Ayrım Gayrıma İnat

0
94

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Barış ve sevgi var yine bu sabah sayfamda. Savaşa, teröre, ayrım-gayrıma inat. Yase

& & & & &

Barış
Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.
Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
elinde yemiş dolu bir sepet;
ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi
ter damlalarıyla alnında…
barış budur işte.
Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman
ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara,
yangının eritip tükettiği yüreklerde
ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,
ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık,
boşa akmadığını bilerek, kanlarının,
barış budur işte.
Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda
yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi
ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.
Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun
gökyüzünün dolmasıdır içeriye;
gökyüzünün, renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla
bayram günlerini çalan gözlerimizde.
Barış budur işte.
Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun
gözlerinin önüne tutulan kitaptır.
Başaklar uzanıp, ışık! Işık! – diye fısıldarlarken birbirlerine!
Işık taşarken ufkun yalağından…
Barış budur işte.
Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler
Geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü
ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından
cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi;
barış budur işte.
Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de
bir kök olduğu zaman
gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya.
Geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman
dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardı sıra.
Ve sonunda, hissettiğimiz zaman yeniden
zamanın tüm köşe bucağında acıları kovmak için
ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin.
Barış budur işte.
Barış, ışın demetleridir yaz tarlalarında,
iyilik alfabesidir o, dizlerinde şafağın.
Herkesin kardeşim demesidir birbirine, yarın yeni bir dünya
kuracağız demesidir;
ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.
Barış budur işte.
Ölüm çok az yer tuttuğu için yüreklerde
mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların
şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine
büyük karanfilini alacakaranlığın…
barış budur işte.
Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların
sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın.
Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.
Ve toprakta derin izler açan sabanların
tek bir sözcüktür yazdıkları:
Barış
Ve bir tren ilerler geleceğe doğru
kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden
buğdayla ve güllerle yüklü bir tren.
Bu tren, barıştır işte.
Kardeşler, barış içinde ancak
derin derin soluk alır evren.
tüm evren, taşıyarak tüm düşlerini.
Kardeşler, uzatın ellerinizi.
Barış budur işte.

Yannis RITSOS / Çeviren: Ataol BEHRAMOĞLU

& & & & &

Olsun da Gör

O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör

Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör

Seyreyle gülü bülbülü

Çifter çifter aylar gökyüzünde

Her gece ayın on dördü

Kuşlar geçecek damların üstünden

Kuşlar konacak dallara

Kanat seslerini duyup uyanırlarsa

Gene kuşlarla uyusun çocuklar

Olanı biteni anlatma.

Hiç görmediğim şey bu

Kurdun gözü yılmış sürüden

Elmanın yarısı soğuk yarısı sıcak

Ağulu bitkilere dolanmış salkım

Güneşten yağmur boşanacak

Yetsin demir çağının beyliği

Yeni bir gün başlıyor demek

Yeryüzünde korkusuz yaşamak

İki milyar kişiye bir dünya

İki milyar kişiye iki milyar ekmek

Yazık olur bu düş yarı kalırsa

Barış günü insan hakkı yenirse

Köroğlu’ nun sözü dinlenmelidir

Sivas ilinin Banaz  köyünden

Pir Sultan Abdal dirilmelidir

Ah günüm yetse görmeye seni

Seni övmeye gücüm yetse

Barış çağı altın çağ

Son ozanı ben olayım bu özlemin

Bu özlem bitse

O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör

Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör

Seyreyle deli ozanı

Baştanbaşa sevda, baştanbaşa tutku

Dili baldan tatlı

Melih Cevdet ANDAY

Günün Şiiri

Beyoğlu’ndan Dolmabahçe’ye Taşınan Bir Aralık Akşamı

Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe’de, çay tadında….
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehnedilmiş yelkovan gibi… hani akrep’i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında…

Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının..
sanki perdedekine üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün içime..
Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim seyir defterimde..
ve ben amerikanca bir filmi kürtçe seyrediyorum…

Kadın, Beyoğlu’nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu.. Adam da.. Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında… Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam.. Kadının yüzünde
bir hüzün… Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük…
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti…

..Soğuğun ve karanlığın vehameti!

Hayatı, bir başkasının pantolunu gibi, küçültülmüş,
daraltılmış.. İlk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler,
yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar… Hepsi daraltılmış.. Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!

Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken.. Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman.. Şimdi sana söylenecek tek cümle:
Bende sana yetecek kadar ben kalmadı…

Yılmaz ERDOĞAN

Günün Fıkrası

Saat Ayarı

Adamın biri her sabah aynı zamanda postaneye telefon edip saati soruyordu. Postanedeki memur merak etti: “Her gün aynı zamanda saati sormanızın nedeni nedir?” “Efendim, ben karşıdaki fabrikanın müdürüyüm. Fabrikanın düdüğünü sizin saatinize göre çaldırıyorum da.” Postanedeki memur bir kahkaha attı: “Hay Allah! Ben de saatimizi sizin fabrikanın düdüğüne göre ayarlıyordum her gün.”

Günün Sözü

Hakiki sevgi, herkesin bahsettiği, fakat pek az kimsenin gördüğü hayaletlere benzer.

Anatole Franse

Sevecenlik öyle bir dildir ki, sağır duyar, kör okur.

Mark Twain

Ölçülebilen sevgi zavallı bir sevgidir.

Shakespeare

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here