Belen İlçesi, Kanalizasyon Boruları Yüzünden Kokudan Geçilmiyor! Parke Yapılan Yollar Yamalı Delik-Deşik!

0
111

Geçtiğimiz yıllarda temiz bir çevre oluşturulması gayesiyle, Belen ilçesi alt yapı kanalizasyon yapımına başlandı. Yapılan girişim çok güzel. İnsanlar fosseptik çukurlarından kurtuluyor, ancak kurtulurken de çevre faciası yaşanılıyor! Toplama havuzlarının olmadığı bir yerde, kanalizasyon boruları yaşamı cehenneme dönüştürüyor. Hâlbuki bir iş baştan yapılırken, sonuç detayları en ince teferruatına kadar incelenmeliydi.

Belen; Yayla Turizmi konusunda bölgenin en can alıcı noktasında. Ayrıca, tarım, bağ, bahçe ve doğa zenginliğiyle imrenilecek yer. Yüzlerce konutun pis su giderleri, yeni kanalizasyon borularıyla dere yataklarına akıtılıyor. Akşamın serinliğinde, dere yataklarının kenarlarında oturan tüm vatandaşlar koku ve sineklerden muzdarip. Rahatlamak için geldikleri konutlarında şimdi (ıstırap) perişanlık çekiyorlar.

 İnsanları rahatsız eden bu durum yeraltı sularını da derinden etkiliyor. Yaz ayının kendini iyice hissettirdiği şu günlerde, yeterli suyu bulamayan şehir halkının, bulabildikleri suyun bu atıklarla kirlenebileceğini aklıma bile getirmek istemiyorum. Meyve bahçeleri ayrı bir tehlike altında! Anlayacağınız şehir şu an sıkıntılar içerisinde. Yeni belediye başkanının bu işleri çözebilecek olması bana ümit veriyor. Çünkü nede olsa hükümet kanadının altında bir belediyelik!

Hizmetler aslında yerine getirilirken partilere göre davranılması da yanlış. Atıklarla ilgili problemler, insanların kabileler, köyler ve toplumlar halinde bir araya gelmesi, hayatın bir parçası olan atıkların birikmesiyle ortaya çıkmıştır. Şehir ve mezralarda; katı atıkların oluşturduğu yığınlar, özellikle farelerin barınmasına ve beslenmesine uygun ortam meydana getirir. Farelerin insan ve hayvanları ısırması sonucunda veba hastalığı yayılmıştır.

Evsel atıkların oluşmasıyla, hastalık taşıyan en önemli iki etken sinekler ve farelerdir. Sinekler çok çabuk ve fazla üreme kabiliyetine sahiptir. Atık sularda amonyak, hidrojen, sülfür gibi inorganik ve aminaldehit, karbonil merkeptan, yağ asitleri gibi kötü koku yayan organik maddeler var. Bu gazların düşük dozları bile solunum yolu ile alındığı zaman; yorgunluk, iştahsızlık, baş ağrısı, sinirlilik, baş dönmesi, hafif hafıza kaybına sebep olabilir. Bunların bazıları, beyin hücrelerini olumsuz yönde etkiler, bazıları ise zehirleyici olup, hızlı ve ani ölümlere bile sebep olabilir.

Örneğin kanalizasyon gazı olarak bilinen Hidrojen Sülfit’in kokusu algılanabildiği konsantrasyonda, sağlığa herhangi bir zararı olup olmadığı kesin olarak bilinmiyor. Ancak solunan havada Hidrojen Sülfit konsantrasyonu 1120 mg/metreküp üzerinde olduğu takdirde, tehlikenin boyutları bir anda değişik seyirlerde olabilir. Güvenli sınırda kalmak için, bu değerin 30 mg/metreküp’ün altında kalması gerekir.

Bunun yanında atık sularda insanlar için çok tehlikeli ve bulaşıcı patojenik mikro organizmalar da bulunabilir. Özellikle Tifo, Paratifo, Dizanteri, Çocuk felci, Sarılık (hepatit), Diyare gibi hastalık amilleri ve askaris, oxirus, Fasciola, Taenia gibi asalaklar bulunma riski oldukça yüksektir. Bu konuda derin araştırmalar yapıldığında çok değişik tablolar önümüze çıkar.

Duyduğum kadarıyla, Belen merkez ve Sarımazı Mahallesinde fare nüfuslarında aşırı artışlar var. Parke yapılan yollar delik deşik. Ne yürüme, ne de koşmaya uygun. Ayrıca araçlar yolda leylim oynuyor. Ana yol trafik ile yoğun, her an her saniye korkunç kaza olacak gibi! Dere kenarlarında bulunan konut ve iş yerleri pis lağım kokularıyla vatandaşı rahatsız ediyor.

Önlemler bir an evvel alınmalı! Alınmadığı takdirde oksijeniyle bölgeye nam salan Belen, gittikçe bizlerden kaybolup gidecek. Şimdi hayranlıklarımızın yer aldığı bu güzel ilçe hayallerimizde kalacak. Çevre Bakanlığımızın yetkili kişileri, Belen ilçesine kulak vermeleri ve bu sorunu kökten çözmeleri gerekir. Vatandaşların etkilendiği bu durumdan doğa da etkileniyor.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here