Aynaya Bakmak!

0
97

Gök gürlemesi bir sesle söyler tüm türkülerini Ruhi Su.. Ve fakat ‘Çanakkale içinde..” başka.. Dinlerken ezgiyi, sesinden düşen yıldırımlarla sırlanır yüreğimiz.. Yüreğimizin içinde ayna olur Çanakkale.. Çanakkale ayna olur tarihe..

İbni Haldun, “Olayları anlatmak yerine, olayları düşünmek gerekir. Bu da ancak, tarihsel olaylar yerine tarihsel nedenleri koymakla mümkün olur!” diyor ‘Mukaddime’ adlı eserinde..  Anlıyoruz ki tarih; olayları ‘neden sonuç’ bağlamında hafızamızda sakladığımız bir şuur halimizdir..Ki bu şuurun muhafazasıdır zaten toplumların tarihte var oluşlarının nedeni..Ve tabi ki sonuçta, yüzleşmek için bakılır tarihin aynasına..

Bakalım Çanakkale aynasından Birinci Dünya sömürge paylaşım savaşının yaşandığı tarihe.. Yazalım baktığımız tarih/zaman aynasından neden sonuç bağlamında yansıyan bir tarih/zaman yargısını: Emperyalist bezirgânlar, sömürecekleri coğrafyalara girebilmek için önce “tezgâhlarını” kurarlar! Bezirgan; Farsça bir sözcük, tüccar anlamında.. Kökü, alış veriş yapılan yer anlamlı bazar.. Tezgâh da Farsça.. Kökü, dest yani el.. Tezgâh; el emeği ile üretim yapılan yer.. Tezgâhın argodaki anlamı tuzak..

Birinci Dünya sömürge paylaşım savaşının tezgâhtarları kimler? Emperyalist tezgâhın tuzaklarını ‘medeniyet ve modernlikle’ maskeleyen kapitalist bezirgânları nasıl tanıyabiliriz? Lenin, emperyalizmi, “Kapitalizmin en yüksek aşaması” olarak tanımlar ve adını da koyar: “Tekelci kapitalizm.” Sanayi Devrimi’yle birlikte kapitalist gelişmesini en önce tamamlayan ülkenin ismi malum: İngiltere.. Ve fakat İngiltere, sermaye birikimini, ‘sömürgecilik’ yoluyla toplayan bir imparatorluk.. Bu anlamda emperyalizmin ismi de meçhul değil.. Mesela, Hindistan pazarına girmek için “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” ilkesizliğini, “ticaretin serbestliği” ilkesiyle maskeleyen kapitalist İngiltere, sömüreceği ülkenin önce ekonomik gelişmesini çarpıtıyor.. Sonra, sanayi malları için bir pazar yeri haline dönüştürdüğü ülkenin zengin kaynaklarını çarpıyor!

İngiltere, yüzünü ‘medeniyet ve modernlikle’ maskeleyerek, Osmanlı’ya da aynı tezgâhı kuruyor: “İstanbul, İzmir ve Halep” merkezli ve tarıma dayalı ticaret yapan ve 1581 yılından beri Doğu Akdeniz’de tekel olan “Levant Şirketi” 1825 yılında “ülkemizin ticari çıkarları yeni şirketler oluşturmayı gerektiriyor” diyerek kendisini fesih ediyor ve 1838 tarihinde Osmanlı Devletiyle ticaretin hiçbir kısıtlamaya bağlı olmadan geliştirilmesini savunan İngiltere Sanayi erbabıyla yeni ticaret antlaşması imzalanıyor.. (Emperyalizmin Türkiye’ye Girişi, Orhan Kurmuş, s, 16-17, Savaş Y. 1982)

Gerileme döneminde de olsa, Osmanlı ekonomisini büyük oranda ayakta tutan, Rum ve Ermeni usta ve tacirleri olduğu tarihin malumu.. Sanayi ürünlerine satacak pazar arayan İngiltere, çatacak ülke olarak seçtiği Osmanlı’da, çatıştıracak ilke olarak seçtiği etnik unsurlara tezgâhını kuruyor..

Yıl 1914.. Dünya Sömürge paylaşım savaşının tezgâhtarları İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya.. İlk üçü Osmanlıyı sömürgeleştirme ittifakının içinde.. Dünya sömürge paylaşımında geç kalan Almanya, üçlünün karşısında bir imparatorluk düşünde..

Yıl 1915.. Almanya da dahil emperyalistlerin tezgâhına düşen Osmanlı, vatan savunmasında.. 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’ne rağmen, 25 Nisan’da Gelibolu’ya çıkartma yapılıyor! Çanakkale direniyor! Kime? Akif’in “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela!” diye tasvir ettiği sömürge askerlerini piyon olarak süren emperyalizmin şahına!  Ve fakat ah! “15 Nisan 1915’de Van bölgesinde Ermeniler ayaklandı. Mayıs ortalarında Rus-Ermeni birlikleri Van’ı ele geçirdi, Rus himayesinde bir Ermeni devleti kuruldu. Türkiye, Çanakkale’de bir ölüm-kalım mücadelesindeyken Ermenilerin bu davranışları, savaşın kazanılabilmesi için onların zararsız hale getirilmesi gerektiği kanısını verdi. Böylece, Ermenilerin savaş süresince cepheleri etkileyebilecek bölgelerden çıkartılarak, Irak ve Suriye içlerine yerleştirilmeleri (tehcir) tedbirlerine başvuruldu.” (Yakınçağ Türkiye Tarihi, s.62-63, Sina Akşin, Milliyet Kitaplığı) Buradan hareketle emperyalistlerin ipine uzanan ellerinden tezgâhlarının alınacağını kestiremeden kurulan tezgâha 100 yıl öncesinde düşenler de dahil, 100 yıl sonrasında Ortadoğu coğrafyasında düş kuranlar da bakıp yüzleşmeli diye düşünüyorum ben Çanakkale aynasına.

Baktığım Çanakkale aynasından, emperyalist işgale karşı direniş zaferinin destansı görüntüleri yansıyor yüzüme.. Akif şairimizin “Çanakkale Şehitleri” şiirinin şuur haliyle selamlıyorum geçit vermeyen kahramanları.. Ve Mustafa Kemali de elbette..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here