Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bizi soracak olursanız çok ama çok üzgün olduğumuzu söyleyebiliriz. Hatta dumura uğramış bütün duygularımız üzülmek çok basit bir sözcük. Dilerim hiçbir anne evlat acısı ile sınanmaz. Kuzenim, kardeşim sayılır onun kızı benimde kızım sayılır daha üniversiteye yeni başlamış henüz 18 yaşında peri masallarından fırlamış prenses gibi. İyilik, sevgi ve saygı timsali kuğu boyunlu selvi boylu, gümrah siyah saçlı, menekşe gözlü, gözümüzün bebeği, yaşamımızın amaçlarından biri, biricik kızımız ne yazık ki biz gezide iken, dilim varmıyor söylemeye ama hayatın gerçeği ve kaçınılmazı ne yapabiliriz ki? Vefat etmiş!
Yurdun bir başka köşesinde yaşadıkları için geziden geldiğimiz gibi uçağa atlayıp gittik ancak nasıl gittik veya ışınlandık ya da rüyada mıydık, kim aldı biletleri ayaklarımızla mı çıktık merdivenleri yoksa uçtuk mu artık hiçbir şey bilmiyoruz. Ancak midemdeki yumruk yüreğime sonrada başıma sıçradı korkunç bir çaresizlik içinde elimiz kolumuz bağlı öylece durduk. Yapılacak ne var artık söndü güneşimiz! Kardeş, evlat ölümlerine alışık olduğumu sanıyordum geçmişten gelen ancak geçmişte hiçbir zaman kalmayan ama her acı bir diğerini tetikliyormuş ve acılar katlanarak geliyor tonlarca ağırlığında, eziliyoruz altında. Dilimiz kocaman büyüyor ağzımızda konuşamıyoruz gözlerimizde yaş yok, kurudu pınarlarındaki yaşlar. Nasıl bir acı nasıl bir çaresizlik?!
Ve bunların arasında nasıl bir mucize gerçekleşiyor ki O nazik o kırılgan genç beden kaldırılıp götürülürken eller üzerinde, nasıl oluyor da bizde ölmüyoruz, ya da çıldırıp, saç baş yolunmuş sokaklara fırlamıyoruz? Evet bir mucize bu, katlanma, sabır gerçekten bence mucize. Herkes artık mucizelerin olmadığından söz ediyor ama bendeniz bu acıyı katlanabilir kılan tek şeyin mucize olduğunu düşünüyorum. Geçmişte de böyle düşünüyordum şimdide böyle düşünüyorum. Yoksa herkes sevdiğinin ardından sokaklara düşerdi tabi ki olmuyor mu? Kıldan ince bir zamanda Oluyor hem de sandığımızdan çok.
Hemen o anda olmasa da daha sonra oluyor kesinlikle acıdan kaçmak için derin uykular ve her şeyi inkâr etmekte bu işin doğasında var. Bendenizin ilk aklına gelende bu oldu. Bütün resimleri yırtmak onu ve ölümü reddetmek! Ancak şimdi düşünüyorum onu sonsuza dek yaşatacak yollar aramak. Daha yararlı olabilir kıldan ince yolda düşmemek için örneğin bir okul, örneğin bir yuva çocuklara, bir kütüphane adını taşıyan. Ve teşekkür etmek çok çokk bize 18 yaşına dek yaşattığı, olağan üstü bütün güzellikler için. Yenileri olmayacak ama eskilerde hiç eskimeyecek. Sevgili rahmetli abime de teşekkür etmiştim uğurlarken daha dün gibi.
Ve aslında mucizeler hep oluyor! Ve sevgili okuyucularım şimdilik sağlıkla, sevgiyle, birlik ve beraberlikle kalalım. Allah’tan dilerim ki evlat acısı ile sınamasın kimseyi. Ancak şehit haberleri gelmeye devam ediyor ve analar için sürekli mucizeler oluşuyor yoksa sokaklara dökülüp yeri göğü değiştirmekten kimse onları geri koyamazdı. Mekanları cennet olsun. Nur içinde uyusunlar. Ve baş sağlığı bazen küfür gibi gelse de başsağlığı dilemek istiyorum. Yase
& & & & &
Ve sevgili okuyucularım bir de Atatürk hakkında dünya liderleri ne demiş ona bir bakalım…
O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi.
Emanullah Han (Afganistan Kralı)
O, yüce bir dağa benzer Eteğinde yaşayanlar bu yüceliği fark edemezler Bu dağın azametini kavrayabilmek için, O”na çok uzaklardan bakmak gerekir.
Claude Farrer
Bu, insanlığa denenmiş bir felsefe örneği olarak sunulabilir Atatürk yüz yıllara sığabilecek işleri on yılda tamamladı.
Gerrad Tongas-Yazar)
Atatürk adı insana bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk ulusuna ilham veren önderliğini, modern dünyayı anlayışındaki ileri görüşlülüğü ve bir askeri önder olarak kudret ve cesaretini hatırlatmaktadır. Şüphesiz ki, Türkiye Cumhuriyeti”nin doğuşu ve o zamandan beri Atatürk”ün ve Türkiye”nin giriştiği derin ve geniş devrimler kadar bir ulusun kendisine olan güvenini daha başarı ile belirten bir başka örnek gösterilemez.
John F. Kennedy ABD Başkanı, 1963
Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal”de büyük bir ruh kudretinin esrarı var.
Sir Charles Townshend İngiliz Generali, 1922
Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir… Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.
Eleftherios Venizelos-Yunanistan Başbakanı, 1933
Savaşta Türkiye”yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusu”nu yeniden dirilten Atatürk”ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın O”nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye”nin Ata”sına layık bir tezahürden başka bir şey değildir.
Winston Churchill-İngiltere Başbakanı, 1938
Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.
Franklin ROOSEVELT (A.B.D.Başkanı, 10 Kasim 1963)
O, kendi milleti ve beşeriyet alemi için beslediği muhabbetle, bir dahinin neler yarattığına dair, cihana fevkalade heyecanlı bir sahne seyrettirmektedir.
Herbert MELZIG
Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır.
Albert LEBRUN-Fransız Cumhurbaşkanı
Mevcut rütbelerin hepsini kaldırdığı bir memlekette, bu adam, bütün rütbeleri, kazanmıştır. O memlekete, bulabilecek en şerefli isim O’na verilmiştir.
Mercel Sauvage (Gazeteci)
Bu, insanlığa denenmiş bir felsefe örneği olarak sunulabilir. Atatürk yüz yıllara sığabilecek işleri on yılda tamamladı.
Gerrad Tongas (Yazar)
Atatürk öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende barışı kimse garanti edemez. Nitekim Avrupalı devlet adamları; O’nun 1930’da yaptığı uyarı ve tavsiyeleri dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş felaketinin içine sürüklemişlerdir.
SANERWIN Gazetesi
Bu liste uzar gider sevgili okuyucularım. Çünkü güneş dünyanın her tarafından görülebilir. Isısını her yere eşit dağıtabilir. Atatürk’te güneş gibidir. İlkeleri ve düşünceleri ile. Dünyanın her yerinden görebilenler için görünüyor… Sırasıyla ihtilalci ve asi, sonradan muzaffer bir kumandan olan “Türklerin babası” Yeni Türkiye’yi yarattı, sultanları kovdu, kadınlara hürriyet verdi fesi kaldırdı, ülkesinde radikal bir inkılap yaptı.
Paris-Soir’den
Günün Şiiri
Kadın ve Nehir
İkisi de sürükleyip götürüyor ne varsa
Kadınla nehir arasında bir fark göremiyorum
Buluşuyor bir anlam iki ayrı sözcükte
Saçları omuzundan akıyor birisinin
Ötekinin mızrağı saplanıyor denize
Biri ihanet istemez, köprü istemez öteki
Kadından ve nehirden ancak aşkla geçilir
Biri geyik barındırır sularına eğilen
Öbürü bir avcıyı koynunda geliştirir
Maraton koşusuna benziyor ikisi de
Düş çalarken suçüstü yakalanmış çocuklara
Benim kadınım bir nehrin profilden fotoğrafı
Senin nehrin benziyor ateş emziren kadına
Bir halk ezgisi sanki, öfkeli ve tedirgin
Belki kalp çarpıntısı, yanardağ ve infilak
Nehir mi desem kadın mı, ikisi de olabilir
Ya iyi yüzme bilirsin ya sevmeyi adam gibi
Bir nehre ve kadına ancak böyle girilir
İkisi arasında bir fark göremiyorum
Erkeğinin yanında gözden geçirir kendini
Kadın sunar ruhunu gövde ambalajıyla
Dibindeki yosunun susuzluğunu bilir
Nehir ustadır artık köprüsüz buluşmada
Söğüt dalı olsaydım öper miydim bir nehri
Taçlandırırdı kadın aşkını hak etseydim
İlle bir fark olmalı aralarında denirse
Biri denizi çağrıştırır öbürü uçurumu
Sal olduğumu bilirdim nehre düşseydim eğer
Ötekinde bir sınav sorusu olduğumu
Nehir: Doğada bir yatak bulmamaktır kendine
Kadın: Aramak değildir yatakta kendisini
Buradaki ayrıntı elbette önemlidir
Yine de diyorum ki, öyle büyük bir fark yok
Nehir eşittir kadın, kadın eşittir nehir
Abdülkadir BUDAK
Günün Fıkrası
Bir akşamüzeri çiftlik sahibi kuzeydeki küçük göleti kontrole gitmiş. Gölete yaklaşırken yüksek sesle atılan kahkahalar, şakalaşma sesleri, su şıkırtıları duymuş, tam yanına da gelince gölette çırılçıplak yüzen onlarca genç kızı görmüş. Onu fark eden kızlar boyunlarının hizasına kadar suya sinmişler. Biri “Gidin buradan…” diye bağırmış, “Siz gitmeden gölden çıkmayacağız…” “Sizi gölette yüzerken, oynaşırken görmeğe, çırılçıplak dışarı çıkışınızı izlemeğe gelmedim genç bayanlar…” demiş adam, “Ben, sadece göldeki timsahı beslemek için buradayım!”
Günün Sözü
Aşk, bazen gitmekle kalmak arasında verdiğin en büyük savaştır. Sevmeyenin aklı, gerçekten sevenin kalbi kazanır bu savaşı.
Nazım Hikmet