Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Sevgili arkadaşım Akın Bodur’a “nasılsın?” diye sorduğumda aldığım yanıt net ve kısa “Türkiye gibiyim!” olurdu her zaman. Bendenizi bir düşünce alırdı, acı bir gülümseme eşliğinde bu yanıt karşısında. Çünkü sevgili ülkem ne yazık ki o kadar büyük bir kaos içerisinde ki bir bireyin kendini böyle hissetmesi korkunç bir şey olmalı!..
Ancak bu günlerde ve dünden önceki yaşanan acayiplikleri izlerken tam bu durumdayız yani ülkemizde yaşananlar gibi. Ve içimiz vicdanımız paramparça oldu. “İnsan onuru için yaşar” diye öğrendik biz daha bebekken. Çocuklarımıza bırakacağımız tek mirasımız temiz, onurlu bir ad olmalı ilk başta; bırakacağımız köşk araba arsadan önce. Sokağa çıktığımızda bize sevgi ve saygıyla selem veren insanlar olmalı, arkamızdan konuşmayacak. Çocuklarımızın yüzünü yere eğemeyecek!
Valla bendeniz böyle eğitildim, böyle gördüm, şimdi babamın adını söylesem benden daha çok onu tanıdığını söyleyecek yüzlerce insan var, her yaştan üstelik. Babamı bendeniz bile anımsayamıyorken. Rahmet ve sevgiyle uyu sevgili babacığım, bize bıraktığın bu saygı dolu ad ve onur için.
ŞİMDİLERDE ÇOK DAHA DEĞERLİ!
Ve biz insanlar ne yazık ki hep yanılgı içindeyiz. Eski CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ne kadar umut vermişti bize ne kadar inanmıştık ona, ama ne oldu? Söylemekten bile çekiniyorum resmen ihanete uğramış gibiyiz. Sessiz sedasız böylece oturuyor. Gerçi o Ekmeleddin beyi Cumhurbaşkanı adayı gösterdiği dakikan sonra ona olan inancımızı yitirmiştik.
Ancak adının en azından yolsuzluklara karışmadığı için saygımız sürüyordu iyi kötü kendimize duyduğumuz saygıdan ötürü aslında, ancak bu son günlerde Sayın Gürsel Tekin ile neden oldukları olaylar yüzünden artık ne saygınlığı ne de geçmişte yaptığı işlerin bir değeri kalmadı. İnsanlar nasıl olurda bu yanılgıya düşerler anlamak gerçekten zor!
Polis koruması ile CHP ilçe binasına gelmek kendi vatandaşlarını polisle karşı karşıya getirmek, üstelik “Ben polisle CHP’yi karşı karşıya getirmem” diyerek ertesi gün binlerce polis eşliğinde ilçe binasına girmek ne demek ya? Nasıl bir vicdana sığıyor bu durum, ülke karma karışık oldu, borsadan tutun da sosyal iletişim ağlarına dek her şey darmaduman oldu.
Oysa bir tek sözcük yeterliydi. “Ben kayyumluğu kabul etmiyorum” diyecekti ve sözünde durup polis ile CHP ve halkı karşı karşıya getirmeyecekti. Ne kadar zor bir şeymiş bu ya! Hayret valla? O koltuğa polis gücü ile gelip oturmayı nasıl içine sindirebiliyor acaba? Ve Sayın Kılıçdaroğlu ağzını açıp bir tek kelime etmiyor. Yeniden CHP’ye başkan olacağını sanıyorsa ki öyle; ne kadar istenmediği bir yerde durabilir insan? Onuru, haysiyeti buna nasıl izin verebilir?
Valla biz yalnızca onları düşünüyoruz asında, ülkeye verdikleri zarar telafi edilmeyecek duruma geldi. Oysa sırf koltuk sevdası yüzünden! “Ey koltuk sen neymişsin be abi?..”
Ve ülkeyi getirdikleri durum kabul edilir bir şey değil, karşımızda sanki düşman birlikleri varmış gibi koşullanan polis ve onlarca toma ve biber gazları valla rüyalarımıza girdi, azıcık gözlerimizi kapatabildiğimizde… Ülke bu durumu hak etmiyor, bizler yani sade vatandaşlar isyan ve huzursuzluk içindeyiz, kimsenin bizi bu duruma düşürmeye hakkı yok.
Kaldı ki bunlar vergilerimiz ve oylarımla gelmişler oralara öncelikleri biz, yani halk olmalı kendi ihtiras ve kumpasları değil. Aslında çok ağır sözleri hak ediyorlar ama şeytanı lanetleyip Allah akıl versin diyerek noktalamak istiyoruz yazımızı.
Ve sevgili okuyucularım, kanımızla canımızla her tarafı, düşman birlikleri tarafından işgal edilmiş bir ülkeyi düşman elinden kurtarıp bizlere hediye eden, Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisini kuran Atatürk’ü, 9 Eylül gününde ve her zaman saygı ile selamlıyor, rahmet diliyoruz. Hepimiz göçüp gideceğiz ama onun adı baki kalacak bütün dünyada çünkü o bizlere bir vatan vermişti, bütün dünyaya rağmen ve dünyaya örnek olmuştu... İşte bir böyle anılmak var, birde dönek, satılmış olarak anılmak var. Seçim bizim?!
Ve sevgili CHP iyi ki doğdun, doğum gün kutlu olsun. Ve sevgili okuyucularım, şimdilik sağlık ve sevgiyle kalalım, hep birlikte… Dilerim yarın her şey güzel olur. Yase
Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar!
Bu gök bu deniz nerede var. Nere de bu dağar taşlar,
Bu ağaçlar güzel kuşlar yürüyelim arkadaşlar.
Not: Mustafa Kemal Atatürk ülkeyi kurtarmaya giderken bu şarkıyı mırıldanıyordu arkadaşlarına “Yorgunluğumuzu alır” diye yüreklendirerek. Sözde davaları bir olanlar arkadaşlarının karşısına polis dikenler iyi okusunlar nereden nereye geldiklerini…

Günün Şiiri
Gençlik Marşı
Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar, Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin; Sert adımlarla her yer inlesin!
Bu gök, deniz nerede var, Nerede bu dağlar, taşlar.
Bu ağaçlar, güzel kuşlar, Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin; Sert adımlarla her yer inlesin!
Her geceyi güneş boğar, Ülkemizin günü doğar.
Yol uzun da olsa ne var, Yürüyelim arkadaşlar.
Sesimizi yer, gök, su dinlesin; Sert adımlarla her yer inlesin!
A.Ulvi ELÖVE
1.Yıl Marşı
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan,
Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Bir hızda kötülüğü, geriliği boğarız,
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk’üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Çizerek kanımızla öz yurdun hartasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını;
Bütünledik her yönden istiklâl kavgasını…
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını!
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz:
Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz.
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Behçet Kemal ÇAĞLAR
İzmir Marşı
İzmir’in dağlarında çiçekler açar,
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar, hep yel gibi kaçar,
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa;
Adın yazılacak mücevher taşa.
İzmir’in dağlarına bomba koydular,
Türk’ün sancağını öne koydular.
Şanlı zaferlerle düşmanı boğdular,
Kader böyle imiş ey garip ana;
Kanım feda olsun güzel vatana.
İzmir’in dağlarında oturdum kaldım;
Şehit olanları deftere yazdım,
Öksüz yavruları bağrıma bastım,
Kader böyle imiş ey garip ana;
Kanım feda olsun güzel vatana.
Peygamber kucağı şehitler yeri,
Çalındı borular haydi ileri.
Bozuldu çadırlar kalmayın geri,
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa;
Adın yazılacak mücevher taşa.
Türk oğluyum ben ölmek isterim;
Toprak diken olsa yatağım yerim;
Allah’ından utansın dönenler geri;
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa.
Adın yazılacak mücevher taşa.
Günün Sözü
İnsanlarla yüz yüze konuşarak her sorunu halledebilirsin ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin.
Pablo NERUDA




