Mehmet’ler, Engin’ler (5)

0
79

Değerli Okurlarım, makalemin ilk sayısında Mehmet’lere epeyce yer verdim. Tekrar başa dönmek istemiyorum ama benim unutamadığım Mehmet’ler de var. Bu güzel insanları kim sorsa tek kalemde hatırlar ve hemen söylerim… Mehmet Oğuz, Mehmet Yurdadön, Mehmet Terzi… Spor camiasında tanıdığım çok Mehmet var da şu anda aklıma gelenler bunlar. Hepsini de tanırım. Hatırlamak için kendimi zorlamak istemiyorum, şimdilik bu üç Mehmet’le yetinelim.

Bir zamanlar atletizm dalında ön plana çıkardık. Futbolda milli takımımızda, kulüp takımları da rakiplerinin averajlarını düzeltirdi. Bu üç Mehmet de işte o zamandan kalma. Üçü de hayatta ya, ilk ikisinin neler yaptıkları hakkında bilgim yok. Ancak, Mehmet Terzi’nin Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı olduğunu biliyorum. Hatta maraton koştuğu yıllarda hala kırılamayan Türkiye rekoruna sahip! Ayrıca 3000 ve 1500 metrede yarışlara da iştirak etmiş ve madalyalar kazanmıştır.

Sporda olsun ya da başka alanlarda, tecrübe kazanmanın yaşı yoktur. Önemli olan kazandığımız tecrübeyi olgunlaştırarak önce kendimize ve daha sonra da çevremiz için faydalı kılmaz. Bildiklerini çevresine yayamayan bana göre bomboş bir insandır. Kişisel konuşmalarda bile, bir şeyler verebilmek, bir şeyler alabilmek söz konusu olmalıdır.

Belli yaşlardan sonra sporda amaç değişir. Kişi kendi sağlığı için spor yapmaya özen gösterir. Öyle bile olsa, yapılan bu sporunda koşulları vardır. Spor yapmak çok önemlidir. Nasıl mı?  Kaç yaşında olursak olalım, hangi işle uğraşırsak uğraşalım bazı olumsuzlukları değiştirmemiz hemen-hemen mümkün olmuyor. Yaşamda nelerin olup bittiğini fark edememenin yarattığı önemli bir sorun da can sıkıntısı ve bu olumsuzluk sık-sık duçar olduğumuz nezle virüsü gibi insanlar arasında hızla yayılma eğilimde.

Efendim, can sıkıntısı deyip de geçemeyiz. Güncel olan tüm hastalıkların membaıdır adeta. Bunları yenmenin de koşuları vardır. Hani derler ya, “Bir ölüme çare yok” ne kadar doğru değil mi? İnsanlar zor durumda kaldığında, inanın kendisinden güçlüsü yoktur. Yani sorun kendimizde ama çözümü de yine kendi elimizde. Başkalarının varlığıyla övünmenin bir anlamı olmadığı gibi, sürekli başkalarının ateşiyle de ısınmamız mümkün değildir.

Çözüm ararken zor ve yapılması mümkün olmayı seçmek yerine, en basitini yakalamaktır. Hani, işlerin en kolayından zoruna doğru gitmek gibi… Bazı insanlar vardır ki; maddi varlıkları ve de güvenlikleri için daima endişe duyarlıdır. Çok kolay üzülürler, öz güvenleri yoktur, yeterince yaratıcı değillerdir ve de eleştiriye karşı oldukça hassastırlar.

Bir sporcu yeterince mutlu değilse, can sıkıntısı, stres yaşıyorsa, o sporcudan başarı beklenemez. İyi bir psikiyatri ile de görüşmezse de spor yaşamı sona erer. Spor hocalarına çok büyük görevler düşüyor demeye çalışıyorum.

Aşırı olmamakla beraber Mehmet’ler hakkında bildiklerimi sunmaya çalıştım. Engin’lerden söz etmeyeceğim. Muhtemelen başka bir makalemde bir paragrafçık düşebilirim. Sağlıklı olmakta büyük faydalar vardır. Bunları söylerken yoldaş Can Yücel’in “Sağlık Olsun” isimli şiiri aklıma geldi ama o güzel şiiri daha sonra ağız tadıyla ve sindire-sindire sizlere sunmak istiyorum. Can Yücel’in de ruhu şad olsun!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here