Değerli okurlarım, “dünyanın üçüncü derbisini” bize layık görmüşler. Neden ilk sırayı alamıyoruz, anlamak çok zor. Bu değerlendirmede 90 dakika içindeki gelişmeler dikkate alınmıştır eminim. Yoksa bu yazdıklarımdan bilgileri olsa hiç üçüncü olur muyuz? Zirveden katiyen aşağı inmeyiz. Sanırım burada da hakkımızı yiyorlar.
Şimdi, derbi öncesi, hakemlere yapılan yakışıksız yazıları, futbolcuların sözde kirli çamaşırlarının ortaya atılmasını, bunları acımasızca gündeme getirirken, yalanın gırla gittiğini anlatmaya çalıştım. Taraftarlar bu konuda nasıl çalışıyor? Taraftarların işi daha da ağır! Onlar iki şekilde, yani çalışmaları iki boyutludur. Derbiden önceki çalışmalar (maçtan önce) ve oyun içinde cansiperane çalışmalar…
Müsabaka Kadıköy’deyse, her taraf flamalarla donatılır, tezahürat falan (tamamen normal…) Ali Sami Yen’de ise anı şeyler, bayraklar, flamalar tezahüratlar, o da normal. Deplasmana gelen taraftarlara tel örgülü kafes tribünler (şimdilerde karşı takımın taraftarı maça alınmıyor bile) çoktan hazırlanmıştır. Stat dışında yıpratma girişimleri oldukça başarılıdır.
Deplasman taraftarına karşı bağırmalar, yüzlerine karşı ufak-ufak mırıldanmalar (bu şekilde hoş geldiniz demiyorlar), bunları normal sayıyoruz da ellerinde döner bıçakları, taşlar, sopalar sallanır durur. Herkes iyice havaya girip, galeyana geldiğinden, kolluk görevlileri de zaman-zaman acze düşerler.
Deplasman taraftarları zarar görmesin diye, belediye otobüsleri taşır. O otobüslerde cam çerçeve yoktur. Nasıl olsa stada geldiklerinde, camlar çerçeveler aşağı inecek ya da sıcak bir günse, havadar olsun diye (!) sökülmüş olabilir. Uzatmayalım isterseniz, herkes tribünde yerini aldı. Ev sahibi taraftar, o azınlığa etmediğini bırakmaz. Birbirlerine karşı nazik davranırlar, hep iltifatlarda bulunurlar. Deplasman taraftarı istediği kadar cevap vermeye çalışsın, o uğultuda sesleri kaybolur gider.
Yapılan eylemler sözlerle sınırlı değildir. Nerden buluyorlar bilinmez ama bozuk yumurta, dışkı ve idrar dolu torbalar fırlatılır. Bozuk paralara, ayakkabı tekine, atılan çakmaklara şükretmek lazım! Bu söyleyeceklerim iki takım taraftarının ortak yönleridir. Ev sahibi taraftar, skor istenilen gibi değilse, koltukları teker-teker söküp, stada fırlatır. İyi bir iş yapmış gibi arkasından da tezahürat başlar. Deplasman taraftarının da boş durduğu hiç görülmemiştir. Onlar da koltukların yanı sıra, tuvaletlerdeki musluklar, fayanslar, duvarları bile yıktıkları olur. Devamını yarın anlatacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA