Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yeni yıla şiddet, vahşet, kan ve revanla girdik. Maşallah. Eğer yılbaşı öncesi hepimizin dilekleri barış, sevgi, birlik ve beraberlik üzerine olsaydı, belki bunlar olmayacaktı. Ama biz “bizim olmayan bir günü kutlamayın, günahtır yasaktır felakettir” teraneleri, ayrım gayrımla girdik yeni bir yıla ve olanlar oldu.
Her zaman inanmışımdır. Kötülük kötülüğü, iyilikte iyiliği çağırır. Ve öyle görünüyor ki, kötülük çok büyükmüş, sarmış etrafımızı tepeden tırnağa. Cana kıymak kesin yasak iken onlarca cana kıymak nasıl bir şey ve buna kim, nasıl bir vicdanla, “oh olsun” diyebilir?
Allah kutsal kitabında rahmetim herkesi kaplar der. Yağmur herkes için yağar, güneş doğarken sormaz “bugün kimin üzerine doğayım” diye. Ay parlatırken geceyi, bu gece yalnızca şunlara görüneceğim demez. Herkes, her şey, hayvan, börtü böcek, bütün yaratıklar için gece olur gündüz olur, güneş ısıtır, yağmur ıslatır, soğuk üşütür. Yaratan bu ayrımı yapmıyorken, biz zavallı yaratılmışlar, nasıl bizi aşan işlerle uğraşmaya cesaret ediyoruz?
Biz “oh olsun” diyenlere. Misliyle karşılık vermeyiz. “Size sağlık olsun, mutluluk olsun” deriz. Sen günahkârsın diyene “senin cennet mekânın olsun” deriz “senden nefret ediyorum” diyene biz, “seni seviyorum” diyoruz. Çünkü aslında biz kendimizi seviyoruz. Onları, gözlerinin içine yansıyan kendi görüntümüzden değerlendiriyoruz. Çünkü biz “neyi arıyorsan osun” sözüne inanıyoruz. Mevlana’nın dediği gibi…
“CAN KONAĞINI ARAMADIYSAN CANSIN. BİR LOKMA EKMEK ARIYORSAN EKMEKSİN. ŞU NÜKTEYİ BİLİYORSAN İŞİ BİLİYORSUN DEMEKTİR. NEYİ ARIYORSAN OSUN SENNNNN” der Mevlana
& & & & &
Ve sevgili okuyucularım, CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu’na suikast yapılacakmış, başbakan uyarmış. Sevgili Kılıçdaroğlu değerli, büyük olasılıkla bir yanağına vurana diğer yanağını uzatacak kadar bilge, yumuşak huylu, sevgi dolu bir insan. Aman çok dikkat diyoruz. Kendinize dikkat edin sayın başkan. Ve diğer partilerin genel başkanları içinde aynı tehlike söz konusu kuşkusuz ve tedbiri elden bırakmak gerekiyor diye düşünüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu kendini belki düşünmez ama o yalnız değil daha birçok sorumluluğu ve işi var. Öyle kolay değil genel başkan olmak bu yüzden dikkat önemli.
Ve aslında hepimizin başına her an her şey gelebilir durumlarındayız.
Ve neler konuşur olduk hayret valla nerede o havadan sudan muhabbetlerimiz? Romantik yazılarımız, felsefi takılmamız falan. Valla içimiz eskidi, yıprandık. Ama umutlarımız hala yaşıyor. Ve içimizdeki çocuk uykuda şimdi.. Ve sağlıkla, sevgiyle, birlik ve beraberlikle kalalım sevgili okuyucularım, ayrımsız, gayrımsız her zaman. Yase
& & & & &
Mesneviden Hikayeler
Yol Kenarına Diken Eken Adam
Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekti. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başladı. Gelip geçenler: “Bu dikenleri sök, insanları rahatsız etmesinler” demeye başladılar. Fakat adam bunları duyuyor fakat aldırmıyordu. Bir gün Allah’ın bir velisi ona: “Mutlaka bu dikenleri sök” dedi.
Adam itiraz etmedi. “Evet, mutlaka bir gün sökerim” dedi. Adam ha bire yarın yarın dedikçe dikenler büyüyüp kuvvetleniyordu.
Veli adama: “Ey vaadinde durmayan adam, sök şu dikenleri bu işi sürüncemede bırakma” dedi.
Adam: “Babacığım, bir hayli gün var, bugün olmazsa yarın, bir gün mutlaka bu işi yapacağım” dedi.
Allah’ın (c.c.) velisi bunun üzerine şu sözleri söyledi: “Sen, hep yarın diyerek bu işi erteliyorsun, fakat şunu bil ki her geçen gün o dikenler büyüyüp güçleniyor, dikenleri sökecek olan sen ise güç kuvvet kaybediyorsun, dikenler gün geçtikçe gençleşiyor sense ihtiyarlıyorsun.”
& & & & &
Geçmek
Bir kral halkı için geniş bir yol yaptırmaya karar verdi. Yapımı tamamlanan yolu halka açmadan önce, bir yarışma düzenlemeye karar verdi. İsteyenin bu yarışmaya katılabileceğini ilan ettiren kral, yoldan en güzel geçecek kişiyi belirleyeceğini söyledi.
Yarışma günü, insanlar akın ettiler. Bazıları en güzel arabalarını, bazıları en güzel elbiselerini getirmişti: Kadınlardan kimileri saçlarını en güzel biçimde yaptırmıştı, kimi de yanlarında en güzel yiyecekleri getirmişti. Gençlerden bazıları spor kıyafetler içinde yol boyunca koşmaya hazırlanıyordu.
Nihayet, tüm gün insanlar yoldan geçtiler, fakat yolu kat edip tekrar kralın yanına döndüklerine hepsi aynı şikayette bulundu: Yolun bir yerinde büyükçe bir taş ve moloz yığını vardı ve bu moloz yığını yolculuğu zorlaştırıyordu.
Günün sonunda yalnız bir yolcu da bitiş çizgisine yorgun argın ulaştı. Üstü başı toz toprak içindeydi, ama krala büyük bir saygıyla yönelerek elindeki altın kesesini uzattı: ‘Yolculuğum sırasında, yolu tıkayan taş ve moloz yığınını kaldırmak için durmuştum. Bu altın kesesini onun altında buldum. Bu altınlar size ait olmalı.’
Kral gülümseyerek cevap verdi: ‘O altınlar sana ait delikanlı.’
‘Hayır, benim değil. Benim hiçbir zaman o kadar çok param olmadı.’
‘Evet’ dedi kral. ‘Bu altınları sen kazandın, zira yarışmanın galibi sensin. Yoldan en güzel geçen kişi sensin. Çünkü yoldan en güzel geçen kişi, ardından gelenler için yoldaki engelleri kaldıran kişidir.’
Günün Şiiri
Günlerin Çıkrığında
Bir dağ gölünün ılık yıldızlı
Sularında hırçınca seken taş
Sen daha özgürsün, daha yırtıcı
Bir sapanın rüzgarlı ucunda
Buğday saçlı köylü çocuğundan
Kuğuların gölde buğulu bakışları
Rüzgarını yadırgayan çiçeklerin çanı
Uyandırsın seni kahyadan önce
Sen ki üretici sevinci taşıyan
Ekin bereketi verdin yüreğinden
Kanla zulümle örülen güne
Ötede bir bulut pabuçlarını giysin
Düş onunla yayla bükümü patikalara
Geride bir evlik tarlan, karın
Başak saçlı onuruyla çocukların
Göğün eksilen mavisi altında
Ağarak saman dolu bir bulut
Çeksin ömrümüz yüklü arabayı
Günlerin çıkrığında gümüş sular
Kuyular, çaylar olsun ağlamaklı
Kıyısız barınaksız el kapılarında
Ahmet ADA
Bir Toprak İşçisine
Sen omzunda yorgan, elinde torban,
Sen mevsim işçisi, büyük gezginci,
Doğduğundan beri sen, anan, baban,
Orakçı, çapacı, ırgat, ekinci.
Sen, anan, baban…Siz topraksızlar,
Sizi ben tanırım uzun yollardan.
Size en yığın yığın büyük yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi yaradan.
Ekip biçtiğiniz toprak sizindir,
Sizindir zorluğu, derdi, mihneti.
Sizin çektiğiniz derde dar gelir,
Tanrının ambarı olsa cenneti.
Ve cennet, dünyanın kurulduğundan
Beridir Tanrı’nın düşüncesidir.
Sen sabrını yere çaldığın zaman
Bu güzel hülyadan Tanrı ürperir.
Siz ey yığın yığın büyük yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi yaradan.
Ey mevsim işçisi, ey topraksızlar,
Sizin toprağınız size bu vatan.
Ahmet Kutsi TECER
Mevlana Sözleri
*Dağ vardır sesi iki misli aksettirir, dağ vardır sesi yüz misli aksettirir.
*Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.
*Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme, Gönlüm duygularını anlatamadığı için kızarken dilime, Dilim anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme