Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok!

0
88

Başlığı önce, “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” olarak düşündüğümü söylemeliyim.. Remark, 1929 yılında yazdığı ve emperyalist savaşların “dehşet ve saçmalığını” anlattığı romanında, “Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” diyordu.. “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” diye soruyordu aynı içerikle yazdığı romanında Ernest Hemingvay da..

Emperyalizme karşı duruş ve vuruşun yumruğu Mustafa Kemal, “Milletlerin hayatları tehlikeye maruz kalmadıkça harp bir cinayettir” diyordu.. Savaşların “dehşet ve saçmalığı” sömürgeci batının emperyalist saldırı ve yayılmacılığından kaynaklanıyordu.. Bu bağlamda garp ve cephe sözcükleri “İstiklal harbimizin”  deyim yerindeyse “anahtar sözcükleriydi.. Düzenli ordular kurulduktan sonra “Garp Cephesi Komutanlığını” üstlenen İsmet Paşa’nın soyadını aldığı “İnönü” savaşları, aynı zamanda “Batıya karşı” ilk zaferlerimizin de adıydı..

“Harbi bir cinayet olarak” işleyen batı emperyalizminin savaş satrancındaki “piyon” taşı Yunan ordusuna, İnönü önlerinde kale savunmasındaki Türk Atlıları tarafından “L” hareketiyle “dur” denildi.. İnönü zaferlerinden birincisi 10 ocak 1921 tarihinde kazanıldı.. Garp Cephemizdeki  bu birinci İnönü Zaferinden sonra,  “Londra’da yapılan konferansa,” Ankara’da kurulmakta olan “Yeni Türk Devleti” resmen çağrıldı ve tanındı.. Konferans sonuçsuz kaldı. Çünkü “Sevr” bazı değişikliklerle hala kabul ettirilmek isteniyordu.. Garp emperyalizminin savaş satrancındaki “piyon” taşı Yunan ordusu bu kez “Eskişehir ve Kütahya atlarını alıp Ankara Kalesi üzerine sürülmek istendi.. Ankara; “Sevr’e karşı direnişini” hala şaka gibi algılayanlara, 1 Nisan 1921 tarihindeki İkinci İnönü Zaferi’yle, gerçek olduğunu bir kez daha gösterdi.. Mustafa Kemal’in; cephedeki İsmet Paşa’ya zafer sonrası çektiği telgraf, gelecekteki zaferlerimizin de öngörüsünü içeriyordu: “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz.”

Milletin makus talihi, “hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatan topraklarıdır” direnişiyle anıtlaşan Sakarya’da  tam anlamıyla özgürlük ve bağımsızlık bilincine dönüştü.. “Milletin azim ve kararıyla” emperyalizmin yenilebileceğine inanan Mustafa Kemal, Türk Milletinin “baş aşağı” edilmiş talihini, 30 Ağustos 1922’de ayakları üzerine kaldırarak bu inancını kanıtladı..

Amerikalı romancı ve yazar Hemingvay, 23 Ekim 1922 tarihli The Toronto Daily Star gazetesinde; “Marmara kıyısındaki sıcak, toz toprak içinde, eciş bücüş yollu ikinci sınıf kıyı kasabası Mudanya’da, Batı ile Doğu karşı karşıya geldiler” betimlemesiyle yazmıştı haberi.. Hangi haberi? 30 Ağustos’ta kazanılan “Meydan Muharebesi” sonrasında, Başkomutan Mustafa Kemal’in “ilk hedef” olarak gösterdiği Akdeniz’e 9 Eylül’de ulaşılmış ve ordularımız bir taraftan Çanakkale, diğer taraftan İstanbul üzerine “ikinci hedefine”  doğru yönelmiş haldeyken toplanan Mudanya Konferansı ile ilgili haberi..

“İstiklal harbimizin” Garbi emperyalizme karşı kazanıldığının kanıtıdır Mudanya.. Niçin? Çünkü Anadolu’yu paylaşım savaşında, bir piyon taşı gibi sürülen Yunanlıların oyun dışı kalması sonrasında; arkasındaki şahı kurtarmak isteyen atların, fillerin, vezirlerin fotoğrafı var Mudanya’da.. O fotoğrafta, İngiltere adına General Harrington, Fransa adına General Charpy, İtalya adına General Monbelli yer alırken, Yunanistan adına kimseye yer verilmemişti.. Türkiye adına ise, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa vardı..

“Mudanya’da, Batı ile Doğu karşı karşıya geldiler” diyerek işte bunun haberini yapıyordu Hemingvay ve devam ediyordu: “İsmet Paşayla görüşecek Müttefik generallerini taşıyan İngiliz sancak gemisi “İron Duke’in kül rengi öldürücü kulelerine rağmen, Batılılar buraya barış dilenmeye geliyordu; yoksa barış şartlarını dikte ettirmeye değil. Bu görüşmeler, Avrupa’nın Asya üzerindeki egemenliğinin sonunu gösteriyor. Çünkü Mustafa Kemal, herkesin bildiği gibi, Yunanlıları silip süpürmüştü..” (TESK, Cumhuriyetimizin 80. Yılı Atatürk Albümü, s.102, Anakara 2003)

Son tahlilden hareketle, “günün garip garip konuşan” garbi emperyalistlerin ve onların piyon taşlarının dünün tarihine bakıp, bugünden yarın için ders çıkarmalarını umarak kutluyorum İkinci İnönü Zaferimizi.. Ve ekliyorum günün tarihine, emperyalizme karşı duruş ve vuruşun yumruğu Mustafa Kemal’in, “Bizim düşmanımız yoktur, bize düşmanlık eden insanlığa düşmanlık eder” sözünü..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here