MUTLUYUZ BOŞANIYORUZ! (Erken Boşalma)

0
297

Hiç yoğun iş temponuzdan dolayı yemek yemeyi unuttuğunuz oldu mu? Hani açlıktan elleriniz titrer gözleriniz kararır. Agresifleşir sağlıklı düşünemez bir hale gelirsiniz. Şimdi tam olarak o halinizi göz önüne getirin. Açlıkla sınanmış bir aslanın ceylanı kovalaması gibi hırslı ve azimli bir şekilde evinize doğru yol alıyorsunuz. Tek gayeniz çığlık atan açlığınızı bastırmaktır. Her gün ortalama 5 dakikada vardığınız evinizin yolu bitmek bilmez, yollar uzadıkça uzar. En nihayetinde evinize varıyorsunuz ve açılan kapı ile birlikte buram-buram kokan en sevdiğiniz yemeğin kokusu burnunuza geliyor. Hipnotize edilmiş bir şekilde kapıdan masaya doğru sürükleniyorsunuz.

Avınıza saldırmadan önce şöyle masaya bir göz gezdiriyorsunuz. Eşiniz en sevdiğiniz yemekleri sizin için itinayla masada hazır halde bıraktığını görüyorsunuz. Açlığınızın verdiği gerginliğe rağmen minnet ve hayranlıkla eşinize bakıyorsunuz. Fırından yeni çıkmış sıcacık ekmeğin ucundan koparırken aynı anda böyle bir eşe sahip olduğunuz için şükrediyorsunuz. Kopardığınız ekmek parçasını yemeğinize banıp ağzınıza atıyorsunuz. O eşsiz lezzetin damağınızda yarattığı coşkuyu gözlerinizi kapatarak iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Avını teslim almış aslan edasıyla tekrar saldırmak için hamle yapacağınız sırada tabağınızın önünüzden alındığını fark ediyorsunuz.  Boş ve öfkeli gözlerle bir eşinize bir masaya bakıp bu duruma bir cevap bekliyorsunuz. Eşinizden ise şöyle bir cevap alıyorsunuz; ‘Ben doydum…’

Tepkiniz ne olurdu?

Muhtemelen birçoğunuz ‘ya öyle saçma bir şey mi olur, hiç kimse bu kadar acımasız olamaz’ şeklinde sitem edebilir. Çok haklısınız, hiç kimse bu kadar acımasız olamaz, olmamalı. Fakat toplumumuzda erkeklerin %70’i bu acımasız senaryoyu eşlerine yaşatabiliyor. Daha net bir ifadeyle, birçok kadın eşinin erken boşalma probleminden dolayı tatminsizlik içinde geceyi sonlandırıyor. Yani eşinin doyduğu yemek masasından aç bir şekilde kalkabiliyor. Bu dramatik sahnenin sürekli yaşandığını ve bir ömür katlanmak zorunda kaldığınızı düşünün. Sizin görmezden geldiğiniz, partnerinizin ise kabullenmek zorunda kaldığı bu problemin beraberliğinize olan etkisini görmek için uzman olmanıza gerek yok. Empati kurmanız yeterli olacaktır.

Bu konunun en etkili isimlerinde biri olan Cinsel Terapi Eğitim Bilimleri Enstitüsünün başkanı Cinsel Terapist Gökhan Göksu hocamızın vermiş olduğu bir eğitimde bu konuyla ilgili “…Ülkemizde erken boşalma problemine çözüm bulabilirsek boşanmaların %50’sini engellemiş oluruz. Çünkü bir bireyin cinsel hayatı yolunda gidiyorsa o birey mutludur. Birey mutlu ise eşi de dolaylı olarak mutludur. Tam aksine cinsel hayatı kötü giden bir birey ise kendi içinde huzursuz ve mutsuzdur. Dolayısıyla eşinin de mutsuzluğu beklenen bir sonuçtur…” şeklinde çarpıcı bir tespiti vardı.

Eğitim bittikten sonra gün boyu ‘Cinsellik bireyin mutluluğunda bu kadar etkili olabilir mi?’ sorusu kafamı meşgul edip durmuştu. Önce Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göz gezdirdim. Maslow tarafından oluşturulan kişilerin gereksinimleri hiyerarşisine göre, insanların motivasyonu dış faktörlerden ziyade kişinin kendi içindeki ihtiyaçlara dayanmaktadır. Bu ihtiyaçlar sınırsız ve hiyerarşi içinde gruplandırılmaktadır. Kuramın hiyerarşisine göre insanın temel ihtiyacı fizyolojik ihtiyaçlardır. Hiyerarşi piramidinin en alt basamağını oluşturan bu fizyolojik ihtiyaçlar; nefes alma, yemek, su, SEX, uyuma ve boşaltımdır. Piramidin bir üst basamağı olan güvenlik ihtiyacı; korunma, barınma, kural ve yasalara uyma gibi gereksinimlere dayanmaktadır. 3. Basamak sosyal ihtiyaçlardır. Yani bireyin başkalarıyla birlikte yaşama, başkaları tarafından kabul görme, arkadaşlık, sevme ve sevilme gibi ihtiyaçlarıdır. 4. Basamakta ise kişinin değer verilme ve saygınlık ihtiyacı vardır. Piramidin son basamağını ise kendini gerçekleştirme ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacın karşılanabilmesi en alt basamaktaki fizyolojik ihtiyaçların karşılanması ile mümkündür. Çünkü Maslow hiyerarşisi, alt düzeydeki ihtiyacın karşılanmadan üst düzeydeki ihtiyacın karşılanmasının anlamsız olması ilkesine üzerine kurulmuştur.

Sayfalarca okuduğum makaleden cinselliğin insanın ihtiyaçlar hiyerarşisinde nefes almak, su, yemek kadar önemli olduğu sonucunu çıkarmıştım. Sonrasında psikoloji biliminin babası sayılan Freud amcanın konuyla ilgili düşüncelerini okumak istedim. O lafı çok dolaylamadan direkt ‘insanı var eden içgüdüleridir. En temel istekleri açlık, cinsellik, öfke ve hazdır. Bunlar kişinin elinde olmayan kontrol edemediği ve genetiğinden miras kalan özellikleridir. İnsanın en temel iki içgüdüsü cinsellik ve şiddettir ve şiddetin altında yatan en önemli sebep bastırılmış cinsel duygulardır’ cevabını vermişti.

Artık cinselliğin mutluluğa olan katkısında hemfikir olduğumuza göre erken boşalmanın, boşanmalara olan katkısını da anlam verebiliriz sanırım. Partnerinizi kendinizden uzaklaştırmak için bu sefer ekstra bir çabaya girmenize gerek yok. Sadece mevcut olan probleminizi görmezden gelmeniz yeterli olacaktır. Eminim sizin öyle bir probleminiz yoktur. Muhtemelen yakın bir arkadaşınızın problemidir. Zira onu kastetmiştim. Hah o arkadaşınıza erken boşalmanın erken boşanmaya sebebiyet verdiğini detaylıca anlatın.

Psk. Mehmet CAN- Aile ve İlişki Terapisti

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here