Prof. Dr. Yavuz, IŞİD Tehdidini Önleme, Suriyeli Mülteci Akınına Son Vermenin Formülünü Açıkladı…
Dörtyollu Dış Politika ve Güvenlik Politikası Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Hatay’ın mahalli televizyon kanalı HRT’de Suriye ve Irak’taki IŞİD tehdidini önleme, PYD’nin olası etkisini yok etme, 2 milyona yaklaşan Suriyeli ve Iraklı mülteci akınına son vermenin yolunu söyledi: “Artık Esad rejimiyle uzlaşma zamanı gelmiştir!”
Dış politikadaki isabetli değerlendirmeleriyle tanınan Prof. Dr. Yavuz, 20 ve 21 Eylül 2014 akşamı 2 kez üst üste HRT’de yayınlanan “Yörünge” adlı programda, moderatör Kemal Çelenk’in sorularını açık ve anlaşılır şekilde cevapladı.
Türkiye ve Suriye’nin birbirine yakın iki devlet olduğunu ancak Suriye’deki Arap Baharının her şeyi alt üst ettiğini vurgulayan Yavuz; “Türkiye’de AKP hükümeti Suriye’deki ‘Arap Baharı’nda ilişkilerin geleceğinde doğabilecek ekonomik, sosyal ve güvenlik risklerini göremedi. Rüzgar ekti ve sonunda fırtına biçmek mecburiyetiyle karşı karşıya kaldı. Azami 100 bin sığınmacı düşünülürken sığınmacılar 230 bine, bunun dışındaki mülteci sayısı kimine göre 1 milyon 250 bine, kimine göre 2 milyona ulaştı. “Esad ya gidecek, ya gidecek” yanlışlığı sebebiyle mantıki bir “B Planı” aranmadı. Başkalarının politikalarına alet olundu, tribüne oynayan popülist politikayla “Değerli Yalnızlık” saçmalığına kalındı. İlk kez yabancı bir ülkede rejim değiştirmek için silahlı muhalefete topraklarında destek verme riskine girildi. Bu gelişme iç güvenliğimizi tehdit etmeye başladı. Suriye’deki krizin Türkiye’ye sosyolojik (sağlık, eğitim, kültürel, ekonomik), güvenlik (IŞİD ve diğer), asayiş ve iç güvenlik (Terör, Canlı Bomba, Kaçakçılık “Mazot, İnsan, Silah ve diğer”) etkileri oldu” dedi.
Türkiye-Suriye arasında sınır ticaretinin durmasıyla Kilis, Gaziantep, Mardin ve Hatay’ın ekonomisinin giderek olumsuz etkilendiğini hatırlatan Yavuz; “Zira sınır ticaretinin Gaziantep ve Hatay’da yaklaşık 2’şer milyar dolar civarında getirisi olduğu ileri sürülüyordu. Turizmde doğrudan yatırım yapanlar ile yan sektörler, bilhassa Hatay bölgesinde büyük zarara uğradı. Hatay, Gaziantep, Kilis, Mardin başta olmak üzere, Suriye sınırındaki ve yakın illerin ekonomileri ve sosyal yapılarının büyük ölçüde hasar alması yanında, Türkiye’nin Suriye ve Orta Doğu’yla ekonomik ilişkileri durdu.
Türkiye, taraflarla daha mesafeli ilişki kurup, çözüm için arabulucu olmak, Suriye halkına, bölgeye ve ülkemize en iyi hizmet vermek yerine tam tersini yaptı. Muhalefet, hatta silahlı olanlar açıktan desteklendi. Batılı müttefiklerin tutumu öngörülemedi, uyarıları dikkate alınmadı. Kendi gücüyle asla yapamayacağı rejimi devirme misyonunda öne çıkıp ortada kaldı. Suriye’deki silahlı muhalefete yardım Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan ve Türkiye’ye tehdit olarak döndü” şeklinde konuştu.
Hükümetin bir an önce B planı olara Esad rejimiyle uzlaşma yoluna gitmesi gerektiğinin altını çizen Yavuz; “AKP iktidarı Suriye’de “kan davası” güder gibi, kişisel hınç ve kinle dış politika yapmayı, daha doğrusu kapris yapmayı bırakmalıdır. Büyüyen ve 2 milyonu bulan Suriyeli ile Iraklı mülteci sorunları ile sınıra dayanan IŞİD tehdidini en ekonomik, mantıklı ve güvenli şekilde etkisizleştirmenin yolu Suriye’de işbirliğinden geçmektedir. Ortak IŞİD tehdidi sebebiyle uzlaşma için zemin bulunmuştur. Türkiye “B Planı” olarak Esad rejimiyle uzlaşma yoluna gitmelidir! Bunun zamanı gelmiştir!” dedi.