İskenderun Bir Zamanlar Böyleymiş!

0
367

İskenderun kendi özelliklerine göre unutulamayan adet ve yaşantılarını bayağı özler haldeyiz. Bugün eskileri çağrıştıran tarih sayfalarımızdan bir aralama olsun dedim. Yerel gazeteleri aklım yettiğinden beri en ufak detaylarına kadar okur ve yapılan haber yorum ve köşe yazarlarını da dikkatli şekilde takip ederim.

Anlayacağınız memleketimin en ufak bir hareketini günlük beynime yazarım. Bunca yazar ve çizerlere rağmen; geçmişten geleceğimizi konu eden araştırmacılarımızdan inanın yoksunuz. Makale yazarlarının çoğunluğu genç kuşaklar… Bir kaç tane benim gibi olanlar ise tarihsel rotasına doğru uygun adımlarla gidiyor.

Hâlbuki kendimize özgün yemek kültürümüzden tutun, sırasıyla eğlencelerimiz, balık yakalama kültürümüz, esnaflarımızın sabah dükkânlarını açtıklarında nazar ve pis nefeslere karşı “buhurlarla” yaptıkları Şamanizm ayinleri, gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdürdükleri sahil keyifleri…

Geçtiğimiz gün ”Hıdrellez” günüydü. O gün sabahın ezan vakti etrafta gezinirken, bahçelerin kenarlarında bulunan gül ağaçlarının yanı ve etrafları rengârenk taşlarla bezlerle bezenmişti. Kimin ne niyeti varsa ona göre şekiller belirlemiş. Her şeyi istemişler de istemişler. Bir tılsımı var ki halk geçmiş gelenek ve göreneklerini canlı tutma mücadelesinde… İnşallah bu yıl her ne arzu ve istekleri varsa onlar yerine gelir.

gün ışığı2

Şimdi her yer özel düğün salonları var. Yedi sekiz ay evvel randevu alınılıyor. Mahalle aralarında düğün yapmak sanki ayıp gibi… Hâlbuki bölgemizin biraz geçmişini aralayıp baktığımızda sokak düğünleri gırla giderdi. Sokakların trafiğe kapatıldığı ve süslendiği, yerel sazcı ve türkücülerin katılımıyla yapılan, sünnet ve düğün törenleri yapılan meydanlarda çok satıcılar nafakalarını da çıkartırdı.

Gözlerimin önünden bir türlü gitmeyen sakızlı, cevizli ve küncülü şeker katığını ağaç külahlara dolayan satıcılar… Sırtında payam şerbet maşrapaları, elerinde bakır tasları birbirine vurarak, buz gibi buz diye-diye esnafı çarşıyı pazarları dolaşan şerbetçiler ile tepside simitler nasıl unutulur…

Diğer yandan sahil güzergâhımız çok ayrı değerlendirilmeli. Yürüyüş yapan insanlar bir birine çarpmadan selamlı saygılı şekilde yürür yürürken de sohbetler yapardı. Şimdi tek-tük yürüyenler göz göze gelmemek için savaş veriyor. Dostluk arkadaşlık kaybolmuş gitmiş. Birinin hafifçe gözüne baksan niye bakıyorsun diye bir de azar işitirsin. Dahası ona uyduğun an kanlı bir çarpışma!

 Sahilde nargile keyfini açık havada yaşayan keyifçiler… Çayın tavşankanı gibi keyifle içildiği açık hava çay haneleri… Ellerinde kırbaçları şakırdatarak, takur-tukur ninni söyler gibi sahilde volta atan faytoncuların serenatları hala kulaklarımda…

Mahalle aralarında elle çekilen atlıkarıncalara hücum eden çocuklar… Halebî ekmeğimizin kabarmışı, kaybolan İskenderun güvercini… İpli ve elle çalıştırılan motorlu araçlarla kaynatıp kurutulmuş buğdayı bulgur yapan seyyar değirmenciler… Sahil kıyısında ağlarını elle çeken tıradacılar ve etrafında toplanan meraklılar… İskelede yüzen ve üçlü ile kefal balığını yakalama yarışı yapan amatör balıkçılar… Motorlarından pat-pat diye ses çıkartan ve sabahın ilk ışıklarında körfeze açılan balıkçıların rahatsızlık vermeyen ve gözlerden kaybolurcasına izlenen esrarengiz halleri…

Tren istasyon mevkisinin özlenen güzellikleri, suni kebap, mis gibi tereyağlı acılı, turşulu halis domates söğüşlü humus… Sırtlarında Eskimo sandıklarıyla dolaşanlar, baloncular, her çeşit meyve aroma tatlarıyla yapılan nur gazozları, curunları dolup boşalan hamamlar…

gün ışığı3

Kurtuluş bayramlarının kutlaması yapıldığı günün gecesi fener alayının geçidini bekleyen binlerce kişi… Gemilerin körfeze girip çıktıklarında şehrimizi selamlama sirenleri… Güvercin meraklılarının ellerinde bezlerle ıslık çalarak, besledikleri kuşlara yön verme çabaları… Pavyonlardan yükselen müzik seslerini dinleyen sahil voltacıları… Her evin bahçesinde bulunan turunç ağaçlarının meyveleri… Limon yerine kebaplara sıkılırdı, ayrıca turunçtan yapılan reçel halen milli reçelimiz, tereyağlı ekmeğe ne kadar da güzel çeşni olurdu…

Lütfen diyorum. Turuncun her hastalığa iyi gelen şifalı usaresi toplumumuza iyi tanıtılmalı. Belediyeye ait toplumsal alanlarda bu milli bitkimizin fidanlarıyla donatılsın. Akçay şeker portakalının son yıllarda akıbeti kötü. Akçay şeker portakalı kendine has özellikleriyle araştırılmalı ve kaybolmaya yüz tutan kendimize has meyvemiz yeniden bölgemizin gündemi olmalı.

Yukarıda belirttiğim özlemlerimizim her biri kendi kapsamında derinlemesine yazı konusu olur. Çarşıları, pazarları bazen sizlere yazıyor ve eski ile yeni kuşaklarımızla beraber bir yolculuğa çıkıyoruz. Anılar ile yaşamak tabiî ki güzel bir duygu ve özlenen hasretlerdir. Kendi memleketimizin bazı özel hallerini yeniden canlandırmak ve yaşatmak her zaman mümkündür.

Gelişen şehrimizde çoğu zaman bunalıyor ve eskiyi yaşatamasak bile özlemli bazı esintilerini görmek istiyoruz. Bazen dükkânımın önünden geçen yaşlı bir payam şerbetçisini durduruyor ve onunla sohbet ediyorum. Yaşlı olmasının verdiği zorluklarla ekmeğini kazanan bu dayımızın yanında, on sekiz yaşında olduğumu biliyorum. Yabancı bir ülkede kendi mayamızın usareleriyle yaptıkları kolanın ana maddesinin yalnızca yöremizde yetiştirildiğini düşündükçe ne kadar geç kaldığımızın farkına varıyorum. Her bir damlasının dahi binlerce hastalığa iyi gelen bu şifalı bitkinin, ne yazık biz kıymetini bilemiyoruz ve elimizden geldiğince bizlerden uzaklaştırmaya çalışmışız.

Osmanlı kolayı bilmiyordu ama payam şerbetinin çok dikkatli şekilde farkındaydı. Büyük savaş sonrası, kendi mahsulümüzü İskenderun Limanından kendi elimizle gemilere yüklemiş ve kolanın ortaya çıkmasında bilmeden öncülük yapmışız.

İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil’den ricam var..! Bölgemizin eski alışık olduğumuz değerlerinin birazını şimdiki kuşaklara yaşatması kendisinden ricamdır. O benim bildiğim çok şeyi bilen ve yaşayandır. Bizlere mal olmuş böyle değerlerimizi ortaya çıkarttırarak, kendi kültürümüzü bizlere yeniden kazandırılması uğraşında olmasıdır. Yaptığı her toplumsal çalışmalar bizleri memnun ettiği gibi atalarını da memnun edecektir.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here