Perşembenin Gelişi…

0
101

“Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir” atasözümüzü, “bir işin sonunun nasıl olacağı şimdiki gidişinden belli olur” anlamıyla ve henüz perşembe gelmeden geniş zamanlarımızda öğütsel olarak kullanırız.. Şayet, “belli olur” geniş zamanı, “belliydi” geçmiş zamanına dönüşmüş ise, bu halde; içinde yer aldığımız dar zamanlarda, perşembenin geldiğine çoktan tanık olmuşuz demektir..

Başlığa atıfla, gazetelerden üç haber: İlki:  “Pekin Rest Çekti: Güney Çin Denizi savaş beşiği olur! Lahey’deki Daimi Hakemlik Mahkemesi’nin Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik iddiaları konusunda davacı Filipinler’i haklı bulması Çin’i çileden çıkardı. Pekin kararı tanımayacağını açıkladı. Dünya Bankası’nın,  yaklaşık 7 milyar varillik petrol ve 25 trilyon metreküp gaz rezervi olduğunu kaydettiği 3,5 milyon km karelik bir alana yayılan Güney Çin Denizi üzerinde Çin’den başka Filipinler, Vietnam, Malezya, Brunei ve Tayvan hak iddia ediyor. Dünyadaki ticari yük gemilerinin neredeyse yarısı Avrupa ve Orta Doğu’dan Asya’nın doğusuna ulaşmak için bu denizden geçiyor. Bu da 4.58 trilyon euroluk bir ticaret rotası demek.”

Haberlerden ikincisi şu: “Sanayi Devrimi’ni gerçekleştirerek dünyayı iktisadi anlamda kapitalizmle tanıştıran İngiltere, Avrupa Ekonomik Topluluğu veya diğer adıyla Ortak Pazar’dan çıktı. Piyasalar kriz beklentisine girdi!”

Ve üçüncüsü: “ABD, Wolswagen’e kestiği milyarlarca dolar fatura ile Almanya’ya gözdağı verdi. Almanya ve kontrolündeki AB, Apple’e kestiği eşdeğer fatura ile İrlanda üzerinden ABD’yi uyardı. Kriz, Deutsche Bank’a kesilen 15 milyar dolar fatura ile tırmanışa geçti. ABD Kongre’si, 11 Eylül saldırılarına ilişkin Suudi Arabistan’a dava açma hakkı tanıyan tasarıyı (Suudilerin, yasa geçerse 750 milyar dolarlık ABD hazine bonolarını satarız tehdidine rağmen) yasalaştırdı. Öte yandan OPEC’in petrol arzı kararı, ABD Suudi tartışmasını tırmandırdı. İMF, gelişen piyasa ekonomilerinin gelişmiş ekonomilere entegre sürecinin, bu ülkeleri finansal şoklara daha da açık hale getirdiğini açıkladı. Moody’s’in not düşürme krizini de bu bağlamda düşünmek gerekiyor. Piyasalar kıskaçta. Tüketim odaklı Dünya ticaret hacmi daralıyor. Emperyalist güçlerin kağıt, para ve borsa oyunlarıyla nefes alan finans kapital sistemi astım krizinde.”

Haberler ve “krizli” yorumlar perşembeden olduğuna göre, bu halde nedenleri de Çarşamba’da olmalıydı.. Michel Albert’in,  “Kapitalizme Karşı Kapitalizm” adlı kitabının arka kapağındaki tanıtım yazısında şu cümleler vardı:  “Komünizmin yenilgisiyle birlikte kapitalizm en büyük rakibini yitirdi. Büyük tartışma şimdi kapitalizmin iki modeli arasında. Bir yanda bireysel başarıya, kısa vadeli mali kazanca ve bunların medyalaştırılmasına dayanan ‘Yeni Amerikan’ modeli; öte yanda Almanya ve değişik biçimlerde Japonya’da uygulanan ve kolektif başarıya, oydaşmaya, uzun vade kaygısına değer veren “Ren” modeli. Aynı kapitalizmin bu iki zıt mantığı arasında savaş başladı bile.. Amansız bir savaş bu, ama gizlilik hatta ikiyüzlülük içinde yürütülüyor… Kitabı okuyunca kendimizi bu yeni iktisadi-siyasi çatışmasının içinde buluyoruz.” (Çevirenler: C. Oktay- H. Dilli, Afa Y. 1992, İst.)

“Thema Larousse, Dünya Tarihi” adlı ansiklopedinin, 248. sayfasında, “1929 Bunalımı” başlığı yanında Kapitalizmin Kara Perşembe’si şöyle tanımlanıyordu: “Çöküşün simgesel tarihi Kara Perşembe; 24 Ekim 1929, yani hisse senetlerinin birdenbire değer kaybettiği gün. Ekonomik ve siyasi liberalizm, bunalımın sorumlusu olarak görüldü. Yeni çözümler aranmaya başlandı. Planlama ve benzeri yöntemlere başvuran ABD ve Fransa gibi demokrasiler ılımlı çözümlere yönelirken, Almanya’da işsizler nazi totalitarizminin çılgınlıklarına kapıldılar. Böylece bunalım, İkinci Dünya Savaşı’nın nedeni olacaktı.”

Yirminci yüzyılda sözde “medeni” Dünya insanlığı, iki gerçek “vahşi” emperyalist sömürge paylaşım savaşına tanık oldu.. Lenin, emperyalizm kavramını; “Kapitalizmin en yüksek aşaması” olarak tanımlamış ve adını koymuştu: “Tekelci kapitalizm.” Kapitalizmin sürekli “kriz ve kaos” ürettiği ise onun “sömürü ve yağmaya dayalı sermaye birikimli” tarihsel gelişimindeki olaylardan ve nedenlerden anlaşılıyordu.. Dünya ölçeğinde her kriz, kapitalistlerin sömürecek pazar bulmakta zorlandığında çıkartılıyor ve paylaşım savaşları sonrası yağmalama barbarlığında yeni pazarlar oluşturuluyordu!

İstiklal Marşımızın Akif şairi,  Dünya savaşlarından birincisinin yaşandığı yıllarda yazdığı “Kıssadan Hisse” adlı şiirinde; “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! / Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? / ‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar, / Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” diye soruyordu..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here