Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki; tüm insanlarımız sinir küpü. Böyle bir ortamda halkımızın psikolojilerinin düzgün olması mümkün değil! Enflasyon alıp başını gitmiş. Pahalılık had safhada… Ev kiralarına güç yetmiyor. Asgari ücretli, emekli geçinemiyor. Nasıl geçinsin? En ucuz evin kirası 15 bin liradan başlıyor. 22 bin lira alan asgari ücretli zaten ev sahibi değil. Maaşının yarıdan fazlasını kiraya veriyor, hele eşi de çalışmıyorsa vay haline! Çocuklarının üst başı, beslenmesi, okul masrafı… Bulan ikinci bir işte çalışıyor. Bulamayanın işi çok zor…
Hal böyle iken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi ziyaret eden Trump’ın oğluna babası şayet kendisi ile görüşmeyi kabul ederse 300 Boeing uçağı sözü veriyor. Böyle yağlı müşteriyi kim kabul etmez! O da derhal kabul ediyor. Uzun zamandır sürüncemede bulunan, program ortağı olduğumuz F-35 meselesinin masada olduğunu bildiren Trump, F-35’ler için “Erdoğan önce bizim için bir şeyler yapmalı” dedi, yapması gerekenin ne olduğu hala bir sır!
Yapılan anlaşmalardan birisi doğalgaz anlaşması. Rusya ve İran’dan alınacak olan doğalgaz’ın tam 3 katı fiyata ABD’den 70 milyar metreküp doğalgaz alınacak. Erdoğan’ı, yanı başımızda 1/3 fiyatına doğalgaz alabileceğimiz ülkeler varken, üç katı daha pahalı bir doğalgazı okyanus ötesinden almaya mecbur eden sebep acaba nedir? 2029-2034 yılları arasında 225 adet Boeing anlaşması yapıldığı söyleniyor.
Bu arada Eskişehir’de bulunan ve ülkemizi ihya edecek ‘Nadir elementler’in ABD’ye verildiği iddiaları var. İnsanlarımız açlık ve yoksulluk içerisinde inim-inim inlerken milletimizin refah seviyesini belki de dünyada 1. sıraya getirecek olan bu elementlerimiz başkalarına peşkeş çekilmemeli!
Mademki; bu kadar uçak alabilecek paramız var, insanlarımız neden açlık sınırı altında yaşamaya mahkûm ediliyor? Neden öğrencilere bir öğün yemek verilemiyor? Neden okullarda temizliği veliler yapıyor? Neden, neden, neden?
En önemli meselelerden biri de 2003 yılından beri ülkemizde 186 bin maden arama ruhsatı verilmiş. Ormanlarımız, tarım alanlarımız, zeytinliklerimiz talan ediliyor, tarım yok ediliyor. Üstelik bu maden arama ruhsatı verilen yerlerde yaşayan halk çoğunlukla AKP’ye oy vermiş!
Sarayın yapıldığı arazi 750.000 metrekare. Çankaya’da Atatürk’ün oturduğu köşk neyine yetmiyordu Erdoğan’ın. Şimdiye kadar gelen Cumhurbaşkanlarının hepsi o köşkte kaldı. Hele Ahmet Necdet Sezer oğlunun düğününü yaparken kullandığı elektriğin parasını bile kendi cebinden ödedi. Oysa şu anda Cumhurbaşkanlığı külliyesinin günlük harcamasının 60 milyon lira olduğu söyleniyor.
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen peygamberin ümmeti Recep Tayyip Erdoğan bu harcamayı yapan! Bu da yetmedi ümmetin lideri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı için 650 bin metrekare alana bir saray yaptırdı. Bu fakir ve sefil milletin parasıyla. Ayrıca birçok ülkeye cami yaptırdığı gibi, birçoğuna da milyarlarca dolar maddi yardım yaptı. Açlık ve sefalet ülkemizde korkunç boyutlara uzamışken…
Bir yandan da PKK’nın siyasi uzantısı DEM’le oturup sözde “demokrasi ve kardeşlik komisyonu” adı altında bir komisyon kurarak (ki komisyonun isim babası Abdullah Öcalan’dır) PKK’yı meşrulaştırmanın önünü açtı. Çok yakında bu komisyon bebek katili, 50 bin insanımızı katleden PKK terör örgütünün kurucusu Apo’nun ayağına gidecektir.
DEM grup toplantısında Apo sloganları atılırken muhterem (!) seyretti, sesini çıkarmadı.
MHP Genel Başkanı bu bebek katili için “kurucu önder” tabirini kullandı ve hala kullanmaya devam ediyor. Yazıklar olsun! “Gelsin TBMM’de PKK’yı feshettiğini açıklasın, umut hakkından yararlansın” dedi. Adeta PKK’nın sözcüsü gibi…
DEM’li Gülistan Kılıç şehitlerimiz için “gencecik cesetler” ifadesini kullandı. TBMM Başkanı Diyarbakır’da Kürtçe şiir okudu. Atatürk’ün koltuğunda oturan birinin PKK yandaşlarına şirin gözükmek uğruna Türkçeden başka bir dil kullanması bu vatana ihanettir!
Türk milleti birçok badireler atlattı. Ama hala ayakta… Ayakta kalmaya da devam edecektir. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle “…Bu memleket Tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyyen Türk kalacaktır…”




