Noel Bayramı Kutlu Olsun

0
78

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? İstanbul’da güneşli güzel bir gün var bu sabah, kutsal doğum gününü kutluyor sanırım yer gök. Evet her yıl 24 Aralık gecesi Hz. İsa’nın doğum günüdür ve coşkuyla kutlanır. Bu yıl da büyük bir coşku ile kutlandı. Hz. Nuh’tan gelip Hz. İbrahim’le yol alıp Hz. Muhammed’e kadar uzayan din yolculuğumuzda, bütün dinleri tanımış, inanış olarak bu günlere gelen bizler. Hz. İsa’nın doğum gününde Hıristiyan kardeşlerimizle birlikte olduk her zaman. Ancak bu yıl sevgili gazete ailem ve Hıristiyan dostlarımı uzaktan kutlamak durumdayım. İnancıma göre inanan herkesin bayramı bugün. Madem bütün peygamberler aynı amaçla aynı Allah’ın isteği ve takdiri ile dünyaya şeref vermişler. O zaman bütün inanların onların doğum gününü ve vuslat gününü birlikte kutlamaları gerekir diye düşünüyorum.

Ve rahmetli İskenderun Katolik kilisesi Anadolu Havarisel vekili ve Episkopusu Monsenyör Luigi Padovese’nin sağlığında Noel bayramında söylediği sözler hiçbir zaman aklımdan gitmiyor ve bu yüzden onun yeri her zaman bende başkadır; “Noel yalnızca Hıristiyanların bayramı değil” diyerek devam etmişti konuşmasına rahmetli; “Müslüman kardeşlerimizin de bayramı” demişti. Ve açıklama getirmişti, Kuran-ı Kerim’de de Hz. İsa’nın doğumunun anlatıldığı bölümlerden örnek göstererek, içinde bulunduğumuz bu kaos durumunda kardeşlik ve aynı vatan için can vermiş Mehmetçiklerin kanı ile sulanmış topraklar üzerinde birlik ve beraberlikle yaşadığımız bu güzel ülkenin bu dokunulmamış insanlık kültürünün yaşandığı Hatay topraklarının ve özellikle İskenderun’da yaşayanlar açısından çok sevindirici bir açıklama olarak algılamıştım ve başpiskoposa yürekten teşekkür etmiştim ve şimdide ruhun şad olsun diyorum ve rahmetle anıyorum. Kardeşliğe yakınlığa her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu bu günlerde böylesi açıklamalar her zaman yerinde ve güzel açıklamalardır diye düşünüyorum.

Ve bu yıl İskenderun’da değilim ama oradaymışım gibi algılıyorum. Kuşkusuz belediye başkanı ve eşi, CHP milletvekili Sayın Dudu ve bazı parti üyeleri de sokağımızdaki Katolik kilisesinde bir araya gelmişlerdir. Kilise bahçesinde temsili doğum sahnelenmiş, ışıklar içinde, pırı pırıl bir sokağa bakan bahçe duvarına yakın bir yerde. Yağmur sanıyorum yağmıyor bu gece. Herkes düğüne gelmiş gibi resmi ve neşeli gruplar “ayın” öncesi birbirlerini kutluyor. Geçen yıl bütün gün ve gece yağmur yağmıştı. Sevgili Helga günler öncesinden bu kutlu geceye hazırlanıyordu. Ancak onun heyecanı başkaydı. Çünkü minik Elena bir yaş daha büyümüş, küçük pensesi de artık bende varım diyordu. Bu yüzden işi çoktu bir tarafta gazete, bir tarafta çocuklar ve geceye hazırlık. Eh işte annelik böyle bir şeydir. Ve gece İlyas ailesi kırmızlar içinde ailecek sıralarında oturuyorlardı. Elena arkadaşları ile sağda solda dolanırken küçük prensesi de babasının kucağında kırmızı pelerini ile vakur dimdik ve sımsıkı dudaklarla oturuyordu. Şimdi ne giydirmişler acaba. Sanırım istediğini dayatmıştır onlara. Geçen yılın o minnacık daha bir yaşını yeni tamamlamış, ikinci yaşından gün alan, bebeğin bu suskun vakur duruşunda uykunun ağır mahmurluğu vardı. Bu yıl üçüncü yaşından gün almaya başladı yani kendince kocaman olmuştur ve babasının kucağından inmiştir bıcır-bıcır dolaşıyordur kilisede sıralar arasında kuzenleri ve babası ile. Hepsi bir yaş daha büyüdü bu yıl ve bir çete oluşturdular kendi aralarında sanırım.

Yaşları ile büyüsünler dilerim ve onların büyüdüğünü görmek ahh ne güzel, güzel. İlyas kırmızı kravat beyaz gömlek giymişti ve her zamankinden yakışıklı görünüyordu. Helga her zamankinden daha olgun bir güzellik içindeydi. Kırmızı pelerinleri ile kurum, kurum babasın kucağına yayılmış ailenin minik ferdi tabloyu tamamlıyordu. Geçen yıl kırmızıydı renkleri bu yıl yine kırmızı mı acaba? Ayin başladığında ise çekirdek ailenin ve bizlerin gözleri dolmuştu. Çünkü temsili minik İsa heykelciğini taşıyan çocuğun dört bir yanında mum taşıyan muhafızları vardı. Ve bu mum taşıyıcıların ikisi Elena ve kuzeni Maria Maddalena o ne bilmiş bir başka prenses anlatamam. Adımlarının artistliği ve duruşunun inceliği tam bir uyum içinde sanki büyümüşte küçülmüş, podyumda yürüyen bir manken. Sevgili Elena’nın mahcup utangaç duruşu ile tam bir çelişki içindeydi duruşu, süzülmesi, edası. Buna rağmen daha minnacıktı ve mum taşıma işinden sonra annesinin kucağında derin bir uykuya dalmıştı bile. Yine aynı görevi bu beşli kuzenlere mi verdiler acaba sanırım o çok bilmiş Maria Maddalena biraz daha güzelleşip kendinin ayrımında olmuştur bu yıl.

Çocuklar her zaman bir başka sevinç veriyor insana. Nerde olursanız olun. Bir ayinde bile olsanız en ağır ve ciddi olmanız gereken yerde bile içten içe gülümseyebilirsiniz onları düşünümce. Ve sevgili okuyucularım minik bir bilgi vermek istiyorum haddim olmadan konu hakkında.

Yaşanmışlıklarımdan ve Kuran-ı Kerim’den ve İncil’den alıntılarla. Noel bayramı Aralık ayının 24-25 ve 26ıncı günlerde kutlanır.

Daha küçük bir kızken sabahları hala kulağımda olan annemin kuran okuyan yanık sesine uyanırdım Meryem suresini okurdu ezbere, yumuşak Rauf (şefkat) latif bir dili vardı sesini asla yükseltmez sanki okurken yaşardı. Yatakta hiç kıpırdamadan dinlerdim. Arapça okurdu, Babasından öğrenmişti ve onu örnek almıştı, sesini yükseltmeden ince bir tevazu ile okumayı, o sesle büyüdüm, annemi yitirene kadar da o sesle uyandım her sabah Dağarcığıma mıhlandı sözleri Meryem süresinin. Arapça okuyamıyordum ama anlıyordum ve çok etkileniyordum sanki bir öyküydü anlatılanlar. Ancak büyüdükten ve Arapça ve Kuran okumayı öğrendikten sonra daha iyi anladım öyküyü ve birçok şeyi…

Kuran Kerim Ali İmran suresinde şöyle anlatılır; “İmran’ın hanımı (Hanne): ‘Rabbim, karnımdakinin tam hür olarak (dünyadan azad edilmiş ve tamamen ihlâslı bir ibadet duygusu ile Mabet bekçisi olarak) Sana adadım. Benden kabul buyur. Şüphesiz Sen işiten, bilensin’ demişti. Onu doğurunca – Allah, onun ne doğurduğunu bildiği halde (Hanne) şöyle dedi. ‘Rabbin, onu kız doğurdum; erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden Sana ısmarlıyorum. Bunun üzerine Rabbim onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriyya’nın himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman kızın bulunduğu mihraba girse, onun yanında yeni bir yiyecek bulurdu. ‘Meryem, Bu sana nereden geldi?’ deyince, o da: ‘Bu, Allah katındandır’ derdi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.’ Âl-i İmran Sûresi, 3/35-37)

Annem, “bu Allah’ın katındandır” diye okurken sanki önümde cennet meyveleri var sanırdım!! Aslında ne derin duygularla büyümüşüz de, büyürken hepsini unutmuşuz ancak yeniden daha aklıselim incelediğimizde duyduklarımızı, küçüklüğümüzün derin mistik duyguları ile harmanlayıp bu güne dek saklamış ve kitaplardan bu duyguları beslediğimizde, içimiz de bir huzur ve kardeş sevgisine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu anlamışız?

Ve sevgili okuyucularım. Meryem büyür. Mihrapta o zamanlar kızların kadınların mihraba girmesi yasaktır aslında ama ona bir ayrıcalık tanınır.  Ve Kuran-ı Kerimde Hz. Meryem’in Hz. İsa’yı dünyaya getirmesi Meryem süresinde böyle anlatılır. Mekke döneminde inmiştir. 98 âyettir. Bazı tefsir bilginlerine göre 58 ve 71. âyetler Medine döneminde inmiştir. Sûre, Meryem’in, oğlu İsa’yı nasıl dünyaya getirdiğini anlattığı için bu adla anılmıştır.

Meryem’i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. Ey Muhammed kitapta (Kur’an’da) Meryem, “Senden, Rahmân’a sığınırım. Eğer Allah’tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)” dedi. Cebrail, “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi. Meryem, “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. Cebrail, “Evet, öyle… Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir” dedi. Böylece Meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!” dedi. Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: “Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı.” Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün.” “Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, “Şüphesiz ben Rahmân’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” de. Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!” “Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler. Bebek şöyle konuştu: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı.” “Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti.” “Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.” “Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur. Allah’ın çocuk edinmesi düşünülemez. O bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece “ol!” der ve o da oluverir. Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnız) O’na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur.

Ve sevgili okuyucularım, Hz İsa’nın doğum günü çeşitli etkinliklerle kutlanır her yıl.

Ve bizde bu kutlamalar da her zaman dostlarımızın arkadaşlarımız yanında olduk her zaman olduğumuz ve olacağımız gibi. Aynen Kurban bayramını kutlarken, Ramazan bayramını kutlarken birlikte olduğumuz gibi. Ve bir kez daha, bütün dostlarımın ve gazete ailemin… Başta Rızkullah Bey, eşi ve İlyas Helga olmak üzere ailenin bütün fertlerinin ve yeni katılan ve katılacak olanların Noel bayramını kutluyorum. Sağlık ve sevgiyle her zaman hep birlikte kalalım sevgili okuyucularım. Yase

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here