Hatay Eşit Şekilde Görülmeli

0
200

Her zaman derim ya ‘Bizim ağalar Antakya’dan çıkar ve bize her zaman karışır’ diye. İskenderunlu hafif bir şekilde palazlansa, hemen kendilerini bizim üstümüzde görmeye başlarlar. Bize karşı çıkan şahısların kimliklerinin hiç önemi yok. Memleketimiz onların uhdesinde!

Geçtiğimiz günlerin birinde Antakya’daydım. Yoruldum, şöyle bir parkı gezeyim dedim. Uzun zamandan beri parkı görmemiştim. Ne yalan söyleyeyim Asi nehrinin kenarına yakışır olmuş. Tek sıkıntı Asi nehrinden parka doğru yayılan pek hoş olmayan ağır bir koku… Yetkililerin son zamanda açıklamaları, nehrin ıslahlaştırılması yönünde yapılan çalışmalar… Şu an her kafadan sesler çıkıyor. Bu konu dedikodulaşmaya başlamışsa bir şeyler yapılacak demek ki. Nehir güzelleştiğinde Antakya içinde altın bir boynuz oluşacak. Antakya buna layık. Şehir elden geldiğince güzelleştirilmeye çalışılıyor ama insanların İskenderun saplantıları dur durak bilmiyor.

Bu kadar çalışmalar yapılmasına rağmen, İskenderun’un güzelliklerini görmemezlikten gelip, İskenderun’u Antakyalıların hala tatil beldesi görmeleri anlaşılır değil. Antakya cenahlarının İskenderun’da gözü kulağı var. Yani yalaka, casus takımları görevde!

Gelelim parkta oturmama; hava çok sıcak parkın içi o kadar ılık ki hafif ve serin esen rüzgârın altında mayışmışım. Nerdeyse göz kapaklarım kapandı kapanacak. Şimdi burada yatarsam rahatsız olurum düşüncesiyle ayağa kalktım ve dolaşmaya başladım. Bir müddet yürüdükten sonra ağaçlar altında nefis bir yere doğru yöneldim. Parkın içinde oturan insanların yanına selam vererek sessizce iliştim. Allah var insanlıklarına kesinlikle laf söyleyemem. Onlar da beni sıcak ilgi ile karşıladılar.

Ve başladık koyu bir sohbete… Laf döndü dolaştı İskenderun ve Antakya ilişkilerine geldi dayandı. Aman Allah’ım ne kadarda doluymuşlar bu konulara… Yazlıkları varmış Arsuz Haymaseki’de… Onlar bizim yörelere yazın, yalnızca denize girmek ve tatillerini geçirmek için gelip gittiklerini başka bir gözle İskenderun’u görmediklerini söylediler durdular. Ne yalan söyleyeyim benim de yüreğim bu tür konuşmalar karşısında şiştikçe şişti. Ne söylesem beni hemen susturuyorlardı. Çünkü ben İskenderunluydum onlar ise bizim efendilerimiz Antakyalılardı…

Ne söylesem bir türlü sözlerime ortak olmadılar. İnançları öyle ve geçmişte kalan akrabalarının etkisindeydiler. Ayağa kalktım ve onlara dönerek ‘Siz şu ağır kokan asi kenarında hala habbe-habbe gudamalardasınız’ dedim ve yoluma gittim. Anlayacağınız benim gençliğimde sahip oldukları düşüncelerle şimdiki düşünceleri zerre kadar değişmemiş. Bundan sonra değişmez de!

Geçtiğimiz gün memleketimizde emlakçilik yapan gazeteci bir kardeşimle konuştum. ‘Nuri ağabey müjde, milli piyangodan bana ikramiye vurdu’ dediğinde onun adına ne çok sevindim anlatamam. İskenderun’da gazetecilik yapmak gerçekten çok zor! Gazeteden para kazanmak ise daha da çok zor! Hayırdır dedim ona… ‘Nuri ağabey Ben falanca yerden az bir parayla bir arsa satın almıştım.. Şimdi o yere yeni imar yasası vurdu. Tam tamına on altı kat ruhsatım var artık…’ derken, sevinçten gözleri yaşarıyordu. Allah esirgesin bu kişi çoğumuzun rüyasında bile göremeyeceği kadar büyük meblağ para kazanmış ona da aferin. Şimdi bu kişiyi sorgulayıp birde soru önergesi mi verelim? Ne dersiniz!.. Niye sen burayı aldın ve çok para kazandın diye garibi sorgulayalım mı?

İkem Kolejinin civarında geziniyordum. Yanımdaki arkadaşım bana döndü dedi ki ‘Ağabey şu görmüş olduğun tarla ve diğer boş tarlaların çoğunluğu Antakyalıların. Müteahhitte vermiyorlar hala değerlenmesini bekliyorlar…’ dediğinde kendi kendime güldüm. Aklıma Antakya parkında Antakyalıların sözleri aklıma geldi. Adamlar gerçekten haklıymış. Yazlık olarak gördükleri İskenderun ve çevresinde almadık yer bırakmamışlar.

Helal olsun! Fakir halkım geri planda kalmış güçlü paralı olanlar derya gibi yerleri üç beş kuruşa alıp kapatmışlar. Şimdi biz onlar hakkında atıp tutuyoruz. Kendi şehrimize sahip çıkmayan bir neslin geleceğini de artık tartışmak istemiyorum. Kendi değerlerine sahip çıkmayan İskenderun için ne söyleyeyim?

Ben her zaman şunu söylerim. İskenderun kendi içinde kendine layık bütünlüğü tam manasıyla sağlayamadı. Allah var şehrimiz insanı hangi şehre hangi dine hangi mezhebe sahip olurlarsa olsun birlik ve beraberliğimizi bozacak her türlü kargaşaya anında cevap veren bir insanlar topluluğuna sahiptir. Onun haricinde şu şunu yapmış şu bunu almış diye kesinlikle karşı fikirde olmazlar. ”Bize değmeyen yılan bin yaşasın” misali etraflarında oluşan gelişmelere asla dönüp bakmazlar bile.

Sahilde göz zevkimizi bozan yapılar hızla yükseliyor ve alkışlıyoruz. Aman olacak o kadar, dirliğimiz bozulmasın da ne olursa olsun, ne yaparlarsa yapsınlar. Dönüp bakmam bile! Ne döneceğim birde yapandan yaptırandan mı kötü olayım. En güzelini Antakyalılar yapıyor. ”Karışma kene, ne hali varsa görsün!”

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here