Hepimiz Biraz Engelliyiz (5)

0
74

Değerli okurlarım, hepinizin bildiği gibi, manevi zenginliklere itibar etmek, sahip olmak ve de özellikle gıyaben iyi şekilde anılmak, Allah indinde kabul görecek güzelliklerdir. Güzel ahlaklı olanlar “Gönül Adamıdır” böyle biline.

“Ahlak” deyip geçmeyiz. Onun için yüzlerce sayfalık roman da yazılabilir. Biz roman yazmayacağımıza göre, ahlakı konumlarına göre sınıflandıralım. İş ahlakı, Siyasi ahlak, Spor ahlakı! Ahlakı konumlarına göre sınıflandırıyoruz ama ahlakın genel olarak tanımı tektir. Bizler, sözde engelsizler olarak bu güzel insanlara “sakat” ya da “özürlü” tanımlaması yaparak en büyük ahlaksızlığı yapmıyor muyuz? Onların her Türk vatandaşı gibi, aynı haklara sahip olduklarını bilmiyor muyuz?

Engelli dostlarımla ilgili bir şeyler yazarken hepsini ayrı konumlarda değerlendiriyorum. Onların acılarını, üzüntülerini yüreğimde hissediyorum. Yıllar önce makalemin altına telefon numaramı yazmıştım. Doğal olarak arayanlar çok oldu. En fazla engelli dostlarım aradı. Bu incelikleri için de yeri gelmişken bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Sporcu olsun veya olmasın, onlar için aynı duyguları taşıyorum.

Ankara’da bir maç çıkışında engelli bir dostumla karşılaştım. Hava müthiş soğuktu. Başkent’in ayazında aynen şunları söyledi: “-Öcal Hocam, genç olduğumu düşünüyorum ve şu ana kadar engelli oluşumu hiç dert etmedim. Buna sizin gibi büyüklerimin de katkısı olduğunu hemen belirtmeliyim. Kaderime razı oldum. Futbol oynuyorum ya, şu aşamada futbol sadece bireysel spor gibi.

Bu nedenle, kaderime, insanlara, yaşama pozitif yaklaştım ve bununla beraber gözleri görmeyenlerin daha da şanssız olduklarını düşünmekteyim. Beraber kaldığım arkadaşım göremediği için halime daha çok şükrediyorum. Görememek daha da kötü, daha da beter!”

Sporcu olsun ya da olmasın engelli dostlarımla konuşurken bir şey dikkatimi çekiyor ve zilenim onlara olan saygımı daha da arttırıyor. Engelliliği içlerine sindirmiş olan bu kader kurbanı insanların; hiç kimsenin aşına, ekmeğine, parasına, puluna kesinlikle ihtiyaçları yok. Allah katında daha da makbul olan bu insanlar, bizlerden sıcak ve samimi ilgi bekliyorlar. Acımadan, acındırmadan dostluk ve şefkat bekliyorlar.

Biz onlara nasıl davranmalıyız ya da nasıl davranıyoruz? Engelli dostlarımızın spor yapanları bir hayli fazla. Sağlığı için spor yapanlar olduğu gibi, basketbol oynayanlar da var. Başkent’te tekerlekli basketbol maçlarını çok izledim. Hep aynı durumla karşılaştım. Yani sporcuların aileleri ve yakınlarından başka nerdeyse hiç kimse yok. Neden öyle oluyor? İşte bu soruyu öncelikle kendimize yöneltmemiz gerekiyor.

Şehrimizde bu konu pek farklı değil. Ayrıca kapalı spor salonunun bulunduğunu engelsizler biliyor mu acaba? Onlara art niyetsiz, en halis duygularla yaklaşalım, sevgimizi belli edelim. Onların engelli olduğunu görerek engelsiz olduğumuza şükredelim. Kazancımız “Büyük” olur!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here