Yeni Yıllımız Kutlu Olsun Dünyaya ve Ülkemize Sevgi ve Huzur Hâkim Olsun

0
127

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yeni yıla günler kala geçen yıl yazdığım “yeni yıla girerken” yazısına bir göz attım. Bakalım o günden bu güne neler değişti diye. Temelde değişen hiçbir şey olmamış ama dünyanın huzursuzluğuna yenileri eklenmiş. Örneğin yılın son aylarına damgayı vuran olay. Kudüs’ün İsrail’in başkenti ilan edilmesi Amerika tarafından; sonra İslam birliğinin kararı ile Filistin’in başkenti ilan edilmesi ardından çıkan tartışmalar, hiç istenmeyen görüntüler… İsrail’in Filistinlilere uyguladığı vahşet… Ve sonunda yine AB karaları ile ortak başkent olma yolunda Amerika başkanının tehditleri, şantajlarına rağmen kararın kabul edilmesi. Ve huzursuzluk devam ediyor.

Ve yurt içinde sayısız sıkıntılar son günlerde… Taşeron işçilerin kadroya alınma bilmecesi gündeme damgayı vurdu. Yani kendi adıma kadroya alınabilmek için ileri sürülen şartların hiç birini kabul edemem. Yani kazanılmış haklardan vazgeçmek nasıl bir şart olabilir? Sınav ve mülakatların olması ise sürekli yaşadığımız kayırmacılığın adı artık ne yazık ki bu böyle biliniyor ve kimse bu yargıyı kırmak için herhangi bir şey yapmıyor.

Ve gözlemlediğim ve en çok kullandığım cümle “sen kimsin ya” oldu. Hani bizim  güzelim ülkede  artık hiçbir  şeye hayret etmez olduk ya… Ama yanılmışız, alıştık değimiz birçok şeyin üzerine hayret edeceğimiz daha neler varmış neler. Hemen herkes birbirine “sen kimsin ya” diye soruyor hayretle büyümüş gözlerle.

Ve okullara yeni yıl kutlamaları yasağı gelmiş ama meclis 9 günlük tatile çıktı bile!

Mili piyango diyanet tarafından yapılan açıklamaya göre doğru bir şey değilmiş.  Haram parayla cami yapılabilirmiş ama? Valla bendeniz mili piyango ve şans oyunlarından hiç birine el uzatmam. Çünkü orada binlerce milyonlarca insanın düşleri var. Bu bendeniz görüşü… Ve şahsen haram parayla yapılmış bir camide namaza da durmam.

Ve sevgili okuyucularım yeni yılın sağlık, sevgi, barış, dirlik ve düzen getirmesi dileği ile geçen yılki yazıma geçiyorum. Ve keşke sihirli bir değneğim olsaydı diyorum ah  neler yapmazdım onunla neler?

& & & & &

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yeni yıla girmek için tek bir gün kaldı. Atama bekleyen öğretmenler, memurlar, işçiler yılın ilk Ay’ını heyecanla bekliyor! Umutlarını bağladıkları Ocak ayı dilerim beklentilerini boşa çıkarmaz.

Binlerce üniversite mezunu pırıl  pırıl genç  insan  asgari ücret  ile bir işe girmek için kendini  paralarken  bu kışta kıyamette ailelerine yük olmamak için, simitçilikten su satıcılığına kadar her işe  hiç yüksünmeden koşarken ve Mehmetçik beline kadar kara gömülmüş olarak düşmana karşı savaşırken, ateş  düşmemiş  şehit vermemiş, her tarafta kan, gözyaşı, elem   varken   bazılarının  sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi telaffuz etmekte zorlanacağımız kadar pahalı mücevherlerle, saraylar, köşkler, arabalarla, uçaklarla misilleme yapar gibi düğün yapması doğrusu şaşılacak şey diyeceğim ama diyemiyorum çünkü artık şaşılacak bir şey yaşanmıyor sevgili ülkemizde her şey olağan oldu!

Yargılamıyorum, kimse yanlış anlamasın “Allah mutlu etsin” Ama üzülüyorum, kızıyorum, nasıl böyle olduk diye kendi kendimi yiyorum. Bu da kendi sorunum tabi. Sen kendini ye, bende havyarları, kesmekte zorlandığım pastayı yerim. İkimize de afiyet olsun. Ama keşke azıcık birazcık duyarlı olsaydık ya çevremize!

Neyse güzel bir söz vardır. Zenginin parası züğürdün çenesini yorar diye. Doğru bendenizde parmaklarımı yormayım bari.

Ve umut etmeye devam edeyim, her şey bir gün güzel olacak diye. Ne de olsa umut yoksulun ekmeği…

yeni yıl ile ilgili görsel sonucu

2016 felaketler yılıydı ya da geçmiş yıldan aldığı belaların devamıydı diyelim. 15 Temmuz’da gerçekleştirilmeye çalışılan  ancak büyük bir bozguna uğrayan darbe girişimi ile güzelim ülkemizde bütün dengeler alt üst oldu. Fetö  cinneti, PKK cinneti derken artan patlamalar, yiten canlar, işten çıkarılmalar, tutuklanalar, OHAL hali, başkanlık sisteminin tartışmaları, meclis kavgaları, vekillerin  birbirine su bardakları atacak kadar öfkeli olmaları, Mehmetçiğin  Suriye’ye girmesi, El Bab’a   kadar ilerlemesi, oradan gelen şehitler, sonunda Suriye-Rusya-İran ittifakının sağlandığı bir deklarasyon imzalanması. Böylece Suriye ile barışa giden yolun açılması, bundan sonra Suriye’ye   yılbaşı konseri vermeye giden Kızıl ordu orkestrasını taşıyan uçağın Karadeniz’e düşmesi derken 2016 geçen yıldan aldığı bela yağmurunu doğrusu sele çevirdi. Ancak üçlü ittifakın sağlanmış olması yılın son günlerinde 2016 felaket içinde güzel bir şey oldu!

Dilerim bu son bir iki gün içinde hiçbir olumsuzluk çıkmasın ve 2017 güzelliklerle başlasın.

Ve sevgili okuyucularım, sağlık ve sevgiyle kalalım her zaman dediğimiz gibi ayrımsız, gayrımsız hep birlikte… Yase

Günün Şiiri

Yılbaşı
Ömür yaprağımdan bir sene sildi
Bakarak yüzüme yeni yılbaşı
Geçen yıldan birkaç hatıra kaldı
Hoş gelmez gözüme yeni yılbaşı

Hayatta bizleri neler bekliyor
İnsan yaşlandıkça beden tekliyor
Dert üstüne gamı derdi ekliyor
Düşer mi özüme yeni yılbaşı

Dışarı çok soğuk dağlarda karlı
Yaşarım hayatta edepli arlı
Bir yanım yaralı bir yanım zarlı
Yarar mı çözüme yeni yılbaşı

Alemin tümünü yıllar eylemiş
Kimi iyi kimi kötü söylemiş
Felek bizi eğri büğrü eylemiş
Rast gelmez düzüme yeni yılbaşı

Çağlari bilir mi ne yazmış Huda
Ömür bağlanmıştır belli mi yada
Bir sen mutlaka derim elveda
İnan bu sözüme yeni yılbaşı

Mehmet AKÇAY

Yılbaşı
Eski takvimden bir yaprak kaldı,
Demek geçen yıl iyice usandı,
Umutlar bu yeni yıla dayandı,
Geldi yılbaşı,yılbaşı,yılbaşı.

Dünyamız bir yaş daha ihtiyarladı,
Nice insanlarla doldu boşaldı,
Sevinciyle kederiyle bir yıl geride kaldı,
Geldi yılbaşı,yılbaşı,yılbaşı.

Hangi canlı dünyada ebedi kaldı,
Yaşımız bir yıl daha çoğaldı,
Söylemek istemesem de ömür daraldı,
Geldi yılbaşı,yılbaşı,yılbaşı.

Mustafa YAZKA

Günün Fıkrası

Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü olan Galile’ye hasımlarından biri: “Üstad, demiş. Kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi?”

Galile: “-Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama seninkiler de bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?”

Günün Sözü

Batmayı, gözden kaybolmayı gördün ya, bir de doğmayı gör! Düşün ki, Güneş’le Ay batıp gözden kayboldukları zaman onların nûruna bir ziyan gelir mi?

Bu hâl, sana; batmak, kaybolmak gibi görünse de, aslında doğmaktır, yeniden hayata kavuşmaktır! (Hem de ebedî bir hayata…)

Mevlana

Hoşgörüsüzlük, insanın kendi davasına inanmasının bir kanıtıdır.

Gandhi

Doğruluk sonsuzluğun güneşidir, nasıl olsa doğar.

Wendell PHILLIPS

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here