Yüksel; “Korkan, Geri Adım Atan, Bizden Değildir”

0
115

CHP Belen İlçe Başkanı Fevzi Yüksel; “Korkan, Geri Adım Atan, Bizden Değildir”

Cumhuriyet Halk Partisi Belen İlçe Başkanı Fevzi Yüksel, her ay rutin olarak düzenlediği toplantılar kapsamında Mart ayı basın toplantısını gerçekleştirdi.

Parti binasında ilçe yönetimi, kadın ve gençlik kolları ile çok sayıda partilinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda ülke gündemine yönelik açıklamalarda bulunan Başkan Yüksel, hükümete yönelik sert eleştirilerde bulundu.

Hafta başında aralarında CHP Samandağ eski ilçe başkanının da bulunduğu gözaltına alınmalarla ilgili konuşan Yüksel; “Toplumu korkutmak sindirmek için her türlü baskı yapılıyor. Konuşan, sorgulayan, araştıran Cumhuriyet Halk Partisi ama öyle bir sert kayaya çarptılar ki Cumhuriyet Halk partilileri, Kuvayi Milliyecileri vatanseverleri korkutmaları mümkün değil. Biz İstiklal Marşı’nı yürekten ‘Korkma’ diye okuyoruz. Ne senden, ne yedi ceddinden ne de bu baskıdan korkmayız. Bizi korkutamazsın korkutamayacaksın” dedi.

Ülkemizin iyi yönetilmediğini ve bu nedenle de badireden badireye düştüğünü öne süren Yüksel; “Yapılan yanlışları Cumhuriyet Halk Partisi olarak söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Şu anda şanlı Türk ordusu seferde, şanlı Türk ordusu canıyla, kanıyla, bedeniyle şahadet şerbetini içiyor, yapılan hataları ve yanlışları düzelterek bir destan yazıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri milletin bağrından çıkan, Atatürk’ün askerleri zaferle dönecektir bundan hiçbir şüphemiz yok. Onlara buradan başarı diliyoruz. Dualarımız onlarla, yüreğimiz de onlarla ve onlarla yüreğimiz atmaya devam edecek. Bu işin sonunda şanlı Türk ordusu zaferle oradan dönecek ve bu işin bir tek kahramanı vardır. Öyle hiç kimse kahramanlığa soyulmasın, bu işin kahramanı sadece ve sadece Türk milletinin bağrından çıkan Türkiye Cumhuriyeti’nin askerleri, Atatürk’ün askerleridir” diye konuştu.

Herkesin mücadele içerisinde olması gerektiğini savunan Yüksel; “Bir de bir deli Kadir’imiz çıktı, tımarhanelik. Sabahtan akşama kadar Türk milleti ile alay ediyor, kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret üstüne hakaret ediyor. Keşke Yunan kazansaydı diyen pervasız, kansız biri. Ve ülkeyi yönetenler onu gidip Hastane odasında ziyaret ediyorlar. Neyinden hoşlandınız onun, hangi sözü hoşunuza gitti de hastaneye gidip yokluyorsun, sarayda ağırlıyorsun…

Kimse bana ne demesin, bana değmeyen yılan bin yaşasın hiç demesin. Bu yılan gelip dolanır sana, bana, çocuğuna, akrabana gelir dolanır. Ülkemize, cumhuriyetimize, geleceğimize sahip çıkacağız. Korkmak yok, geri adım atmak yok, korkan, geri adım atan, bizden değildir. Cumhuriyet Halk Partisi yıkılmayan bir kaledir, dirilişin ve direnişin kalesidir. Cumhuriyetçi, milliyetçi, vatansever, söyleme ile, bağırma ile, ben milliyetçiyim deme ile, işaret yapmayla olunmaz. Cumhuriyet Halk Partisi milliyetçiliğini, vatanseverliğini hep ispatlamıştır. Örnekleri tarihte çoktur” şeklinde konuştu.

Şeker fabrikalarının satılmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yüksel; “Ülkemizin en sıcak gündemlerinden bir tanesi şeker ve şeker fabrikaları… Bir ülkeyi düşünün, tekeli satıyorsun, Petkim’i satıyorsun, satmadığın hiçbir şey kalmıyor… Şimdi aynı oyunun başka bir versiyonunu Şeker Fabrikaları üzerinden oynamaya devam ediyorlar. Hem köylüye gelir, hem halka şeker, hem işçiye iş, hem de nakliyeciye bir iş, hem de esnafa bir gelir… Ne istiyorsun şeker fabrikalarından, derdin ne, kime hizmet etmek istiyorsun? Ben inanıyorum ki ülkemizin can damarı şeker fabrikalarındaki o pancarlar taş olacak bunların başına yağacak. Nişasta bazlı şekeri Türkiye’ye getirip Türkiye’mizi ona mahkum etmek istiyorlar, nişasta bazlı şeker nedir, nerede üretiliyor? Bugün sigaradan daha zararlı bir ürünü Türk halkına, çocuklarımıza yediriyorlar ve daha çok yedirmek için şeker fabrikalarını kapatıp şeker üretimini birilerine teslim etmek istiyor. Nişasta bazlı şekeri yani Mısır şurubunu bütün Avrupa ülkeleri bunu kendi ülkelerinde yasakladı, en büyük üretici Amerika kotayı yüzde ondan yüzde ikiye düşürdü, kotayı en çok yükselten ülke Türkiye. Bunu da bakanlar kurulu kararı ile yapıyor. Bütün Avrupa ülkeleri toplamda yılda 300.000 ton üretim yapıyor, nişasta bazlı şeker üretiyor, ülkemiz tek başına sadece 325 bin ton nişasta bazlı şeker üretiyor. Çocuklarımızı zehirleyen, kanser yapan, diyabet şekerini hoplatan bu zehri ülkemize kimler getiriyor? İşte şu anda o şeker fabrikalarını kapatmak isteyenler bunlara ön ayak oluyor.

Önce pancar üretimini sıfırladılar sonra şeker fabrikaları zarar etsin diye 15 yıldır şeker fabrikalarına bir çivi çakmadılar, yatırım yapmadılar, sonra satış durumuna bu şekilde getirdiler. Burada sizlerin huzurunda soruyorum Bu mu milli olmak, bu mu vatanseverlik. Bugün Afrin neyse, Afrin ne kadar milli ise Şeker Fabrikaları da o kadar millidir.

Er geç bundan dönecekler, şeker fabrikalarını satamayacaklar. Şeker Fabrikası’ndaki çiftçinin alın teri, emeği bunların başına taş gibi yağacak. Onun için milli olmak, vatansever olmak fabrikamıza, geleceğimize sahip çıkmaktır. Biz de sonuna kadar sahip çıkacağız” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Bir ülkenin Cumhurbaşkanının herkese eşit mesafede olması, herkesi kucaklaması gerektiğini vurgulayan Yüksel, partili bir Cumhurbaşkanının bunu yapamayacağını savunarak; “Türkiye şu anda öksüz ve yetim… Çünkü bir ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanı değil, Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanı olmalı, herkes güvenmeli, herkesi kucaklamalı. Sen Türkiye’nin yarısını yok sayıyorsun, yarısını vatan hainliğiyle suçluyorsun, yarısını ötekileştiriyorsun, düşman görüyorsun. Böyle Cumhur olur mu böyle Cumhuriyet olur mu? Böyle bir kucaklama olur mu?

İktidarı kaybedecek insanların, partilerin, korku, telaş başladığı anda ilk önce yapacakları şey seçim yasaları ile oynamak. Şu anda seçim yasaları ile oynuyorlar. Orasından burasından çekiştiriyorlar. Nasıl yapsak da, nasıl etsek de biz hileyle hurdayla tekrar bu koltuklarda otursak. Korkunun ecele faydası yok. Mühürsüz oylar geçerli sayılacak, referandumda hile ile geçerli saydılar, şimdi yasal hale getirmeye çalışıyorlar. Güvenlik güçleri sandık başkanı çağırınca içeriye girebilirdi ama şu anda getirilen yasayla Güvenlik güçleri sandığın başında olacak. Partilere tanınan sandık başkanlarını önermesi elinden alınıyor sadece ve sadece İlçe Seçim Kurulu, kamunun içerisinden sandık başkanlarını belirleyecek. Korku o kadar dağları sarmış ki artık ne yaparsa yapsın tutmuyor, ne yaparsa yapsın tutmayacak.

Referandumda Ankara’da Yüksek Seçim Kurulu’nun önüne yüzler, binler gitti bu sefer milyonlar gidecek. Bu ülke, bu vatanseverler geleceğine, çocuklarına sahip çıkacak, öyle kaçmak yok. Biz de buradan İskenderun Seçim Kurulu’nun önüne binler, on binler, yüz binler gideriz. Öyle hileye hurdaya hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğiz, hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın.

Biz Yaradan’ın verdiği güçle imanla konuşmaya devam edeceğiz. Mustafa Kemal’in dediği gibi ‘Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür’ diyerek atamızın yolundan bir adım sapmadan, bir adım geri atmadan ve hiç kimseye bu meydanı boş bırakmadan hepimiz Atatürk’ün askerleri olacağız” şeklinde sözlerini tamamladı. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here