Güllerimizi Soldurmayalım (5)

0
48

Değerli okurlarım, dünyaya geldikten sonra bir “öğrenme süreci” içine giriyoruz. Ve bu süreç yaşamamızın sonuna kadar devam ediyor. Öğrenme, kişinin yapımını sürdürebilmesi ve süregelen yaşamdan doyun olması için gerekli bütün bilgi, eylem ve becerilerin kazanılması sürecidir.

Öğrenilenler kişinin birikimini oluştururken, öğrenilenlerin belli bir amaca yönelik kullanılması da performansı ortaya koyar. Başka bir deyişle bu performans; kişinin akıl, duygu ve davranış düzeyinde daha önce kazanmış olduklarının, belli bir durumu, belli bir zaman kesiminde, eylemsel olarak ortaya konulan şeklidir. İnsanın performansının en iyi olduğu durum, onun o alanda var olan potansiyelinin tümünü eyleme dönüştürebildiği durumdur. Ancak çeşitli iç ve dış etkenler nedeniyle gerçek potansiyelin performansa dönüşmesi zaman-zaman güçleşir, bu etkenlerden biri yüksek kaygıdır. Öyleyse her hangi bir alanda başarılı olabilmek için hiç kaygı yaşamamak mı gerekir? Buna hayır diyebiliriz.

Her duygu gibi kaygı da kişinin, yaşamını sürdürebilmesi ve yaşamdan doyum alması gereklidir. Öyleyse amaç, kaygıyı tümüyle ortadan kaldırmak değil, kaygıya yenik düşmemek ve yaşanılan kaygıyı belli bir düzeyde tutarak onu kendi yararımız ve menfaatlerimiz için kullanmaktır.

Efendim, bu edebi girişi, biraz da elimizi güçlendirmek, makalemize daha bir anlam kazandırmak için en sona bıraktım. Evet, “Bir iki saatlik sporun gençlerimize, çocuklarımıza ne verir ki” diyen dostlarımıza, yanıtımızı biraz yumuşatarak ve de faydalarını şu şekilde anlatmıştım. Öncelikle, kişi kendini spora karşı sorumlu ve zorunlu hissetmelidir. Zorlamayla spor yapılmaz. En ideal spor, yürümektir. Koşmayın demiyorum. Fakat koşmak vücut ağırlığının hızla yere çarpması eylemi olduğundan, belli yaşa gelmiş olanlara önermiyorum.

Yürüyüş sporu için şu ana kadar belki 15-20 makalem yayınlandı ve yine de konu hakkında bilgi isteyen okurlarım bulunmakta. Tabiî ki okurlarımı bilgilendirmek isterim. Muhtemelen, baharı karşılarken daha iyi de olur. Spor yaparak terleyen kişi; alkol, nikotin, toksin-moksin ne varsa atıyor, kilosunu muhafaza ediyor, vücut önemli ölçüde dinginlik kazanıyor, temizliğe alışıyor, yaşamındaki gelişmeleri hissediyor, daha önceleri olduğu gibi acıkma duyguları en aza iniyor, sosyal bir insan oluyor, zararlı insanlardan uzaklaşma gereği duyuyor.

Bunların yanı sıra, kalp rahatsızlığı, şeker, tansiyon sizin yanınıza bile uğramaz. Zaten bunlar bilinen şeyler ama çok önemli. Bu rahatsızlıklara duçar olanlar, tembellik etmesinler, önerilerimi yapmaya başlasınlar. Faydasını en kısa zamanda göreceklerdir. Sporla iç içe olan kişilerin, onu özümlemiş olanların gereksiz olaylara karıştığı pek görülmez. Bu çok doğal bir hadisedir. İnsanların eğilimleri olumluya ve olumsuza yönelebilir esnekliktedir. Spor Sağlıktır. En Olumlu Esnekliktir. Unutmayan kazanır.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here