Nazım Hikmet’i Saygıyla Anıyoruz

0
93

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız  bu sabah?  Altı günden beri süren “gezi parkı” eylemleri hız kesmeden devam ediyor. Masum bir protesto ile başladı ağaç kesimi. Ama  hızla büyüdü yayıldı. Görüntüler ve yaşananlar baya moral bozmaya başladı. Kimse bu güzel memlekette huzursuzluk istemiyor. Ancak fikirlerine saygı duyulsun istiyor, dinlensin istiyor, fert yerine konsun istiyor. “Birkaç ağaç, birkaç çapulcu” denmesin istiyor kendine. Biber gazı ve gaz sıkılmasın basınçlı su altında kalmasın istiyor. Kendi hesabıma konuşursam hiç birimizin ne ideolojik ne siyasi bir duruşumuz var ve asla olmayacaktır. Çünkü biz demokrasilerde sandığa inanan insanlarız. Sandığa gittiğinde istediğini seçersin. Ve aklına sahip çıktığında yapamayacağın şey yok. Önemli olan tek şey akıldır… Bizim derdimiz  her ne kadar sonradan ekilecek dense de o ağaçların kesilmesine ve çevrenin hızla betonlaşmasına karşı duyduğumuz kuşkudur. Ancak her zaman bu protestoların amacını aşması ve her zaman durumdan iş çıkarmaya çalışan provokasyoncuların varlığı göz ardı edilmemeli. Ki araç yakmak esnafın camlarını indirmek gezi parkını savunanların işi olmaz. Hiçbir zaman. İnsan seven, doğa seven, demokrasiye inanan başkasının haklarını gözetir her durumda. Ağaca zarar gelmesin diye kendini siper eden birisi, diğer bir  canlının ki bu insansa zararını isteyebilir mi? Bence asla istemez, aklından bile geçirmez. Biz her zaman insana saygı ve insana sevgi demişizdir bizim ideolojimiz insandır. Doğadır çevredir.

Ve dün gece ve Cumartesi günü İskenderun’da boyacılar parkındaki protesto eylemlerinin huzur ve sükun içinde geçmesi bunun en büyük kanıtı.

Dilerim hepimizin yoldaşı akıl ve sağ duyu olsun. Çünkü bugün gerçekleşmesi ön görülen büyük eylemler var. Yurdun her köşesinde… Bir tek canlıya zarar gelsin istemiyoruz.

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım bu  hafta Nazım Hikmet haftası. Ölümünün 50. yıl dönümünde yurt içinde ve yurt dışında kutlanıyor çeşitli etkinliklerle. Bizde  kendimizce sayfamızda onu hafta boyunca rahmetle saygıyla anmaya çalışacağız. Şiirleri ve deyişleri ile.

Memleket Üzerine

Memleketim, memleketim, memleketim,
ne kasketim kaldı senin ora işi
ne yollarını taşımış ayakkabım,
son mintanım da sırtımda paralandı çoktan,
şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
enfarktinda yüreğimin,
alnımın çizgilerindesin memleketim,
memleketim,
memleketim…

“Çınarı yıkmak için baltayı köküne vururlar… Kaç kere kaç yerde baltalandı kök/yürümez oldu su/dallar kurudu/Kırıldı kanat/öldürdüler aklı”

Bulutlar Adam Öldürmesin

Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

Gelinler aynada saçını tarar,
aynanın içinde birini arar.
Elbet böyle sizi de aradılar.
Gelinlere kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

İhtiyarlıkta aklına insanın,
tatlı anıları gelmeli yalnız.
Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın,
efendiler, siz de ihtiyarsınız.
Bulutlar adam öldürmesin.

Gözlerine Bakarken

Gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
kayboluyorum…
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:

sırrını her gün bir parça veren
fakat hiç bir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan…

Bulut Mu Olsam

Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.

Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa? ..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle,

balığıyla, yosunuyla.

Nazım Hikmet

Ve sevgili okuyucularım şimdilik sağlık, sevgi, huzur içinde kalalım hepimiz. Yase

Günün Şiiri

Karlı Kayın Ormanında 

Karlı kayın ormanında
yürüyorum geceleyin.
Efkârlıyım, efkârlıyım,
elini ver, nerde elin?

Ayışığı renginde kar,
keçe çizmelerim ağır.
İçimde çalınan ıslık
beni nereye çağırır?

Memleket mi, yıldızlar mı,
gençliğim mi daha uzak?
Kayınların arasında
bir pencere, sarı, sıcak.

Ben ordan geçerken biri :
“Amca, dese, gir içeri.”
Girip yerden selâmlasam
hane içindekileri.

Eski takvim hesabıyle
bu sabah başladı bahar.
Geri geldi Memed’ime
yolladığım oyuncaklar.

Kurulmamış zembereği
küskün duruyor kamyonet,
yüzdüremedi leğende
beyaz kotrasını Memet.

Kar tertemiz, kar kabarık,
yürüyorum yumuşacık.
Dün gece on bir buçukta
ölmüş Berut, tanışırdık.

Bende boz bir halısı var
bir de kitabı, imzalı.
Elden ele geçer kitap,
daha yüz yıl yaşar halı.

Yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü.
Ne ölümden korkmak ayıp,
ne de düşünmek ölümü.

En acayip gücümüzdür,
kahramanlıktır yaşamak :
Öleceğimizi bilip
öleceğimizi mutlak.

Memleket mi, daha uzak,
gençliğim mi, yıldızlar mı?
Bayramoğlu, Bayramoğlu,
ölümden öte köy var mı?

Geceleyin, karlı kayın
ormanında yürüyorum.
Karanlıkta etrafımı
gündüz gibi görüyorum.

Şimdi şurdan saptım mıydı,
şose, tirenyolu, ova.
Yirmi beş kilometreden
pırıl pırıldır Moskova…

Nazım Hikmet

Günün Sözü

“Ben sana bir elma versem, sen bana bir elma versen, bende bir elma, sende bir elma olur.
Ben sana bir bilgi versem, sen bana bir bilgi versen, bende iki BİLGİ, sende iki BİLGİ olur.”
KONFİÇYUS

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here