Ahlakın Alfabesi (5)

0
57

Değerli okurlarım, düzgün ve ahlaklı insanları herkesin sevdiği gibi, yüce Yaradan’da işlerini kolay getirir. Cenabı Allah’ın sabrı geniştir, hemen cevaplandırmaz ya, umulmadık bir anda cezalandırır. Milletimize gelince; akşam yediğini hatırlamayanlardanız. Yani çok unutkan bir milletiz. Böyle olduğu sürece Kasımpaşalının dediği gibi olur. Ama Allah’ı unutmuyoruz, O’nun adaletinin tecelli edeceğine güveniyoruz.

Evet! Efendim, futbol ahlaksız değil de, onu icra edenler ahlaksız demiştim. Sözü buraya getirmişken doping, şike ve de teşvik priminden söz edelim. Şike, anlaşmalı müsabakalardır. Sporun diğer dallarında da oluyor ama bu ayak oyununda daha çok göze batıyor. Önemli maçlardan hemen sonra bazı futbolcular beyanat vermekten kaçıyor ya da kaçırılıyor. Şikeyi yöneticilerde, sporcular da yapar. Sonunda neler var demek yanlış olur. Hak edilmeyen bir galibiyet ve yenik tarafa gizlice bir bavul gönderilmesi söz konusudur.

Ancak, bazı müsabakalarda hiçbir menfaat beklemeksizin yapılan şikeler vardır ki, buna futbolda “Psikolojik Şike” deniliyor. Yani rakip takım küme düşecek ve son müsabaka. Güçlü takımın birkaç iyi oyuncusu dostluk adına oyuna ağırlığını koymuyor. Bu doğru mu? Tabi ki değil. Sen dostluk adına rakibini kurtarıyorsun ama onun yerine başka bir takım küme düşüyor. Bunun adı da şikedir.

Şike yapan futbol takımları nedense iflah olmuyor. 35-40 yıl önce bir İskenderunspor vardı. Bulunduğu ligin en güçlülerinden idi. Şike yüzünden bakın ne hallere düştü. Şike yapan takımlar TFF tarafından mimleniyor, hakkında siyah bir dosya tanzim ediliyor. Şimdi o uygulama devam ediyor mu bilmiyorum.

Futbolun yüz karalarından biri de dopingdir. Burada amaç, performansı normalin üstüne çıkarmak için yüksek dozda ilaç almaktır. Normal müsabakalarda söz konusu olmayabilir ama önemli müsabakalarda bazı oyuncuların idrarları test edilir. Test negatif çıkarsa federasyon tarafından cezalandırılıyor. Yönetimin haberi varsa cezasını çekip o takımda oynuyor da, kendisi tevessül ettiyse işte o zaman rezalet. Klası, sporculuğu, prestiji tsunami yemiş gibi oluyor.

Teşvik Primini ise kendi takımına, rakip takıma olmak üzere iki şekilde değerlendirmek zorundayız. Başka türlü anlaşılmıyor. Bazı yönetimler, üç ya da beş maç üst üste kazanıldığında oyuncularına aylık ücretleri dışında ekstra ödeme yapıyor. Veya çok önemli bir maç! Şampiyon olunacak, kupalara iştirak edecek kümede kalmalarını doğrudan etkileyecek önemli bir müsabaka. O yönetim kendi oyuncularının performansını yükseltmek için prim vaadinde bulunabilir ya da peşinen oyuncularının performansını yükseltmek için prim vaadinde bulunulabilir ya da peşinen oyuncuların hesaplarına yatırılabilir. Bu hiçbir zaman şike olmaz, olmamalıdır.

Ancak, yine bir yönetici, önünü kesebilecek en yakın rakibinin oynayacağı kulübe gizlice bir bavul gönderirse; bunun adı teşvik primi değil, resmen şikedir. Ankara’da bir takımın başkanı gazetecilerin gözünün içine baka-baka bunun bir şike olmadığını, kimden gelirse gelsin o parayı alacağını söyledi. Ne federasyon ne de o delikanlı spor yazarları tek sütun bir haber geçemediler. Muhtemelen sebepleniyorlardır. Bizim futbolumuz böyle!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here