Yurtta Sulh Cihanda Sulh

0
56

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? ABD, Rusya, İngiltere, İsrail’e dediğim bir şey yok ama şu Arap ve İslam âlemini anlamak mümkün değil. Yazıklar olsun, dış güçlere karşı birlik olup mezhep ayrımını ve kişisel hırslarını bir tarafa bırakıp güçleneceklerine birbirlerini dış güçlere parçalatıyorlar. Bir taraftan İsrail Filistin’i vurmaya devam ediyor, biri kimyasal silah kullanıyor, diğeri bombalıyor. Suudi Arabistan ve dış güçlerde bunu destekliyor! Ve şak şaklıyor. Taktik veriyor ABD Rusya restleşiyor. Her zamanki gibi de olan çoluk çocuğa sivil halka oluyor. İçimiz kavruluyor, elimiz kolumuz bağlı, dehşetle dünyanın iğrenç iki üç dört beş yüzlülüğüne bakıp kahroluyoruz. Gizli emeller artık gün yüzüne çıktı. Herkes kendi menfaatini düşünüyor ve kimse çoluk çocuğu korumak ve kollamak için Suriye’deyim demesin. Kimseleri inandıramazlar artık.

& & & & &

Kuşkunun ve korkunun gölgesinde yaşamaya devam ederken inadına gülümsemek için baya zorlansak ta gülümsemeye devam ediyoruz. Çünkü gerçekten sımsıkı, sıkılı bir yumruk gibi yaşamanın kimseye yararı olmadığı gibi güçlü ve haksızlıklara direnebilmek için tensel ve tinsel sağlıklı olmamız gerekiyor.

& & & & &

savaş ile ilgili görsel sonucu

Ve sevgili okuyucularım dünya bir taraftan vahşi emelleri için savaşırken bir taraftan da bilim adamları dünyanın ilk kafa nakli yapılmak üzere. Kalbim yerinden oynuyor nasıl yapılacağını düşündükçe resmen fenalaşıyorum. Bir düşünün, öncelikle ölen yeni bir insanın vücudu ve kafası, beyin hücrelerinin ölmemesi için soğutulacak. Ardından alıcı ve vericinin boyunları kısmi olarak kesilecek. Aman Allah’ım! Sonrasında ölen kişinin omuriliği dikkatli bir şekilde kesilecek ve Spiridonov’un vücuduna yerleştirilecek. Polietilin glikol maddesi kullanılarak, omuriliğin vücuda tam olarak oturması sağlanacak.

Ve son aşamada ise tüm damarlar ile sinirler vücuda bağlanacak. Korkunç bir şey, korkunç bir başarı, bir mucize adeta olunabilirse  tabi… Daha sonra nakil yapılan Valery Spiridonov, 3-4 hafta yapay koma halinde tutularak, omuriliğin vücuda iyice yerleşmesi sağlanacak. O adamın yerinde olmak istemezdim valla ve onu bu cesareti için kutluyorum doğrusu. Of terliyorum nasıl bir şey bu ya? Ama bilim karşısında kıldan incedir boynum. Saygıyla eğiliyorum. Ve işte dünya bu, kişisel hırslar ve para tutkusu ile dünyayı ateş topuna çevirip savaşanlar bir yerde bilim adamları öbür yönde?

Ve sevgili okuyucularım. Sağlıkla, sevgiyle kalalım, ayrımsız gayrımsız ve her zaman “Yurtta sulh cihanda sulh” diyerek. Yase

& & & & &

Leonardo ve Son Akşam Yemeği

‘Simyacı’nın meşhur yazarı Paulo Coelho’dan bir hikâye…

Leonardo da Vinci ‘Son Akşam Yemeği’ isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı. İyi’yi İsa’nın bedeninde, Kötü’yü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda’nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı.

Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan üç yıl geçti. `Son Akşam Yemeği` neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı.

Leonardo`nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı. Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.

Leonardo, yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi. Çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı. Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu..

Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:  `Ben bu resmi daha önce gördüm…` `Ne zaman?` diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı..

`Üç yıl önce` dedi adam. `Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce… O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni İsa`nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti…`

İyi ve Kötü`nün yüzü aynıdır… Her şey, insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır…

Paolo Coelho

& & & & &

Türk Polis Teşkilatının 172. Kuruluş Yıldönümü

Ve sevgili okuyucularım bugün Türk Polis Teşkilatımızın 172. kuruluş yıldönümü ve polis bayramı. Tüm emniyet teşkilatımızın ve polislerimizin bayramı kutlu olsun. biraz teşkilatımız hakkında bilgi edinelim.

Emniyet Genel Müdürlüğü, rütbeleri polis memurluğundan başlayıp emniyet genel müdürlüğüne kadar uzanan, tüm il ve ilçelerde örgütlenmiş, sahil ve denizlerde görevini askeri polis olan Sahil Güvenlik, kırsalda ise görevini askeri polis olan jandarmaya bırakmış, kentte ise görevi kendisi yöneten iç güvenlikten sorumlu devlet teşkilatıdır. 10 Nisan 1845 tarihinde temeli atılmıştır.

Merkez teşkilatı bünyesinde Ana Komuta Kontrol, Strateji Geliştirme, Arşiv, Asayiş, Bilgi İşlem, Dış İlişkiler, Güvenlik, Haberleşme, Havacılık, İdari ve Mali işler, İkmal-Bakım, İnşaat-Emlak, İnterpol, İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize suçlarla mücadele, Koruma, Kriminal, Özel Harekat, Personel, Sağlık İşleri, Sivil Savunma, Sosyal Hizmetler, Teftiş Kurulu, Terörle Mücadele Harekat, Trafik Eğitim ve Araştırma, Trafik ve Denetleme, Yabancılar Hudut İltica Daireleri vardır. Taşra teşkilatını ise, il emniyet müdürlükleri ve ilçe emniyet amirlikleri oluşturur. Genel müdürlük, üst kurum ve yönetim bakımından İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır.

Kurumun yapılanması iki şekilde olmuştur. Birincisi Merkez Teşkilatı ve ikincisi ise Taşra Teşkilatı’dır. Merkez Teşkilatı, Daire Başkanlıkları şeklinde yapılanmıştır. Taşra Teşkilatı ise 81 ilde İl Emniyet Müdürlükleri olarak faaliyet yürütmektedir. Merkez Teşkilatı’ndaki daire başkanlıklarının bazıları direkt olarak emniyet genel müdürüne bağlı olmak ile birlikte diğerleri ise 5 adet emniyet genel müdür yardımcısına bağlı olarak hizmet vermektedir. Taşra teşkilatında ise illerin başında il emniyet müdürü bulunmakta ve ildeki bütün birimler il emniyet müdürüne bağlı olmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde, belediye teşkilatlanması tamamlanmış olan il, ilçe ve beldelerde güvenlik, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sağlanmakta; daha küçük birimlerin ve yapılaşmaya açılmamış alanların güvenliği ise. Jandarma Genel Komutanlığı, sahil ve denizlerimizde ise Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından sağlanmaktadır.

Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez ve 81 ilde teşkilatlanmış olup konularına göre uzmanlaşmış alt birimlere ayrılmıştır. Suç türlerinin değişken olması neticesi polis teşkilatında da bu değişen suç ile mücadele edebilmek için her geçen gün yeni uzmanlık birimleri oluşturulmaktadır.

Türk Polisinin Hizmet içi Eğitimleri Polis Akademisi Başkanlığına bağlı Polis Eğitim Merkezleri (PEM) tarafından, Hizmet öncesi eğitiminin tamamı ise Polis Akademisine bağlı Polis Amirleri Eğitimi Merkezi (PAEM), Polis Meslek Yüksekokulu (PMYO), Polis Meslek Eğitim Merkezi (POMEM) isimli eğitim birimleri tarafından verilmektedir. Polis Akademisinde ilk derece amirlik eğitimi veren PAMEM mezunları komiser yardımcısı rütbesi ile göreve başlarlar. Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde çeşitli alanlarda lisans eğitimi almış olanlar 6 aylık mesleki eğitim ile polis memuru olarak göreve başlarlar. Polis Meslek Yüksek Okullarında ise eğitim 2 yıllık önlisans seviyesinde olup mezunlar polis memuru rütbesiyle göreve başlamaktadırlar.

İnsanların hak ve özgürlüklerinin güven altında bulundurulması gereklidir. Günümüzde devletler, toplumda huzuru ve düzeni sağlama, insanların can ve mal güvenliğini koruma, yasa hakimiyetini sağlamak istemektedirler. Bunun için yasalara ve yasaları uygulayacak bir kuvvete gerek vardır. Türkiye sınırları içerisinde bu görevi yürüten teşkilatlardan biri, Polis Teşkilatıdır.

Günün Şiiri

Afyon Garındaki

Afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani,

Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;

Varto depremini düşün, yardım olarak Batı’dan

Gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sütyeni.

 

Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,

Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sütyeni,

Kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın;

Tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi?..

 

Eşiklere oturmuş bir dolu insan

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal SÜREYA

Adam

Adam şapkasına rastladı sokakta

Kimbilir kimin şapkası

Adam ne yapıp yapıp hatırladı

Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz

Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar

Bir kadın kimbilir kimin karısı

Adam ne yapıp yapıp hatırladı.

 

Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda

Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı

Adam bulut gibiydi, hatırladı

Adamın ayaklarının altında

Yıldızların yıldız olduğu vardı

Adam yıldızlara basa basa yürüdü

Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı.

Cemal SÜREYA

Günün Sözü

İnsanlar akılsızlıkları yüzünden “alınlarında yazılı olandan” daha çok acı çekerler.

Eflatun

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here