Yazdıklarım Benim Vasiyetimdir

0
97

Değerli okurlarım, burada yazdıklarımın çoğunu uyguladım, uyguluyorum da… Hepsini yapabilmem mümkün değil. Çünkü ben bir faniyim, beşerim, şaşarım da.

*Aklını kullan. İyice tanımadan kimseye bağlanma. *Bitmemiş ilişkilerin üzerine ilişki kurma. Acı çeken sen olursun. *Eşine dostuna iftira edenler suçlayanlar olacaktır iyice araştır. *Seni takmayanı sen hiç takma, konuşmayanla asla konuşma.

*Yalanını yakaladığın kişinin düzeleceğini düşünme. *İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri derhal sil. *Kimseye yalvarma, asla dönüp de arkana bakma. *Sır tutmayı iyi bil, sırrını da kimseyle paylaşma. *Seni sevenlerle, kullananları iyi ayırt et. *Seni dinleyip anlamaya niyeti olmayanlarla tartışma.

*Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme. *Bilerek kirli su birikintisine taş atma, üstüne sıçrar. *Gözyaşının değerini bil, hak etmeyenler için harcama. *Kaybettiğin insanlar için üzülme, kazandıklarının değerini bil. *Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse, önünde bir gelecek olduğunu unutma.

*Alkol alınca dengesizleşenlerle sakın tartışma. *Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme, övünmelerine fırsat verme. *Sana duyulan güveni ve sevgiyi istismar etme. *Evinin dışında, bir yerde fazla kalma. *Hayatta olmasalar bile, sevdiklerine saygılı ol. *Her sofraya oturma. Şimdi yedim geldim de.

*İstediğini almak için sakın duygu sömürüsü yapma. *Güvenmediklerine sakın ola ki, seni zorda bırakacak koz verme. *Kendinin ne kadar değerli olduğunu unutma. *Kendini öven insanlardan uzaklaş. *Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma. *Sana bahşedilen zekayı kullanmayarak Allah’a sitem etme.

Efendim, utanma, utandırma duyguları ile yazılacak çok şeyler var. Zamanlamayı iyi yapıp onları da sizlere sunacağım.

Hep bir şeylerden söz ediyoruz ama şöyle bir etrafımıza baktığımızda nedense hep onlardan dolu. Hepimiz insanız ve beşeriz şaşırırız diyoruz ama yine de iyi ile kötüyü ayırt edip, iyilerle sarf tutmayı yeğlemeliyiz. Bilerek ve isteyerek hataya düşmek yakışmaz.

Mutlu olun mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Aşk Sinsidir, Kurnazdır!

Değerli okurlarım, buna benzer bir makalem uzun yıllar önce de yayınlanmıştı ya, havaların konumu beni yine havaya soktu. Hem belanızı buluruz, hem de yine bela ararız. Neyse…

Biz insanlar aşkı nasıl yaşayabileceğimizi düşünür, bu çok büyük yanılgıdır. Aşkın nasıl yaşadığını hiç düşünmeyiz. Kendi başına buyruktur aşk. Dolaşır hayatın sihirli yollarında, sihirbaz gibi büyü yaparak ve ukalaca. Belli bir varlık, bir ruh gibi. Bana göre sinsi ve de kurnazdır.

Bizler ne kadar bilinçli olduğumuzu söylesek de, aşk kadar kendinden emin bir varlık olamayız. Hayatın, hayatımızın gerçeğini o daha iyi bilir. Çiçeklerin güzel koktuğunu, yağmurun rahmet olduğunu, toprağın onsuz yapamayacağını bizden çok iyi bilir. Üç harfli bir hecedir aşk…

Öyle olduğuna bakmayın, şeytan gibidir o. Girecek beden arar ve nerede, nasıl, ne kadar yaşayacağına da o karar verir. Gerçek olan şudur ki; biz aşkı yaşayamayız, o bizi yaşar, dilediği kadar. Bir gece ya da gündüz ya da şurada veya burada, karşı binaya bakarken gelir sinsice, şeytanca bedeninize girer. Orada hem var olur ve hem de var etmeye başlar.

Mesleği kuyumculuktur, yani ince işçiliktir onunki. Olabildiğince bencildir ve hep kendine yontar. Asla girdiği bedene, geldiği insana benzemez o. Bazen bir kadının bedeninde de bir ruh bulur, kimi zaman da erkeğin. Yani onun cinsiyeti yoktur. Kadının bedenindeyken, eğer isterse, pekâlâ bir hemcinsinin kışkırtıcı kıvrımlarına günah tohumlarını bırakabilir.

Ve yaşamaya karar verdiği erkek bedeni iken, hiç tereddüt etmeden başka bir erkeğin sertliğine, ürkek bir serçe gibi konar. İnsanların tükenmişliği onu hiç ilgilendirmez. Çünkü o bağımsız hareket eder. Biz onu değil o bizi yaşar. Var eder çoğaltır ve çoğunlukla da tüketir. Acımasızdır, dönüp bakmaz bile. Tükettiğinde de bir an bile durmaz hemen gider. Fark edemezsiniz bile. Fark ettiğinizde de yorgunluktan peşinden bile konuşamazsınız, koşmak nafile, yakalayamazsınız.

O bencil, bizler de zavallı ve aciz.

Aşk insandan bağımsız yaşar ama bizleri de olağanüstü yönlendirir. Aşk biraz da intikamcıdır. Sizin siyahı beyazı gördüğünüzü anladığı anda arkasına bile bakmadan gider. Delirmeler, çıldırmalar, koşuşturmalar, pireyi deve yapmalar, insanda vücuda gelmiş aşkın işidir, bedenin değil. Cinayetler, intiharlar ya da “çok sevdim de o işleri yaptım” diyenlere inanmayın. Aşk bedendeyken bu işler yapılmaz. Aşk bedenden çıktıktan sonra olur.

Bedene tek hücreli canlı gibi konuk olur ve sevişmelerle büyür, beslenir, gelişir. Biz aşkı yaşayamayız, aşk bizi yaşar ve hem de dilediği kadar…

Aşk bilinçdışı bir eylem midir? Tam olarak öyledir diyemeyiz ama kimi zaman ele geçirdiği de bir gerçektir. Aşk iki insanı bulur ve yaşamaya başlarlar. Ama onlar bu işi çok iyi bildiklerinden birbirleriyle işleri olmaz. Onların işi insan bedenidir. Biri çekip gittiğinde, girdiği kalır, girdiği insanda. Sonra keyifle, karşılığı olmayan duygunun peşinde perişan olan, savrulan bedeni seyreder. Gaddardır, zalimdir vesselam. Aşkı aramayın o sizi bulur.

Terk edilmeden önce size bahşettiği sus payını, yani payımıza düşeni hakkı ile yaşayın. Bu size verilen primdir. İki kişi aşkı yaşarken, onun sinsiliğine, kurnazlığına yenilmeyen yok mudur? Mutlaka vardır…

M utlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Aşk Tesadüfleri Sever

Aşk tesadüfleri sever der bazı şairler. Doğruluğunu onlara sormak lazım. Tesadüf desek bile, onunda aynı şeyi sevmesi tezat değildir. Nereden geldiğini bilmediğiniz bir yaz akşamı rüzgarıdır aşk.

Adını koyamazsınız, meltem midir, lodos mudur, karayel midir? Sadece saçlarınızı okşamasına izin verirsiniz yavaşça, aheste, aheste. Ama sürekli devam edemez ki aynı rüzgar. Aynı ısı, aynı yön, güneş hızla değil usulca batmaktayken siz kendinizi onun kollarına bırakmış kim olduğunuzu unutmuşken, o fark ettirmeden hemen değişecektir.

Saçlarla oynandıkça gevşer insan, mahmurlaşır, uykudan önceki rahatlama hali gelir. İşte tam öyle gevşetir sizi savunmasızlaştırır. Aniden yakalar, kendine alıştırır, esinti bittiğinde her şey normale döner diye bekleseniz yanılırsınız.

Bittiğinde ya da gittiğinde öksüz çocuk gibi olursunuz, evi kül olmuş insanlara dönersiniz. Üşürsünüz, donarsınız ve güneş batmıştır artık, her taraf gecedir sizin için. Ona vefasız davranmayın, alay etmeyin. Sonunuz hiç de iyi olmaz…

Günün Sözü

Korkaklardan Adalet Sorulmaz

Öcal’dan İnciler

Devrim Gerçekleşseydi Bunlar Olmazdı

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here