Bize Ne Oldu?

0
158

Geçen gün bir sohbet ortamında “sanal alemci” bir arkadaş; “Kalemin benim klavyem kadar kıvrak olmasa da bu sohbeti yaz” diyerek yol göstermiş, gerçekçi bir arkadaş da; “Yaz, fakat daha baştan bu yazı bir kurgudur. Gerçek yaşamla ilgisi yoktur diye yaz!” diyerek gösterilen yola işaret levhası koymuştu..

O günkü sohbet, emekli bir meslektaşımın, “1.İskenderun Kitap Fuarına” atıfla, “Birkaç kitap aldım okumak için, birkaç da hediye için” sözüyle başladı.. Sanal alemci; “İnternetle tüm kitaplar elinde zaten” derken ilk ‘selfisini’ çekti..  Masadaki bardakların simetrisiyle  uğraşan arkadaş; “Kitap takıntısı!” dedi.. Emekli arkadaşım; “Fuarda adım atacak yer yoktu!” dedi.. Muzip arkadaş; “takıntılı kalabalık!” dedi.. Sanal; “Az önce çektiğim selfiye, gruptan ‘ağır sohbet’ diye yorum gelmiş” dedi.. Muhalif arkadaş; “Yorum ‘layt’ olmuş” dedi.. Muzip; “Hocam sen şu kitapları poşetine koy. Sohbet ortamında muzır neşriyat gibi görünüyor” dedi.. Emekli meslektaşım kitapları eline alırken, sanal; “Kitaplı sohbet” diyerek ikinci selfisini çekti ve ekledi: “Bakalım nasıl yorumlar gelecek?” Muhalif; “Çık şu sanal dünyadan” dedi.. Muzip; “Gerçekler bir tık uzakta” dedi.. Sanal; “Fiziksel mekânlar yerini artık sanal ve stüdyo tarzı mecralara bıraktı” dedi.. Gerçekçi; “Gerçekliği yok, sahici değil” dedi.. Muhalif; “Geçerliği de yok”  dedi..  Muzip; “Aynen, oku geç” dedi.. Emekli arkadaş kırgın bir ses tonuyla; “Eskiden kitap kokulu sohbetlerimiz olurdu, size ne olmuş?” dedi.. Muzip; “Herkese olanlar” dedi..

Kitaplar üzerinden sohbeti sabote edilen emekli meslektaşım bu kez yaklaşan “Öğretmenler Günü’ne” atıfla, “çiçekler” üzerinden öğrencilerine duyduğu hasreti, Selami Şahin’e nazire yaparak; “özledim, bakışlarının kokusunu özledim” şeklinde dile getirdi.. Simetrik arkadaş; “Emeklilik takıntısı!” dedi.. Muhalif; “arabesk takılıyorsun” dedi.. Gerçekçi; “bakışların kokusu derken?” diye kinayeli sordu.. Emekli; “Öğrencilerin bakışlarından çiçek kokusunu duyumsayanlara öğretmen denir!” dedi.. Muzip: “Para kokusunu duyumsayanlara da tüccar” dedi.. Gerçekçi; “sınavları kazanabilme kaygısı, korkusu, arz talep meselesi” diyerek savunmaya geçti.. Emekli; “Bakışlar iç dünyamızı yansıtan aynalardır.. Aynada herkes kendini görür!” dedi.. Muhalif: “Ben ayna olarak sisteme bakıyor ve kaygının da korkunun da nedeni olarak yarışmacı sistemi görüyorum!” dedi..

Simetrik: “Sistem takıntısı” dedi.. Emekli; “Sistemler konulu kitabı öğretmenler gününde sana hediye edebilirim” dedi..  Simetrik; “Gün takıntısı” dedi.. Muzip; “Takı günleri” dedi.. Muhalif sordu: “Öğretmenlerin yıllara, çağlara takıntısı olabilir, peki eyyamcılık anlamında günlere olur mu?” Gerçekçi; “Soru kime?” dedi.. Sanal; “Soruyu tivitledim” dedi.. Muhalif; “Aydın, çağının tanığı olan kişidir! Bunu da tivitle” dedi ve ekledi: “Eyyamcı öğretmen çağa tanıklık yapabilir mi?”  Simetrik; “İdeoloji takıntısı” dedi.. Muzip; “Takıntılara takılmak” dedi.. Muhalif; “İdeolojisiz yorumları takmıyorum” dedi.. Muzip; “Ağzı olan konuşuyor, klavyesi olan yazıyor!” dedi.. Gerçekçi; “Yorumlar abidik gubidik twit türü” dedi.. Sanal; “Sıkıldım konuyu değiştirelim” dedi.. Gerçekçi; “Otomobili değiştirecektin ne oldu?” diye sordu.. Muzip; “Yazlık düşünüyor” dedi.. Sohbeti ikinci kez sabote edilen emekli meslektaşım ikinci kez; “Eskiden sohbetlerimiz kitap kokulu, çiçek kokulu olurdu, sahi size ne olmuş?” diye sordu..

Muhalif; “Yabancılaşma” dedi.. Sanal cepten okudu; “Bireyin yaşamıyla tersleşir duruma düşme hali” dedi.. Gerçekçi: “İnsanın kendi özüyle bağlarının kopması sonrasında içine düştüğü anlamsızlığa kokulu anlam verme hali” dedi.. Muzip; “Kokuşma hali yani” dedi.. Muhalif; “Kapitalist sistem içinde tüm değerlerle birlikte emeğinin ‘şey’leşmesi hali” dedi.. Sanal, Marks’a atıfla cepten okumaya devam etti: “Yabancılaşma, belli tarihi şartlarda insani ve toplumsal faaliyet ürünlerinin, emeğin, paranın ve sosyal ilişkiler gibi beşeri özellik ve yeteneklerin insanlardan bağımsız olarak onlara hükmeden bir şey haline gelmesidir.”

Gerçekçi arkadaş; “Manevi değerlerin bile, kâr amacıyla metalaştırıldığı, bireycilik, bencillik ve çıkarcılık gibi değersizliklerin değer gibi tüketime sunulduğu günümüz kapitalist ilişkiler ağında, insanın kendine ve topluma yabancılaşmaması mümkün mü?” diye sordu.. “Mümkün” diye itiraz ettim ve ekledim.. “Ve fakat önce Hz. Ömer’in, ‘insanlar inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar’ yargısını halimizin ilmine bir ilmi hal yapmamız gerekir!” Simetrik; “Hal takıntısı” dedi.. Sanal; “Üf! Üf! Selfiye yorum yağıyor” dedi.. Gerçekçi; “Sohbete çoktan yabancılaşmış” dedi.. Emekli; “Bize ne olmuş” dedi.. Muhalif; “Su çürümüş, tuz kokmuş” dedi..

Sohbeti kitap kokulu, çiçek kokulu öğretmenlerimizin gününü kutluyorum..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here