Havadan Sudan!

0
231

Başlık, “içi boş” bir yazıyı çağrıştırabilir! Ve fakat ben, ‘tüketim kültürüyle’ içi boşaltılan, ‘havasında’ giderek artan karbon emisyonu nedeniyle ‘huyu suyu’ değişen gezegenimizin  iklim sistemine atıfla ve eleştirel bağlamda bu yazıyı kaleme aldığımı söylemeliyim..

‘Havadan sudan’ söz edişlerin içi boş lafları çağrıştırması, acaba zihin toprağımıza felsefi tohumları serpen Batılı bilgelerin önermelerini, bağlamından kopartan Doğulu Batıcılığımız olabilir mi? Olabilir.. Mesela, zihin toprağına ilk felsefi tohumları serpen bilge olarak kabul edilen Tales; arkhe yani her şeyin sebebi ve ilkesi  ya da “tohumu” anlamıyla ilk temel madde olarak suyu önermiştir.. Bu bilgeye göre her şey sudan çıkmış, yine suya dönecektir.. Hayatın esas varlığına hava diyerek ruh düşüncesini felsefeye ilk katan filozof ise Anaksimenes’tir.. Bu bilgeye göre de her şey havadan oluşmuş ve yine havaya dönüşecektir! Özetle “hava, su” yaşamın olmazsa olmazları.. Dolayısıyla bu bağlamda kalarak havadan sudan bahsetmek, hayatın ta kendisinden söz etmektir diyebiliriz..

“Havadan sudan” konuşmaların içi boş lafları çağrıştırma nedeni her ne kadar bu bilgeler olmasa da, felsefeyi havadan sudan bir boş iş olarak görenleri de görmezden gelemeyiz.. İyi de, yoksa acaba felsefe boş bir iş mi?

“Boş iş” diyorsak bu halde felsefe yapmanın anlamı; “Havanda su dövmek!” Yani argodaki deyimle “hava civa!” Hayır, boş iş değil, tam tersi “havasından suyuna” boşluğu dolduran varlıkları; iklim değişikliğinin nedenlerinden biri anlamında karbon emisyonu da dahil toprakta, suda ve dahi havada artan civayı anlamaya çalışmaktır diyorsak, bu halde felsefe yapmanın anlamı: “Zihinsel anlam avcılığı..”

‘Havan’ın anlamı; içinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan içi oyuk kap.. Dövmek için su koymadan önce, ‘havan’da hiçbir şey yok diyebilir miyiz? Hayır.. Niçin? Çünkü boşluğu su konulmadan önce de hava ile doludur.. Peki, ya zihnimizin hacminde? Hava, su da dahil sözcüklerin uzak yakın tüm çağrışımsal anlamları..

Doğu düşünce tarihi içinde, İmam Gazali, “inançlarına zarar verebilir” kaygısıyla, öğrencilerini felsefe denizinden uzakta tutmanın ötesinde “boğulabilir” korkusuyla denize girmelerini yasaklayan öğütleri olduğu varsayımıyla felsefeyi kovan kişi olarak suçlanır.. Kim suçlar? Doğulu bilgelerin önermelerini, bağlamından kopartan Batıcı Doğulular! Oysa Gazali, düşünce denizinde düşünme kulaçlarıyla yüzebilmiş iyi bir felsefeci.. Felsefeyi eleştirirken,  felsefe yaptığının bilincinde.. Kendisine soruluyor: “Peki sen niçin felsefe denizindesin?” Gazali yanıtlıyor: “Çünkü yüzme biliyorum. Yüzme bilen denizden korkar mı?” 

Gazali felsefesinin özü ne? “Misk derler, bu lâftır, miskin anlamı; suyundan havaya yayılan kokusundadır!” Başka? “Deniz sözcüğü deniz gerçeğinin anlamıdır. Anlamdan hareketle denizi bulmaya yönelmek gerçeği bilmeye yönelmektir. Denizi görmek gerçeği bulmaktır. Fakat bu yetmez, çünkü marifet denize girip yüzebilmektir.” Daha? “Ceviz sözcüğü ceviz gerçeğinin anlamıdır. Ve fakat gerçeği bulmak için cevizin dış kabuğunu soymak yetmez. Marifet sert kabuğu kırıp içteki özü yemektir. Özü bilmeyen cevizi hep kabuk zanneder!”

Bazı kişilerin felsefe adına “havalı havalı yahut sulu sulu” ve fakat içi boş konuşmalarını dinledikten sonra, dilimizin ucuna gelen deyim nedir? “Kof çıktı!” Kof, kırıldığında, çürümüş içi boş kalan cevizin adıdır aslında.. Havanda su dövmemek için ne yapalım? İçine ceviz koyalım.. Koyalım o zaman..

Dünyamız küresel ısınmanın etkisinde.. Artan “buharlaşma” nedeniyle bir yandan su yoksulluğu, diğer yandan zengin su taşkınları.. İklim sistemindeki bu durumun sorumlusu olarak, “katı olan her şeyi buharlaştıran ve gölgesini satamadığı ağaçları da kesen!” kapitalist sistemi havana koyalım ve Gazali’ye atıfla tanımlayalım.. “Kapitalizm derler, bu laftır. Kapitalizmin anlamı, dünyamızın havasından suyuna kâr ve haz hırsıyla yayılarak topraklarına acı ve yıkım getiren, insani değerleri çürüterek içini boşaltan pis kokusundadır!”

Kapitalizm karşıtı felsefi düşüncenin içi dolu çetin cevizlerinden Hugo Chavez, 2009 yılında Kopenhag’da yapılan ‘İklim Değişikliği Zirvesi’ne katılmış ve “İklimi değil sistemi değiştirelim! İklim bir banka olsaydı çoktan kurtarırdınız!” sloganları üzerinden,  havasından suyuna dünyamızı sömürerek içini kof bir cevize dönüştüren kapitalizmin savunucularını şöyle eleştirmişti.. “Eko sistemde yaşanan olumsuzluklar şayet havadan sudan para kazandığınız ekonomik sisteminizde olsaydı burada bu kadar içi boş laf üretmezdiniz!”

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here