Aydoğanoğlu; “Krizi Kim Çıkardıysa Bedelini Onlar Ödesin” 

0
75

Eğitim Sen’den ‘Ekonomik Kriz ve Emekçilere Etkisi’ Paneli

Eğitim-Sen İskenderun Şubesi öncülüğünde, ‘Ekonomik Kriz ve Emekçilere Etkisi’ konulu panel düzenlendi.

Yelken Düğün Salonunda gerçekleşen panele konuşmacı olarak Eğitim Sen Eğitim Uzmanı Dr. Erkan Aydoğanoğlu ve Evrensel Gazetesi ekonomi Editörü Bülent Falakoğlu katıldı.

Panelde ilk olarak konuşan Eğitim-Sen Eğitim Uzmanı Dr. Erkan Aydoğanoğlu, ülkemizde geçmişten bugüne yaşanan krizlerin temel nedeninin 24 Ocak 1980 kararları olduğunu savundu. Bu kararları AKP’nin en iyi şekilde uygulayan parti olduğunu kaydeden Aydoğanoğlu; “Türkiye kendine yeten 7 tarım ülkesinden biriyken bugün bulgurundan nohuduna, pirincinden samanına kadar her şeyi ithal eden bir noktaya geliyor. Bir top kağıt geçen sene 1 liraydı, bugün 25 lira. Herkes tuvalet kağıdındaki artışı tartışıyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi 24 Ocak 1980 kararlarını en iyi, en başarılı şekilde uygulayan partidir. Bu açıdan bir takdiri hakkediyor. Birebir uygulamıştır ve Kenan Evren mezarında huzur içinde uyuyor. Çünkü onun yapamadığını bu iktidar yaptı. Her anlamda yaptı. Sadece ekonomide değil. Toplumsal yaşamda kutuplaştırma olsun, mezhep ayrıştırmaları olsun… O kutuplaştırma dili üzerinden çok güzel yollarına devam ettiler, memleketi yönettiler” şeklinde konuştu.

Yerli ve milli olan üretim alanlarının İMF’nin talimatları doğrultusunda sermayeye peşkeş çekildiğini öne süren Aydoğanoğlu, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2002-2018 birinci çeyrek dış borç stoğunu karşılaştırarak; “Kamunun borcu bu dönemde artmış. Merkez Bankası’nın borcu düşmüş ama para kalmadı kasa boş. Özel sektörün çok ciddi bir borcu var. Asıl borç şu anda özel sektörün. Ama özel sektörün dış borcunu alırken Türkiye Cumhuriyeti hazinesi ona kefil oluyor. Borçlu borcunu ödemeyince icra takibinde önce kefile gidilir. Kefil olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, dolayısıyla biziz. Peki buna kefil olan kim Türkiye Cumhuriyeti’nin bankaları. Hepsi birbirine bağlı; hazine, bankalar, şirketler… Şirketler batarsa bankalar, bankalar batarsa memleket batar.

Şu anda Türkiye’nin dış borcunun milli gelire oranı yüzde 62’dir. Teknik olarak yüzde 60’ın üzerinde bir rakam dış borç krizi anlamına gelir ve bu ülkeler izlemeye alınır. Şu anda Türkiye Arjantin’le birlikte dünyada çok ciddi bir risk taşıyor. Bu risk sadece bizi değil Avrupa ekonomisini de, dünya ekonomisini de belli bir miktar etkiliyor” şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz yıl kredi garanti fonundan KOBİ’lere verilen 250 milyar liranın büyüme olarak yorumlandığını, yerel seçim öncesinde de bunun deneneceğini ifade eden Aydoğanoğlu; “Çünkü yerel seçime batma noktasına gelmiş bir ekonomiyle gitmek istemezler. Ama kimse işçinin kredi kartı borcunun en azından faizlerinin silinmesini söylemeyecektir. Ama yandaş holdinglerin borçlarının sadece faizlerini değil, ana parasını da siliyorlar. Anlaşılması açısından Türkiye’deki büyümeyi hormonlu büyüme olarak adlandırıyorum. Şişirilmiş bir büyüme rakamı var çünkü. Ekim ayında piyasalar durağanlaşacak. Önümüzdeki 3 ay ile 2019’un ilk 6 ayında eksi büyüme olacak. Uluslararası bir finans krizi bekleniyor. 24 Haziran seçimlerinin ardından iktidarın ekonomide daha güçlü bir yükselme vurgusunun yerini Rahip Bronson gibi gerekçelere bıraktı. Rahip 2 senedir tutuklu, kimi kandırıyorsunuz.

Nasıl ki 2001’de Ahmet Nejdet Sezer anayasa kitapçığını Ecevit’e attı diye kriz çıkmadıysa, bugünkü kriz de rahip tutuklandı diye çıkmadı. ‘Yabancı dış güçlerin saldırısı’ gerekçesinin maalesef memlekette alıcısı var. Gözümüzün önünde bir tiyatro oynanıyor. Gerçekler ortada, şimdiden sorgulamalıyız. Bunlar daha iyi günlerimiz. Bu daha krizin başlamamış hali. Ekim’de göreceğiz enflasyon oranını. Şu anda Türkiye’nin en büyükleri arasındaki 85 holding batma noktasına gelmiş, bankalardan yeniden yapılandırma talebinde bulundular, hükümette kolaylık sağlanması talimatı verdi. 

Mesele kişisel değil. Tek başına bir Erdoğan ya da AKP meselesi değil, sorun sistem. Bugünkü kriz iddia ediyorum Türkiye Cumhuriyeti’nin en ağır ve en uzun süren krizi olacaktır. Faiz artırımları çare olmayacaktır. Ekonomi politikalarının değişmesi gerekir. Bölüşüm ilişkilerinin değiştirilmesi gerekir ki, bu da sistemin sorgulanmasını getirir. Tüketime, inşaata dayalı modelden üretime dayalı, tarımı koruyucu modele geçilmeli” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Krizde ilk adımın istihdamın daraltılması, işçi çıkartmaların yaşanması şeklinde atılacağını ifade eden Aydoğanoğlu; “Krizi kim çıkardıysa bedelini onlar ödesin. Yeni sloganımız budur” dedi.

Evrensel Ekonomi Editörü Bülent Falakaoğlu da yaşanan gelişmeleri “Ülkeler batmaz. Ekonomik dalga gelir, enkaz bırakır. Asıl sorun bunun kime fatura edileceğidir” şeklinde değerlendirdi. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here