Yaşam Daima Güzeldir!

0
57

Değerli Okurlarım, yaşamı sevmeyi ve bu yaşam içinde mutlu olmayı sadece ekonomiyle sınırlandıramayız. Paranın etkili olduğu alanlar, bizi mutlu etmeyebilir, dünyadan duyacağımız hazzı frenleyebilir. Öncelikle; uyku dediğimiz o önemli hadiseyle dostluğumuz üst düzeyde olmalı. Ortalama sekiz saatlik bir uyku için kontak kapabilmeliyiz. Bilindiği gibi, kaliteli uyku, beynin yeni öğrenilenleri pekiştirmesini sağlar.

Stresinizi iyi yönetin. Ölçülü ve kontrollü stres dikkati yoğunlaştırmakta, odaklanmayı arttırmakta, kontrolsüz, uzun süreli ve aşırı stres dikkati dağıtmakta, unutkanlığı tetiklemektedir. Yeni şeyler öğrenmeyi prensip haline getirin. Her yeni bilgi ve beceri, birer bellek egzersizidir. Dedikodu yapmayın, çünkü dedikodu bir saplantıdır. Çok elzemse, kişinin arkasından konuşuncaya kadar, yüzüne söyleme yürekliliğini gösterin.

Onun yerine, spor yapmak, hobiler, araştırma alanları, yeni şiirlerle beraber, ki­tap okumak, konuşmanızı geliştirmek beynin en güçlü vitaminleridir. Tembel olmayın, Zihinsel faaliyetlerinizi de sınırlamayın. Özellikle televizyon seyretmek gibi pasif faaliyetleri azaltın. Kaliteli futbol müsaba­kaları izlemenizin hiç bir sakıncası yoktur.

Her gün egzersiz yapın, şuram buram acıyor diye mazeret uydurmayın, bu şekilde kendinizi kandırmış olabilirsiniz. Haftanın dört gününde yürümeye, işinizde aktif olmaya özen gösterin. Kısa mesafelerde araba kullanmazsanız çok iyi edersiniz. Özellikle yürümek, beyin sağlığı ve yeniden yapılanma sürecini olumlu yönde etkiler.

Daima pozitifi olmaya çalışın, monolog yapar gibi sürekli konuşmamaya dikkat edin. Konuşmalarınız ilgi odağı olmalı, rahatsız edici olmamalı. Böyle yaparsanız, beyniniz berraklaşır ve genel olarak bir dinginlik, moral-motivasyon kazanırsınız.

50 ve daha yukarı yaşlardaki dostlarıma tavsiyemdir: Kendinizi ve duygularınızı pasifize etmeyin. Her ortamda mutlaka söylenecek sözleriniz vardır. İhtiyarlığa itibar etmeyin, hayata bağlı kalın, hayatınıza önem katan bağları daha da sıkılaştırın. Huzurunuzu koruma ve güçlendirmeye bakın, seksten korkmayın, aileniz, dostlarınız, işiniz, hemşerilik ve vatandaşlık bağlarınıza, inançlarınıza daha sıkı sarılan. Sevdiğiniz insanlarla daha sık beraber olmaya çalışın. Aileniz ve arkadaşlarınızla olumlu ilişkiler kurmaya, sosyal aktivitenizi çoğaltmaya çalışın, gerçek dostlarınızla sohbetleriniz de, birer duble parlatın. Tadında bırakırsanız, vücudunuz kondisyon kazanır, yaşlılık ve ihtiyarlık adresinizi şaşırır.

Çünkü iyi sosyal ilişkileri olan yaşlılarda, bellek fonksiyonlarının bozulmadığı görülmüştür. Sosyal ilişkiler bir taraftan zihinsel egzersizleri yoğunlaştırmakta, diğer taraftan çeşitli olayların ruhsal travmalarını hafifletme­ye yardımcı olmaktadır.

Bu sanat yazımda, sizlere gerçekten güzel ve olumlu şeyler söylediği­me inanıyorum, siz de inanın ve de uygulayın…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Rakı-Balık ve de Kadın

Değerli Okurlarım, ben rakıya, yalın olarak rakı diyemiyorum uzun yıllardan beri. “ONA BULUT RENKLİ LEZZET” demek daha hoşuma gidiyor. Çevrem orta hızla bu isme alıştı, hatta limon altında demlenenler de. Bunun sanat yönü nedir? Böyle düşünenler için açıklıyorum…

Genel olarak herkes rakıyı erkekler içer sanır. Siz de böyle mi algılıyorsunuz? Yanlış… Rakıyı En Güzel Kadınlar İçer… Çünkü Rakı kadındır, kadın da rakı! Kadınlar limiti aşsalar bile “SARHOŞUM” demezler de, “KAFAM İYİYDİ” derler. Kadınla içilen rakı kişilik kazandırır, insanı olgunlaştırır.

Bulut renkli lezzet, kadının içindeki beyazdır. Bir dumandır, sohbettir, bir asalettir. Hem şeffaf ve hem de bulanık olduğundan temkinli olmak gerekir. Alışmak uzun zaman alabilir ama alışınca da dikkat, özen ve itina ister. Kadın neden rakıdır, ya da rakı neden kadın? Hiç düşündünüz mü?

Kadın en olumsuz ortamda bile, bulut renkli lezzeti güzel yudumlar. Onların içinde gizlenen erkektir bu meret. Elinde tuttuğu kadehle güç timsalidir, meydan okur çevresine adeta. Elindeki kadehi erkek gibi tutmaya alıştı mı, çevresine gözdağı verir, gözdağı verdirendir bulut renkli lezzet. İnsanı kendine getirir, dik durmayı öğretir.

Rakı içki değildir ve de yasaklanamaz. Hadi yasaklansın bakalım. Daha artar, bir anda derya olur çoğalır, önüne ne gelirse dümdüz eder. Kadın gözü gibidir, yaptıklarına bakamaz, etkisini göremezsin bile.

Ülkemiz kadar yaşlı ve gönül dostudur. Bir kişiyle başlarsın, bazen on kişiyi bulur. Mucizeler yaratır. Bir anda her şeyi unutursun ama bazen de çok şeyleri hatırlarsın. Türlü enstrümanlar ondadır, bazen bir uzun hava, bazen de Türk Sanat müziğidir. Hem ağlatır ve olmadık zamanda seni kahkahalara boğar.

Bulut, renkli lezzet, daldan dala, her türlü duyguyu tek kadehte yaşatır insana. Kadın ruhludur da ondan. Kafam iyi oldu diyen kadınların dudaklarından dökülen buğulu nağmedir, tadına doyum olmayan lezzettir bulut renkli lezzet. Masadan kalkmadan, yıkılmadan, rezil olmadan yer ile yeksan olmaktır…

Hani şerefe diyoruz, ya da diyorlar ya. Bu söz kolay değildir öyle dalgaya gelmez. Kadın gibidir demiştim ya nezaket ister, zarafet ister, aynı zamanda asalet ister. Hani şereften söz ettik ya. Şu anlama geliyor… Sofrada anlatılan her şeyi bir sr gibi tutacağına dair “Şeref Sözü” verdiğin namustur bu bulut renkli lezzet. Kandırılmak, aldatılmak istemez bundan nefret eder, gerçekleri ortaya döker bu yudum-yudum yudumladığımız doyumsuz lezzet…

Rakı, hesaplaşmadır, yüzleşmedir, rahatlamadır. Din, dil, ırk tanımaz, ayrımlarla uğraşmaz, delikanlı bir içkidir bu doyumsuz lezzet… Kadın “Kafam iyi” dediğinde, halay olmuştur, zeybek olmuştur, Oryantal bir vals olmuştur. Eğer masada kadın yoksa, kafalar iyi olduktan sonra, erkeklerin dilinden düşmez o muhteşem varlıklar.

Dinciler, rakıyı erkeklerin içtiğini sanır. Yanlış. Rakıyı erkek gibi kadınlar da yudumlar. Hem de iyi yudumlar. Rakı yasak tanımaz, özgürdür. Dünden bugüne ve yarınlara mirastır bulut renkli lezzet. İkinci baharımızdır, hiç yoktan deşarj olmamızdır. Balıktır, çiğ köftedir, sözünü esirgemeyen kadın gibidir. Üzgünüm yerimiz doldu ama Rakıyı İçeceksen Adam Gibi İçeceksin! Kadının tekmesi serttir!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Sanatsal Çalışmalar

Sanatsal çalışmaların hangisi olursa olsun, tarih boyunca büyük şehir­den köylere etkisi azalarak ulaşmıştır. Bu yönüyle Osmanlı toplumsal yapısı­nın günümüz Türkiye’sinden fazla bir farkı vardır diyemeyiz.

Büyük kentlerde daha yoğun hissedilen bir sanat anlayışı en uzak köylere ulaşıncaya kadar epeyce zaman geçmiş olsa da etkisinden fazla bir şey kay­betmiyordu.

Örneğin, padişahın kazandığı bir zafer haberi sarayda ve İstanbul’da nasıl karşılanıyor ve halkı coşturuyorsa, Rumeli’de ya da Mısır’da da aynı etkiyi yapıyordu. Aynı durum, İstanbul’da yazılıp ve çoğaltılan bir şiir için de geçerliydi.

Bir roman ya da şiirin Anadolu yakasına geç ulaşmasının fazlaca bir üzüntüsü yaşanmayabilir ama bazı hallerde insanoğlu çabukluk ister, güvenli bir iletişim ister, emin olmak ister, ayrıntıyı bilmek ister.

Bu nedenlerle, bazı şeyler tersine gitse bile, iletişim ve ulaşım rahatlığı insanoğlunu oldukça rahatlatmaktadır. Hızlandırılmış trenden söz etmiyorum. Ona kader İlahi diyorlar, öyle düşünenlerin cezasını Allah verecektir.

Günün Sözü

Tebessüm Etmek, Çok Şeydir!

Öcal’dan İnciler

Çok Okuyan, Çok Bilir!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here