Bir Dakikalığına “Tıp” Dese Dünya…

0
80

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Uzun zaman önce okuduğum ve bir gün yazarım diye düşündüğüm bir öykü düştü aklıma. “Tamda zamanı” diye düşünerek paylaşmak istedim. Öykü çok ama çok önem verdiğim “dil” üzerine. Çünkü “dil insanı hem rezil eder hem de vezir” çünkü dilden düşer yürekteki düşünceler. Hiç bir sözcük öylesine çıkmaz insanın ağzından. Ve buna inandığım için, yüreğimi temiz tutmaya ve dilimden düşüreceğim sözlere çok dikkat ederim ve herkesin dikkat etmesi gerektiğine inanırım. Çünkü “kurşun yarası iyileşir dil yarası iyileşmez” sözüne de sonuna kadar inanırım. Bu günlerde herkes sere serpe konuşuyor doğru yanlış, kırarmışım, incitirmişim, çamur attım yapışır mı diye düşünmeden.

Hep düşünürüm dünyada her yılın belli bir gününde tek bir dakika, susma dakikası ilan edilse ne olurdu. Bütün dünya düşünün “tıp” demiş gibi susuyor! Nasıl olurdu? Valla denemek gerek. Şimdilerde örneğin seçim meydanlarında nutuk atanlar bir tek dakikalığına sussalar ne olurdu? Bendeniz söyleyim. Bir milyon kez yinelenen sözler bir dakikalığına yinelenmezdi. İftira ve yalan söylenmemiş, az çok az olan güzel sözlerde bu arada söylenmemiş olurdu tabi. Ve belki bu bir dakikadan sonra sevgi sözcükleri daha güçlü, iftira atmayı düşünenler daha tedbirli olur, kötü söz söylemek için açılan diler belki bundan vazgeçer?!

Ve belki bir sürü kötü şey iyiye dönebilir? Çünkü bir dakika susmak demek derin bir soluk alıp bir dakikalığına düşünmek demek aslında. Ve biz bir tek bir dakikayı kendimizden esirgeriz. Ağzımızdan çıkacak sözün nereye gideceğini hangi yüreği deleceğini, hangi akla durgunluk vereceğini düşünmemek için.

Bendeniz buna sürekli dikkat etmeye çalışırım ve susmak bendenizin diğer adıdır aslında. Çünkü gelince yamacıma kötü düşünceler susarım her zaman bir dakika konuşmadan önce ya da hiç konuşmam. Kaçar gider kötülük yamacımdan o an. Size de öneriyorum. Güzel sözler için hiç durmayın, düşünmeyin ama kötü söz için durun ve bir saniye… Düşünün… İnanın her şey başka oluyor.

Ve gelelim öykümüze… Şimdilik, sağlık ve sevgiyle kalalım sevgili okuyucularım hep birlikte el ele yürek yüreğe ayrımsız gayrımsız. Yase

Tatlı Dil

Uzun yıllar önce Çin’de Li-li adlı bir kız evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Lakin kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar. İkisinin de kişiliği tamamen farklıdır. Bu da onların sık sık kavga edip tartışmalarına yol açar. Bu, Çin geleneklerine göre hoş bir davranış değildir ve çevrede tepkiyle karşılanır. Bir kaç ay sonra bitmez tükenmez gelin – kaynana kavgalarından ev, o ve eşi için cehennem haline gelmiştir. Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan genç kadın, doğru babasının eski bir arkadaşı olan baharatçıya koşar ve derdini anlatır. Yaşlı adam ona bitkilerden yaptığı bir ekstra hazırlar ve bunu 3 ay boyunca her gün azar azar kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyler. Zehir az az verilecek, böylece onu gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır. Yaşlı adam genç kıza kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını ona en güzel yemekleri yapmasını söyler. Sevinç içinde eve dönen li-li, yaşlı adamın dediklerini aynen uygular. Her gün en güzel yemekler yapıyor. Kaynanasının tabağına azar azar zehri damlatıyordu. Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranıyordu.

Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişmişti ve ona kendi kızı gibi davranıyordu. Evde artık barış rüzgârları esiyordu. Genç kadın kendisini ağır bir yük altında hissetti. Yaptıklarından pişman bir vaziyette baharatçı dükkânının yolunu tuttu ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir yapması için yalvardı. Yaşlı kadının ölmesini artık istemiyordu. Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran li-li´ye baktı ve kahkahalarla gülmeye başladı: – Sevgili li-li dedi, sana verdiklerim sadece vitaminlerdi. Olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin beyninde olandı. Sen ona iyi davrandıkça o da dağıldı ve yerini sevgiye bıraktı; böylece siz gerçek bir ana-kız oldunuz.” dedi. – Eski bir Çin atasözü söyle der: “gül verenin elinde gül kokusu kalır.” Tatlı dil ve güler yüzün açamayacağı kapı yoktur.

Ve sevgili okuyucularım, sağlık ve sevgiyle hep birlikte kalım her zaman ayrımsız gayrımsız hayırlısı ile… Yase

& & & & &

Bahar

Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin, afrodizyakların en etkilisi, sevdanın suç ortağısın.

Yapma bunu bana!..

Bahar, yalvarırım çek git işine!..

Salma üstüme çiçeklerini, aklımı çelme!..

Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde; sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor.

Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek…

Kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem…

Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu, toprakta türlü çeşit börtü böcek…

Yapma bunu bana bahar,

Böyle üstüme gelme!..

Zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı…

Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime…

Kalbimin buzları erimiş.

Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir… bir de sen çıldırtma beni…

Krizdeyim ben… Tembelliğin sırası değil, uyamam sana…

Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol.

Meltemlerine söyle, deli gibi ıslık çalıp sokağa çağırmasınlar beni…

Bulutların üşüşmesin başıma…

Girme kanıma benim… yoldan çıkarma!..

Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin, afrodizyakların en etkilisi,

Sevdanın suç ortağısın.

Kıyma bana!..

Biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka; gövdemi azdırıp sonra birden çekip gideceksin.

Tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını, beni bir kuraklığın ortasında terk edeceksin…

O iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman…

Ne o delişmen sabahlar kalacak, ne günaha çağıran çapkın eteklerin

uçuştuğu günbatımları…

Tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan…

Buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgârlarında…

Yeşerttiğin çiçekler, yürekler solacak; damar damar çatlayacak ruhumuz…

Hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden… Yüreğim viraneye…

Her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da…

Ebedi bahar, bir başka bahara kalacak.

İyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar…

İş açma başıma…

Git işine!

Yoldan çıkarma beni!…

Can DÜNDAR

Günün Şiiri

Akdeniz’de Gemi

Akdeniz de bir gemi.
İçi yalnızlık, küskünlük ve çürümüş sevgiyle dolu.
Mavi suların içinde , ufuktu hedefi.
İlerledi bir ileri bir geri.
Akdeniz de bir gemi.
İçinde bir küçük kız ve hayalleri.
Güneşin batışıyla , bir ileri bir geri.
Ve umuda bir eksik , yalnızlığa bir fazla.
Bir sana , bir de bana ilerliyor.

Zehra ÇETİN

Başkalar Dolu Satırlarımda

Ne bilirsiniz bildiklerinizden , tecrübelerinizden başka.
İnsanlar ne biliyor ki başka
Hepiniz bilmiş ve yaşamışsınız.
Sanki memleketin müneccim ,hoca, hafızlarısınız.

Ne bilirsiniz söylemekten başka.
Kendi doğrularınızdan başka , var mıdır başka fikriniz, başka…
Ne fark eder kadın , erkek, sonuçta bir insan.
Yaşanmışlıktan ve tecrübeden başka.

Ne bilirsiniz ki siz aynı kafa , aynı mekanizmanın büyükleri.
Bu dünyada insan duygusu var.
Tecrübelerden daha gerçek, daha başka.

Zehra ÇETİN

Hırçın

Mavi bir deniz var karşımda.
Rengiyle durgun , dalgalarıyla hırçın.
Mavi bir deniz var karşımda.
Bir o kadar sessiz, bir o kadar öfkeli.

Zehra ÇETİN

Günün Fıkrası

Yaşı geçkin evli çift çocuk sahibi olamayınca evlat edinmeye karar vermişler. Nasıl olduysa, Çin’li bir bebeğe denk gelmişler. Hal böyle olunca da gidip Çince kursuna kayıt yaptırmışlar.

Çince kursunun hocası, çifte sormuş: “Efendim Çince zaten çok zor bir dildir. Bu yaştan sonra Çince’yle işiniz nedir?”

Çift de durumu açıklamış: “Beyefendi biz bir bebek evlat edindik. O da Çin’li denk geldi. Daha çok küçük, konuşamıyor ama büyüyüp konuşmaya başlayınca dilini nasıl anlayacağız?”

Günün Sözü

Erkeğin de, kadının da terbiyesi birbirleriyle tartıştıkları zaman belli olur.

Bernard SHAW

Arzu öyle bir şeydir ki, hiç doymak bilmez; bir çok insanların hayatı, arzuları doyurma yollarını aramakla geçer.

ARISTOTELES
Sözcüklerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsınız.

KONFÜÇYUS

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here