Konumuz Yine Futbol Ama… (1)

0
69

Değerli okurlarım, millet olarak kalıplaşmış, katılaşmış ve çözülmesi mümkün olmayan tutkularımız vardır. Bu tutkular şimdiye kadar kusursuz yerine getirilmiştir, bundan sonra da aynı minval üzere devam edecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Makalelerime edebi girişler yaparak devam etmek okurlarım tarafından beğenildi. Mademki beğenildi, devam etmek de bizim asli görevimiz olacaktır.

“…Baharın gelmesi çok çekicidir. Tabiat ana bizleri mükâfatlandırır ve de onurlandırır. Apartman yığınlarının olduğu yerlerde farkında bile olunmaz. Toprağın bol olduğu ortamlarda çiçeklerin kokusunu duyarsınız. Bütün çiçekler, tabiat bize hitap ediyor ve tabi dillerinden anlıyorsak. Bir süre sonra diktiğim ağaçların, özellikle toprakla yeni tanıştırdığım çiçek fidanlarının çiçek açma aşamasında geldiğini görür gibi oluyorum.

İnsanın topraktan beklenti içinde olması başlı başına bir heyecan! Hele o çiçek fidanlarının fiziksel değişikliğe uğraması mutluluğu tavan yaptırıyorsa, bazılarının yerini yadırgaması ve solmaya yüz tutması cehennem azabıyla eşdeğerde.

Her halükarda, baharda tabiat, her taraf cıvıl-cıvıl, insanlara pozitif enerji veriyor. Baharı yaşayan gözlerde pırıl-pırıl! Yani her hangi bir yere giderken hissedilen gözlerdeki ışıltı ve duygu coşkusu mevcut. Allanan pullanan bahçe duvarları ve yeşilin türlü tonları, meyve yüklü ağaçların baş eğmesi, tabiat ananın asaleti değil midir? Sonuç ne olursa olsun ömürleri oldukça kısa olan laleler, sümbüller ömrünü tamamlayıp, topraktaki mekânlarını başka çiçeklere terk ediyor. Tabiat ananın müthiş ikramında yüreklerimizi limite ulaştıran, yaptıran erguvanlar kendilerini alabildiğine sergileme olanağı buluyor artık…”

Bizlere çok şeyler veren tabiat anaya öylesine saygısızca davranıyoruz ki anlatmak mümkün değil. Düne kadar “Beni üzmezseniz iyi olur” diyerek yumuşak geçiş yapıyordu.

Peki, bugün ne yapıyor, ne diyor? “…Bu semanın altında yaşadığın sürece benim kurallarımla yaşayacaksın, aksi halde sinsi mahveder ve üstüne de bir duble rakı içerim…” öyle diyor.

Dersimiz ya da konumuz yine futbol ama yarım asır öncesine dönerek, o zamanlar futbolumuz şöyleydi, o dönemdeki futbolcular da şöyleydi demeyeceğim. Bu şekilde onlara haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Rahmete kavuşanlar, yaşamını güç bela sürdürenlere vereceğimiz güzel şeyler olmadığı gibi, onları hep üzüyoruz. Böyle şeylerde de üstümüze yoktur Evelallah…

Şöyle düşünelim… Hafta sonu önemli bir derbi var, yani hafta sonu gırtlağına kadar dopdolu heyecan. Hani şu maaşlı spor yazarları var ya. Maç daha ilginç hale gelsin diye. Hiç birisi, yıllar önce ağabeylerimiz, taraftarlarla söyleşmek için buzun altında sabahlardı demez. Diyemezler, çünkü o günleri yaşamadılar. O günleri biz yaşadık da n’oldu? Çok şey oldu. Şimdi bastıra-bastıra anlatıyor, bir yerde de onları kınıyorum. Yarın kaldığımız yerden aynı ihtişamla devam edeceğiz.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here