Yeral; “Kindar Provokatörler Kirli Ellerini İnancımız Üzerinden Acilen Çekmeli”

0
390

Ehl-i Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) Genel Başkanı Ali Yeral; “Kindar Provokatörler Kirli Ellerini İnancımız Üzerinden Acilen Çekmeli”

Ehl-i Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) Genel Başkanı Ali Yeral, 12. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında Alevilere yönelik kullanılan ifadelere sert bir dille eleştirdi.

Başkan Ali Yeral, bir çok kişi ve kurumun bu hatanın düzeltilmesi konusunda görüş birliğine vardığını ve konu ile ilgili bir deklarasyon imzaladığını kamuoyuna açıkladı.

MEB’nın bu yılki 12. sınıflar için hazırlayıp okullara dağıttığı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabının 72. sayfasında “Nusayrilik” adı altında, Akdeniz Arap Alevileri hakkında çok çirkin ve skandal bilgiler bulunduğunu kaydeden Yeral; “Şöyle ki; Arap Alevilerinin yaşadığı ülke ile şehirler tek tek sayılarak adeta çok sayıdaki azılı düşmanlarına hedef gösterilmiş; Alevilerin farklı bir şehadeti olduğu iddia edilerek İslam dininden soyutlanmış; Allah’tan başkasına taptıkları savunularak kâfir/ müşrik oldukları ileri sürülmüş; Muhammed b. Nusayr’ın peygamberliğine inandıkları iddia edilerek, Peygamberimizle risaletini inkâr ettikleri ima edilmiş; Alevi inancını Hıristiyanların Teslisine benzeterek, İslam’dan çok, gayrimüslim bir dine benzediği savunulmuş; onlarda namazın dua, orucun sessizlik, zekatın din öğrenmek, haccın da dini liderlerin mezar ziyaretinden ibaret olduğu yazılarak, İslam’ın tüm şart ve esaslarını inkar ettikleri söylenmiş; Alevilerin içkiyi kutsadıkları savunularak, ana İslami hükümlerle dalga geçtikleri iddia edilmiş ve güya bazı Alevilerin Hz. Ali’nin Güneşte, bazılarının da Ayda olduğuna inandıkları savunularak, akıl ve mantıkla da alay edilmiştir” şeklinde kitapta yer alan bazı bilgilerden örnekler verdi.

Alevilerin, bu tür çirkin iftira, hakaret ve tekfir hareketlerine ilk defa maruz kalmadığını da savunan Yeral; “Zira inanç ile hayat felsefelerini E. Beyt ile Alevi düşmanlığı üzerine kuran Emevi-Süfyani-Harici – Yezidi -Vahhabi zihniyet, asırlarca bu kinli hakaretleri bize yapmaktadır. Ama işin vahameti, her ne hikmetse 21. asırda AB’ne girmeye can atan laik, demokratik T.C.’nin resmi okul ders kitaplarında, Alevilerin parasıyla bu hezeyanların kitaplaştırılıp Alevi çocuklarına ders diye öğretilmesidir. Biz bu çirkin ve tehlikeli yaklaşımı, Hükümetin resmi eliyle Alevileri ötekileştirmek, küçük düşürmek, asimile etmek, tekfir ederek İslam dışına itmek ve azılı düşmanlarına açık hedef gösteren projeden başka bir şey olarak görmüyoruz!” dedi.

Bu tür gerçek dışı bilgilerin kitaplarda yer almasının mezhepçi ve ilkel bir aşiret devletine yakışacağını iddia eden Yeral, konuyu yargıya taşıyarak yasal süreci başlatacaklarını da duyurarak açıklamasını şu şekilde sürdürdü; “Anayasa ile herkesin fikir, yaşama ve inanç özgürlüğü garanti altına alınmışken, asırlar önce yaşamış İbn-i Teymiye, Ebu’s-Suud ve İdris-i Bitlisi gibi Alevi kanı akıtmayı büyük ibadet sayan azılı Alevi düşmanlarının çirkef fetvalarının, “kopyala – kes – yapıştır” metoduyla 2017’de ders diye okutulması, laik ve demokratik Atatürk devletinden çok, mezhepçi ve ilkel bir aşiret devletine yakışır.

Zira devlet mezhebi taassup yapmaz yapmamalı, inançları tartışmaya açıp dizayn etmeye kalkışmamalı, kendini Allah’ın yerine koyup kim ne kadar mümin hesabına girmemeli, “dindar – kindar” tehlikeli yaklaşımıyla vatandaşlarının bir kısmını diğerine karşı kışkırtıp hedef göstermemeli!. İnançlar hükümetin mezhepçi duygularıyla değil, her toplumun ehil kişilerinin kendilerini ifade ettiği şekilde tanımlanır ve kitaplara yazılıp öyle öğretilir. Ülkemizde çoğunluğu Akdeniz Bölgesinde yaşayan ve bağrından sayısız evliya, filozof, alim, mutasavvıf, şair ve büyük şahsiyet çıkaran 2,5 milyon civarındaki biz Arap Alevileri, inancımızı hiçbir kişi, kurum ve cihete ispat etme ihtiyaç ve derdinde olmadık, olmayacağız da! Sadece oynanan sinsi, kirli, bir o kadar da tehlikeli oyunların farkında olduğumuzu ilgililere bildirmek, kamuoyunu bilgilendirmek ve olası tehlikelere erken dikkat çekmek için, sayısız defalar kendimizi ifade ettik, bir kez daha tekrar edelim; Ehl-i Beyte bağlı olmakla büyük onur ve gurur duyan ve bu bölgede binlerce yıldır yaşayan bu necip toplum, Muhammed b. Nusayr’a saygı duymakla beraber, kendisini “Nusayri” değil, “Alevi” adıyla bilir ve öyle tanıtır. Biz Aleviler veli, imam ve nebi başta olmak üzere, yaratılmışlara değil, tüm varlıkları yaratan Alemlerin Rabbi eşi ve benzeri olmayan Yüce Allah’a ibadet ederiz. Başta semavi dinler olmak üzere tüm inançlara saygı duymakla beraber, bağlı olduğumuz din Emevi değil, Muhammedi İslam’ıdır. Onu da başka yerden değil, Kuran-ı Kerim ve Mutahhar Ehl-i Beytten alırız.

Biz Alevileri tekfir etmeyen Emevi dışındaki Sünnileri din kardeşi, diğer tüm insanları da insan kardeşi görmekle beraber, bizim bağlı olduğumuz fıkıh 12 E. Beyt İmamı, yani başta Ebu Hanife olmak üzere, tüm imamların imamı Cafer-i Sadık (A.S) fıkhıdır. Biz Allah’ın gönderdiği Hz. Adem’den Hatem-i Enbiya Hz. Muhammed Mustafa (S.A.A)’e kadar 124 bin peygamberin tümüne iman eder, Onunla nübüvvetin kapandığına ve Ondan sonra da hiçbir peygamberin gelmeyeceğine inanır, aksi iddiada bulunanları da İslam dışı sayarız. Biz Alevilerde namaz, oruç, hac, zekat vb. ibadetler dinin temelidir. Onların şekli de Kuranda yazıldığı, Peygamberimizin açıkladığı ve Ehli Beytin uyguladığı gibidir. İçkiye bakışımız da, Kuran – Peygamber ve Ehli Beytin buyurduğu gibidir, yani içki kutsal değil, murdar ve yasaktır. Ama bazı Alevi şiirlerinde anılan şarabın da bazı cahillerin sandığının aksine, onun bilinen şarapla hiçbir alakası yoktur. O bir çok edebiyat ve tasavvuf şiirinde olduğu gibi, Derviş Yunus ile Mevlana’nın ilahi aşk ve marifet şarabından başkası değildir. Hiçbir Alevi’ye göre de Hz. Ali ne Güneşte, ne de Aydadır, onların da sıradan gök cismi olmaktan başka hiçbir kutsiyyeti yoktur. Hz. Ali’nin yeri de asil ve temiz akıl, yürek ve gönüllerdir…

Son olarak; biz Akdeniz Bölgesinde yaşayan Arap Alevileri, ülkemizin 1/3’ini oluşturan Caferi-Bektaşi-Şii-Kızılbaş ve Tahtacılar ile diğer Sünni kardeşlerimizden ayrılmaz bir parçayız.

Milli Eğitimin de gerçekten milli olması için, milleti ayrıştırmak ve birbirine kutuplaştırmak yerine, tüm milleti kucaklaması ve herkese eşit mesafede durması lazımdır. Ehli Beyt takipçisi milyonlarca vatandaşını dışlayıp İslam’dan soyutlayan bir anlayış milli değil, mezhebi ve Vahhabi eğitimdir. Böyle bir eğitim de dinimize de, devletimize de, milli birlik beraberliğimize de yarar yerine zarar getirir. Onun için kindar provokatörlerin kirli ellerini inancımız üzerinden acilen çekmesini, bu makus ve fitne yazının mahkeme kararıyla acilen kaldırılmasını ve yazarı ile kitaba koyanlar hakkında adli ve idari soruşturma açılmasını istiyor ve bekliyoruz. Konuyu yargıya taşıyarak yasal süreci başlatacağımızı ve gerekirse AİHM’e kadar ulaştıracağımızı bildiriyoruz.” (Haber: İlyas Edip TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here