Okullar Kapandı

0
51

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Okullar kapandı. Cuma günü trafik arapsaçına döndü. Sokaklarda, caddelerde adım atacak yer kalmadı. Binlerce öğrenci tatile başladı. Hava ılık, günlük güneşlik inşallah böyle devam eder. İçimiz o kadar karanlık, o kadar soğuk ki bari çocuklarımızın içi de dışı da ısınsın. Ki  o çocukların çoğu şehit çocuğu olduğundan zaten buruk, zaten acılı, zaten karanlık içleri… İskenderun Belediyesi sanırım bunları düşünmüş ki iyi düşünmüş. Deniz müzesinin yanında eski devlet hastanesinin yerine sirk çadırı kurdurmuş. Bizim idealimiz, hayvanların kullanılmadığı sirkler tabi. Şahsen gidip izlemedim, yalnızca dışardan gördüm, yürüyüş yaparken en yakın zamanda komşularımızın çocuklarını da alıp oraya gitmeyi düşünüyorum. Ayrıca kültür merkezinde çocuk filmleri izlemeyi de istiyorum. Ama merak ediyorum acaba oraya çocuklar için özel araç kaldırıyorlar mı?

Ve sevgili okuyucularım hayat kavga dövüş devam ediyor, mecliste kadınlar tartaklanıyor. Okul kitaplarında Ayşe kızlar gelin oluyor.

Yazarlar kendilerini savunuyor, “Neden zaten düğünlerde çocuklara da gelinlik giydirilmiyor mu” diye soruyor. Aslında doğru söylüyor. Düğünde dernekte bayramda marifetmiş gibi bazı aileler kızlarına gelinlik giydiriyor bu da bir gerçek. Ancak bunun ders kitabına evlilik vurgusu yapılarak girmesi gerekmiyor değil mi? Valla hep birlikte üşüttük! Sağlıklı düşünemiyoruz artık sanki cehaletin kasırgası almış bizi önüne savurup duruyor.

karne günü3

Ne zaman kendimize geleceğiz hiç bilmiyorum ama çabuk olmamız şart. Ve kendimize güvenmemiz. Ve denizkestaneleri hep aklımızda olmalı, “birden bir şey çıkmaz” dememeliyiz. “Damlaya damlaya  göl olur” bunu unutmamalıyız. Ve şimdilik sağlıkla, sevgiyle, kalalım sevgili okuyucularım ayrımsız gayrımsız. Yase

& & & & &

En İyi Haber

Arjantinli ünlü golfçü Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı.

Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın, başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı.

Kadının anlattığı öykü de Vincenzo’yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine. Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona; “Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın” dedi.

Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, profesyonel golf derneğinin bir görevlisi yanına gelerek; “Otoparktaki görevli çocuklar geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanınıza bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunuzu söylediler bana” dedi. De Vincenzo, evet anlamında başını salladı. “evet” dedi.

Görevli, “Size bir haberim var. O kadın bir sahtekardır. Üstelik hasta bir çocuğu da yok. Sizi fena halde kandırmış arkadaşım.” De vincenzo; “Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu?” dedi. “Hayır, yok” dedi görevli. “İşte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber” dedi De Vincenzo.

& & & & &

İki Soru

Eflatun’a iki soru sormuşlar: “Birincisi; “İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?”

Eflatun tek tek sıralamış: “Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler. Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.”Sıra gelmiş ikinci soruya; “Peki sen ne öneriyorsun?”

Bilge yine sıralamış: “Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.”

Önemli Olan; Hayatta En Çok Şeye Sahip Olmak Değil, En Az Şeye İhtiyaç Duymaktır.

& & & & &

Mevlana Sözleri

KüIe döndüysen, yeniden güIe dönmeyi bekIe. Ve geçmişte kaç kere küIe dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küIIerin arasından doğruIup yeni bir güI olduğunu hatırla.

 Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan biI ki edep, her  edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.

 Sen bana kendi gözünle bakma, benim gözümle bak da biri iki görme! Bana, bir an olsun benim gözümle bak da varlıktan öte bir meydan gör!

& & & & &

Doğruysan zarar gördüm deme, Bil ki iyiler mutlaka kazanır.

& & & & &

Mutluyum!.. Çünkü yol yakınken dönüşlerim var… Huzuruma şaşırmayın!.. Çünkü yarı yolda duranlardan, koşar adım gitmişliğim var… Kızmayın aşktan caymışlığıma, benim karşıdan tanımama gibi bir özrüm var… Gelsin hayat bildiği gibi, elinde ne varsa hayata dair. Ötesi hiç bir şey ya da vesair… Gerisi MİSAFİR!.. Mevlana

& & & & &

Gemi

Gemi, denizin ortasında aniden batmaya başlar. Gemideki bir çift cankurtaran botuna yaklaşırken sadece bir kişilik yer kaldığını görür. O an adam, karısını geride bırakır ve bota atlar. Batmak üzere olan gemideki kadın eşine bakar ve son cümlesi şu olur.

Öğretmen bir an durur ve öğrencilerine, “Sizce kadın, kocasına ne demiş olabilir?” diye sorar.

Öğrencilerinin çoğu: “Senden nefret ediyorum. Nankör herif!” demiştir diye cevap verir. Öğretmen, köşede sessizce oturan bir çocuk görür ve aynı soruyu ona da sorar. Çocuk, “Öğretmenim bence ‘Çocuğumuza iyi bak demiştir’” diye cevap verir. Öğretmen şaşırarak çocuğa sorar, “Daha önce bu hikayeyi duymuş muydun?” Çocuk kafasını sallar ve “Hayır ama annem babama vefat etmeden önce aynı şeyi söylemişti.” der. Öğretmen suratında üzgün bir ifadeyle, “Cevabın doğru” der.

Gemi batar, adam evine gider ve kız çocuğunu tek başına yetiştirir. Yıllar sonra çocuk vefat eden babasının günlüğünü bulur. Meğerse, çift gemi seyahatine çıktıklarında kadına ölümcül hastalık teşhisi konmuş. O kritik anda, baba ölmek üzere olan eşi yerine kendini bota atmış. Baba günlüğünde, “Denizin dibine beraber batmayı o kadar isterdim ki… Ama çocuğumuz için, tek başına denize batmanı izlemek zorunda kaldım.” yazmış.

Hikaye biter ve sınıf sus pus olur. Öğretmen, çocukların hikayeden gereken dersi çıkardıklarını düşünür. İyiyle kötüyü ayırmanın, aralarındaki ince çizginin ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu anladıklarını düşünür.

Günün Şiiri

Seçim

Çok bilen çok yanılır

Az bilen daha çok

Hiç bilmeyen

Yanıldığını bile bilmeyecek

Bu kadar mutlu kişiyi

Kim seçmeyecek?

Özdemir Asaf

Seni Saklayacağım

Seni saklayacağım inan

Yazdıklarımda, çizdiklerimde

Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek

Ve kimseler görmeyecek seni,

Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin duyacaksın

Parıldayan bir sevi sıcaklığı,

Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor

Gelen günler geçenlere,

Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak

Bir yaşam harcamaktır,

Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,

Yaşayacağım gözlerimde;

Gözlerimde saklayacağım.

Bakacaksın,

Gözlerimi kapayacağım…

Anlayacaksın

Özdemir ASAF

Şiir Dünyam

Doğruları yalanlarla anlattığım,

Göğüs kafesimin içinde bir yerde,

Bir şiir dünyam var benim.

Dünyadan çıkar orda yaşarım,

Onda ısınır, onda doyarım, onda tadarım sevgiyi,

Acıları, kederi onda unutur,

Unuturum kendimi, çektiklerimi,

Bir şiir dünyam var benim,

Göğüs kafesimin içinde bir yerde,

Penceresi insanlara açılır doğrudan,

Duvarları toz pembe,

Loş değil ışıkları aydınlık alabildiğine.

Kendimi alıp kaçırdığım,

İçine hapsettiğim gardiyansız bir zindan.

Hiç çıkmasam diye dua ettiğim;

Bir şiir dünyam var benim,

Göğüs kafesimin içinde bir yerde.

Özdemir ASAF

Günün Fıkrası

Bir gün Temel ormanda gezinirken bir hazine bulur. Hazineyi gömer. Gömdüğü yerin üstüne bir tabela koyar. Tabelanın üstüne “burada hazine yoktur!” yazar. Ormana giden Dursun hazine olduğunu anlar hazineyi alır. Bir tabela çakar tabelanın üstüne “bu hazineyi Tursun almadı”.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here