2008 Balığının Ardından Şimdi Balon Balığı İstilasındayız… Ege ve Akdeniz Çok Zor Durumda!

0
383

Eski alışkanlıklarımdan olan “Körfez’de balık tutma” hevesimi dostlarımla birlikte yeniden yaşamak istedim. Aldık balık malzemelerini, yol aldık Konacık’a doğru.. Hepimizde sonsuz bir balık tutma heyecanı… Güldük, gülüştük ve denizin kırk kulaç açığında rasgele nidalarıyla oltaları salladık aşağıya. Bekle de dur ha vurur ha vurur diye zaman geçirdik, sıcak güneşin altında bekleşip durduk. Bazen eski anılarla birliktelik derken, birden bire balığın küt diye vuran irkilmesiyle hepimizde bir telaş oluştu. Yukarı doğru oltayı çekerken olta üzerindeki ağırlık boşaldı. Birde ne göreyim misinaya bağlı iğneler kesilmiş. O şunu söyledi, bu bunu söyledi derken bir arkadaşım sonunda olta iğnelerimizin müsebbibi balığı yukarı çekti. Koskocaman zehirli bir balon balığı…

Arkadaşlar “aman ellemeyin, çok zehirli bir balık. Öldürün denize atın” diye bağırdılar. Çıkan balığı bıçakla öldürüp denize attılar. Anlayacağınız yenecek balık yakaladık biraz yakalamasına da bu balon balığı istilasının tüm boyutlarını da gözlemlemiş olduk. Hemen ertesi gün ulusal basında yayınlanan balon balığı haberiyle, bölgemizin de ne denli etkilendiğini anladık. Bir tarafta ne olduğu belirsiz bir kırmızı balık, diğer yanda balon balığı sıkıntılarımızı üst boyuta taşıdı.

Balık tutmayı ben bir nevi spor olarak görürüm. Kendime yetecek bir teknem ve malzemelerim olduğu halde arkadaşlarla birlikte balık avına çıkmak bende anlaşılmaz derecede zevkli olur. Tantana yalan-dolan gırla gider ve vaktin nasıl geçtiğini anlayamazsınız. Hele şu çok ‘ben bilirim’ciler var ya beni her balık seferinde beynimi allak bullak eder. Geçenlerde hanım bana “Ya denize balığa çık ya da git balıkhaneden balık al” dediğinde, kendi kendime bir müddet düşündüm durdum. Çok değil bundan yirmi sene evvel, haftanın beş günü evde balık pişerdi. Pişmediği gün gözlerim sofrada balık arar dururdu. Şimdi balık-malık hak getire… Balıkhaneye gidiyorum, keyfime göre balık bulamıyorum. Bundan on beş sene evvel teknede tutacağımız balıklara yem olarak kullandığımız İşkarmo, Sardalye bugünlerde balıkların şahı olmuş. O da onları tezgâhta bulabilirsen çok şanslısın.

Geçen bu on beş senede ne oldu da balık denen meretten uzaklaştık. Balıkhanede tezgâh işleten arkadaşları yıllardır tanırım. Onlarla sohbetlerim hala devam eder. Tezgâhlarını süsleyen balıkların geneli besleme dediğimiz balıklarla dolu. Onlara balığımızla ilgili soru sorduğumda biri değil hepsi dertli! Açıkçası bunalım takılıyorlar. Av yasağı başlamadan evvel tek tük balıkları yakalayan avcılar, balıkları tüccarlara teslim ediyor. Mevsime göre bulunabilen iri balıklar ise hemen kaşla göz arası paketlenip şehir dışına pazarlanıyor. Pazarlananların dışında kalan balıklar yok denecek kadar azaldı.

Bizleri balık zevkinden eden şu 2008 balığı var ya tam bir bela! Buna, neden 2008 balığı dendiğine gelince… O yıllarda kızıl denizden İskenderun Körfezine yerleşen kırmızı kemikli bir balık piyasaya çıkmıştı. Bu balığın en etkin özelliği canavar bir balık olduğudur. İskenderun Körfezinin yerli balığı olan Kaya, Çipura Mezgit ve Barbunya’nın yumurtalarını yediği ve bu türlerin geleceğini tehdit ettiği biliniyor.

Yerli balıklar körfezimizden son on yıl boyunca kayboldu. 2008 balığı körfezin her yerinde milyonlarca var ve gittikçe de çoğalıyor. Dar gelirli vatandaşlarımız deniz balığına hasret. Anlayacağınız yenmek istenen Kaya, Lüfer, Dil, Barbunya ve benzeri balıklardan tezgâhları süsleyenler var ise alıcılar onlara şöyle göz ucuyla bakıp gidiyor. Bir zamanlar barikatçıların oltalarına yem olarak kullandığı İşkarmo, yani gümüş balığı, fiyatları konusunda tam manasıyla nazlı gelin. Tam bir balık hastasıyım ama kendime ayırdığım koskoca bir gün sonunda sepetlerimizde 2008 ve balon balığından başka bir balık yok. Tesadüfü çipura yakalandığında teknedekiler bayram yapıyor. Kıyıya dönüşümüz tam bir curcuna… Meraklı vatandaşlar soruyor; “Ne oldu ya sabahtan beri denizdesiniz yalnızca bunlarımı yakaladınız…” Bunu dediklerinde, sinir krizi geçirmemek elde değil. Çünkü onlara şöyle kasıla-kasıla gösterebileceğiniz balıklar yok sepetimizde.

Balık yakalama işi tam manasıyla sıkıntı veriyor artık. Motoru çalıştırıp bir yere çapa atıyorsunuz ve oltaları yemleyip aşağıya sallandırdığınızda, bir anda oltanıza vuran bir balık ve sonrasında heyecanlı şekilde bekleyişin ardından, dakikalarca bekle de dur. İkinci balığı yakalama mücadelesi sizi bitiriyor tüketiyor. Teknede bulunan arkadaşınız bağırıyor. “Hadi şu tekneyi çalıştırın başka yere gidelim. Burada küflendik durduk!” diye dırdırlananların şovları gün batımına kadar devam ediyor. İnanın iş bazen öyle raddeye geliyor ki teknede bulunan kişiler hiç yoktan birbirlerinin kalplerini kırabiliyorlar. Şayet bir arkadaşınızın oltasına tesadüfü bir balık vurmuş ve birde onu yakalamışsa, işte o zaman arkadaşlar arasında sesliliğe doğru baş gösteren sinirlilikler an üst düzeye erişiyor.

Tabi tüm bu gelişmeler bir yana da gerçekten koskoca İskenderun Körfezinde, balığın bölgemizde tükenmişliği söz konusu! Peki, bunlara sebep ne? Neden körfeze balık girmiyor? Yumurta bırakmak için girse de hemen körfezi terk ediyor. Sebep çevre kirliliği mi? Körfeze nereden geldiği belli olmayan yabancı kökenli balıklar mı? On beş yıl evvel balık boldu, yirmi yıl sonra balık tükendi… Sebebi araştırılmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Artık bizimde bir üniversitemiz var. “İSTE” bu durumlara sessiz kalmamalı!.. İskenderun Deniz Ticaret Odası işbirliğiyle körfezimiz araştırma içinde olmalı. Önümüzdeki günlerde deniz dibi canlılarını gösteren bir şov hazırlanmış. Bence bu şovlar 2008 ve balon balığı üzerine oluşmalı!

İşin diğer tarafını ayrı incelediğimizde; karşımıza “denetimsiz balık avları” yapanlar çıkıyor. Balık mevsimi açıldığında, sizlerin de gördüğü gibi balıkçı tekneleri körfezin enine doğru tıpkı asker dizilimi gibi sıralanıyor ve günün yirmi dört saati hiç durmadan, bir başa bir sona gidip geliyorlar. Dişi balıkların deniz dibine bıraktıkları yumurtalar, dipte süpürge misali süpürgeyle süpürülmüş oluyor. Buda bir sebep teşkil edebilir mi? Konunun uzmanı değilim ama kulaktan dolma bilgiler böyle!

İki yıl oldu teknem evde, balık avına çıkmıyorum. Çıksam zevk almıyorum. Başka teknelerle ava çıktığımda sinirden çıldırır gibiyim. Ne olur derdimize bir çare…! Konu bilimcileri göreve davet ediyorum!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here