana oruç farz değildir.” Kadı Bektaşi’yi serbest bırakır. Bektaşi kadıya sorar “kadı efendi ben de şehadet getirsem, Müslüman olsam, arkadaşımı da bağışlar mısın?” Kadı efendi düşünür gavuru Müslüman yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve Hacı’yı da affeder. Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hacı şaşırarak Bektaşi’ye sorar: “Sen ne biçim adamsın be, bir dinli oluyorsun bir dinsiz, sende iman yok mu bire münafık?” deyip azarlar. Bektaşi de “Gavur oldum kendimi, Müslüman oldum seni kurtardım be. Peki sen ne işe yaradın?”

& & & & &

Bir Gün Eksik

İki Müslüman sohbet ediyorlarmış. Biri diğerine tüm Ramazan boyunca hasta olduğundan yakınmış ve bu nedenle sadece bir gün niyetlenebildiğini, diğer günler ne yazık ki hastalığından ötürü oruç tutamadığını söylemiş. Bektaşi de aralarında… Bir ara dinleyici konumundaki Bektaşi’ye de sormuş, “Erenler, sen kaç gün oruç tuttun?” “Ben de rahatsızdım, arkadaştan bir gün eksik tutabildim ancak…”

& & & & &

Bir Eşek Bir Öküz

İki softa, ramazanda bedava yiyip içeriz diye bir Bektaşi köyüne misafir olurlar. Hoşbeşten sonra, içlerinden biri tuvalete gider. Bektaşi, bu softaları kontrol etmek için odada kalana sorar: “Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?” O da kendini üstün göstermek için “Bırak şunu, eşeğin tekidir” cevabını verir. Biraz sonra öteki softaya da aynı soruyu sorar: “Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?” Bu softa da öteki gibi “Bırak şunu, öküzden farkı yoktur” cevabını verir.

Akşam olunca iftar sofrası kurulur. Fakat tepsinin üzerinde arpa ile samandan başka bir şey göremeyen softalar hayretle sorarlar: “Bunlar ne erenler?” Bektaşi gülerek cevap verir: “Biriniz eşek, ötekiniz öküz. Sizin için bunlardan daha iyi azık olur mu?”

& & & & &

Su Katıyorlar

Bektaşi’nin birini ramazanda içki içtiği için yaka paça kadıya götürürler. Çakırkeyif Bektaşi’yi görür görmez kadı: “Behey kafir! Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu?” der. “Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır…” diye karşılık verir Bektaşi. Kadı: “Bunun içine pamuk katarlar.” Bektaşi: “Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar..”

& & & & &

Aylardan Temmuz

Aylardan Temmuz. Günler oldukça sıcak ve uzun. Aylardan Ramazan. Sabah erkenden başlayıp, gün boyu tırpanla ot biçmiş Tonyalı. Hararetten, dili bir karış dışarıda varmış evine. Kafaya takmış, orucu bozacak ama arkadaşı bırakmıyor: “Orucunu bozma, aha şunun şurasında akşama ne kaldı ki?”

Bir punduna getirip bozmuş orucunu Tonyalı. Arkadaşı: “Ne yaptın? Nasıl bozdun orucu?” deyince cevap vermiş Tonyalı: “Baktum ki, orucu bozmazsam susuzluktan öleceğum. Ölürsem bir daha Allah için oruç tutamayacağum. Dedum, ey Rabbum, yaşayup senin için oruç tutayim diye orucumu kestum.”

& & & & &

Nasıl dilerim beğenmişsinizdir. Ve bir gülümseme yayılmıştır yüzünüze ben deniz bu sayfayı hazırlarken kendi kendime gülüyordum. Dilerim hep birlikte sağlık ve sevgiyle gülümsemeye devam ederiz. Yase

Günün Şiiri

Göçmen Çiçek

Aykırı bir uçurumum yolunun üzerinde

Elini uzatacağın dalları yamacında saklayan

Birdenbire patlayan

Bir çığlığım sessizliğinde

Ele-güne karşı seni utandıran.

Yaz günü palto giyerim

Ceplerim dolu dolu şiir

Gören beni deli sanır

Adım kaçığa çıkar

keşke kaçsam

Keşke kaçabilsem şu dünyadan.

Aykırı bir şiirim kitabının arasında

Kargacık burgacık bir yazıyla yazılmış

Sondan okumaya başla

Nokta koy her dizenin önüne

Anlamaya calış..

Bedeninin bir noktasından dalıp

Yüreğini bulabilirim

Geceyse, başlar yastığa düşerse

Ve yorgunsa yüzün

Yıldızları soluğumla bir bir ateşleyip

Kandiller gibi başucuna koyabilirim..

Ey bütün tufanların ardında

Bulduğum dinginlik!

Göçmen çiçeği dünyanın

Kökleri ardısıra sürükleyen çılgınlık!

Madem ki yaşam bu

Madem ki taşın taş olmaktan öte

bir umarı yok

Bir türkü söyle kadınım

Yürüsün dünyaya mutluluk…

Yağiyor incecik bir yağmur dışarda

Yüzün çamurlar üstünde tüten buhur

Islak toprak kokusu

Doluyor odama

Sıkılıyorum

Kitapların üstüme yıkılacağından

Korkuyorum şimdi

Yel esiyor

Sökuyor duvardaki bir resmi

Yerine senin yüzünü koyuyor.

Yüzün şimdi karşımda

Yüzün akşam karanlığında

Toprağın üstüne bırakılmış

Bir demet çicek gibi parlıyor..

O zaman açıyorum

Bütün perdeleri

O zaman yakıyorum

Bütün ışıkları

Camları darmadağın ediyorum

Yüzünü avuçlarıma alıyorum

Alnını öpüyorum

Dünyayı öper gibi…

Sana uzanamadığım gün

Ellerim yok sanıyorum

Senin bakışlarını yakalayamadığım gün

Gözlerim yok..

O zaman bir yumruk

bütün gücüyle vuruyor

Eski bir piyanonun tuşlarına

Binlerce martı

Kayalıklara çarparak ölüyor

Ayışığı tutkal gibi

Yapışıyor pencereme

Açamıyorum perdeleri

Şiir yok artık

Türkü dindi..

Meyvelerini taşıyamayan

Ağaçlar gibiyim

Sularını taşıran ırmaklar gibi..

Bu kadar mutluluk cok bana

Onu gunlere

Onu aylara bölmeliyim

Ve bir tek gülüşünü senin

Kutlamalıyım yıllarca…

 Sana yüregimde bir sürgün yeri

Göçüp konacak

Bir toprak yaratsam

Kadınım, sarışınlığınin bittiği anı

Gizli bir esmerliğe eklesem..

göcmen çiçek

Her yerin yabancısı

Yolların, yolların ötesinde

bize bir tek

Yarınlar kaldı

Göğün tükenip, denizin

Başladı yerde…

Ahmet ERHAN

Ayet ve Hadislerle Ramazan-ı Şerif ve Oruç

 Sosyal hayat adına da Ramazan’ın yeri bambaşkadır. Ramazan vesilesiyle dargınlık ve kırgınlıklara son verilir. Mü’minler birbirlerini ve özellikle de fakirler ve talebeleri iftar ve sahur soflarına davet ederler.

“Rasüllullah (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Hazret-i Cibrîl’in, onunla buluştuğu zamanlardı. Cibrîl (aleyhisselâm), Ramazan’ın her gecesinde Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile buluşur, karşılıklı Kur’an okurlardı. Bundan dolayı Rasülullah (aleyhissalatü vesselam) Hazret-i Cibrîl ile buluştuğunda, hayır getiren bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı.” (Buhârî, Savm, 7; Müslim, Fezâil, 48, 50)

Mü’minler de çoğunlukla zekatlarını bu ayda verir, Allah yolundaki himmet ve sadakalarında Allah Rasülü’nü örnek alırlar.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here