30 Ağustos, Atatürk ve Diyanet

0
60

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, bu yılın 29 Ağustos’una rastlayan Cuma hutbelerinde; 30 Ağustos Zaferinden bahsedildi ama o zaferin başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten söz edilmedi.

Diyanetin bunu kendiliğinden yaptığını söylemek, safdillik olur. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet sayesinde bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmakta olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın haberi olmadan Diyanetin ve başındaki şahsın böyle bir yanlışa cür’et edemeyeceğini dağdaki çoban bilir.

Geçmişten hepimiz hatırlarız Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı, Erdoğan’ın Başbakan olduğunda, İstiklal Marşı okunurken Başbakan Erdoğan’ın ayağa kalkmadığını… İstiklal Marşı ve bayrak bir milletin bağımsızlığının sembolüdür. Tabii bu bağımsızlığı bize sağlayan Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk de İstiklal Marşı ve bayrak gibi en önemli değerlerimizin başında gelmektedir.

Yabancı devlet adamları bu büyük insan hakkında övgüyle söz ederken, kurucusu olduğu diyanetin hutbelerde sırf söylemiş olmak için 30 Ağustos’tan söz ederek, Atatürk’ten hiç bahsetmemesi affedilir bir hata değil!

Araştırmadım, doğru mu, değil mi bilemem. Kamuoyunda söylentilere göre Ali Erbaş’ın İslam hakkında tek kitabının dahi olmadığı, tüm eserlerinin Hrıstiyanlıkla ilgili olduğu söyleniyor. Yalnız bir videosunu seyrettim. Diyanetin başında bulunan zat kelime-i şahadet getiremiyordu. Böyle bir adamı Diyanetin başına getirmenin sebebi nedir acaba?

Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk’ün emri ile kurucu başkan olan Rıfat Börekçi tarafından kurulmuştur. Dünyanın hiçbir ülkesinde din adamları devletten maaş almaz iken, bugün devletin en fazla bütçesine sahip olan Diyanetin tüm elemanları devlet memurudur ve geçimleri devlet tarafından sağlanmaktadır. Atatürk Diyaneti kurmamış olsaydı bu adamlar acaba ne ile geçinecekti? Diyanetin varlık sebebi Mustafa Kemal Atatürk olduğu halde milli bayramlarda kurucularını hiç anmayan mensuplarına ne denir? Okuyucularımın takdirlerine bırakıyorum!..

Geçmişte dağlarımızda “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazılarımız vardı. Devlet kurumlarının tabelalarında “T.C.” rumuzu vardı. AKP iktidara geldikten sonra bunların hepsi kaldırıldı. İlkokullarımızda her sabah “ANDIMIZ” okunurdu, yasaklandı. Ama bugün bakıyorsunuz DEM Belediyelerinin tabelalarında Kürtçe ifadeler serbest!..

Cuma hutbelerinde devletin ve diyanetin kurucusundan hiç bahsedilmezken, TBMM’de 50 bin kişinin katili terörist başından “sayın” diye bahsediliyor. Bugün Cumhurbaşkanlığı makamında oturmakta olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Tabipler Birliği adındaki “Türk” kelimesi için “Bundan sonra kullanamayacaksınız” dediği, “Her türlü milliyetçiliği ayaklarım altına aldım” sözleri hala hafızalarımızda… Türkiye Cumhuriyeti Devletinin zirvesini işgal eden bir şahsın Cumhuriyetin kurucusu ve banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türk kelimelerinden bu kadar rahatsız olmasının sebebi nedir acaba?

Cumhurbaşkanı olan zat “Atatürk ve Türk” ifadelerinden bu kadar rahatsız olursa, elbette göreve getirdiği kişiler de ona paralel olarak Cuma hutbelerinde O’nun ismini anmazlar! Ancak hiç unutulmamalıdır ki “Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.”

“NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE”…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here