Rızkallah Terbiyeli ile Mini Söyleşi…
Değerli okurlarım, genel olarak insanlar, doğum günlerini fazla abartmazlar. Belli bir kesim hariç, dostlarının gündeme getirmesine de karşı çıkmazlar, sesiz kalırlar. Yan cebime koy gibi falan! Bizim kuşak da aynen böyledir. Başkalarının doğum günlerini kıskanmaz, sadece imrenir, gıpta eder. Yani sakin olur, sessizce izler. İşte bu sessizlik o doğum gününe önem kazandırır, gündem oluşturur. Bizim kuşak böyledir, fazla abartmayı sevmez.
Noel yazımda da ayrıntılı biçimde zikretmiştim. Hristiyan âleminin büyük çoğunluğu, Hazreti İsa’nın doğumunu 24-25 Aralık’ta kutluyor. Belli bir bölümü de Jülyen ve Gregoryen takvimleri arasında ki farktan dolayı 6 Ocak’ta idrak ediyorlar. Şu aşamada ayrıntıya girmeyeceğim.
Benim için önemli olan tarih 6 Ocak! Zira doğum gününü kutladığım dostumun da doğum tarihi 6 Ocak… Sayın Rızkallah Terbiyeli bizim kuşaktandır, yere sağlam basandır, sık-sık söylemeye gerek duymuyorum. Övünmek gibi olmasın ama ikimiz de bağlı olduğumuz kuşağın en iyilerindeniz. Denemesi bedava. Sevmeyi de iyi biliriz, gönlümüze sus demeyi de…
Kendisiyle tam 17 yıldır tanışıyoruz, bir dostluğumuz bulunmaktadır. Hamdolsun bu beraberliğimiz ilk günkü gibi devam ediyor. Karar verdik, gazetemizin 100. yılını da beraber kutlayacağız. Şunun şurasında ne kaldı ki. Fire verebiliriz ama ben sıramı kimseye vermeyi hiç düşünmüyorum. Ayrıca matbaayı ve de gazeteyi (İskenderun Gazetesi) ayakta tutuğunu, salimen bugünlere taşıdığını söylemeye gerek bile duymuyorum.
Bilenler zaten biliyorlardır. Bilmeyenler var mı diye düşünüyorum da; bilmeyenler de bilmesin. Bu saatten sonra da lüzumu yok.
Bu bir söyleşi değildir, içten gelen samimi duygulardır. Bu güzel duyguları ömrüm oldukça yüreğimde taşıyacağım. Uzatmaya da gerek yok. Zaten resimler konuşuyor ve çok şeyler ifade ediyor diye düşünüyorum.
Bu vesile ile Sayın Rızkallah Terbiyeli’nin doğum gününü ve bir yıl daha gençleştiğini en iyi dileklerimle kutlar, uzun yıllar beraber olmayı dilerim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Şiiri
Yaşımız Benliğimizde
Kendimizi, yaşamımızı
Anlatmaya gere yok.
Ne zaman gerilere baksak,
Biraz burukluk
Az da olsa hüzün.
Daha doğrusu,
Açıkçası
İçimizi kaplar sızı…
Bizim kuşak,
Yere sağlam basanlardan
Yaşı kağıt üzerinde
Olmayanlardan
Namerde el açmayanlardan
Onlardan
Medet umanlardan
Kem söze
İtibar etmeyenlerden
Mangal gibi yürek
Taşıyanlardan
Sevgisini mezara
Götürenlerden
Biz örneğiz işte
Dimdik ayakta
Herkesin gözünün içine bakaraktan…
Kırık bestedir dostluğum,
Hüzün doludur yazılarım
Sona gelip hızla dönse de
Çarkına tükürmüşüm
Makaranın…
Dostluk ilhamdır,
Gönül bahçesinden fışkıran
Çınara benzer…
Dostça seven!
Öyle bile olsa
Su gibi akıyor ömrümüz
Dur durak dinlemeden…
Yine de,
Çiçek yüklü gemimizde
Seher yeli tenimizde
Ecel gelmeye yeltense de
Üzülme,
Daha çok göreceğiz
Bahar gülleri gönlümüzde…
Dünya da,
Sevgiden yana çok şey
Hala bulunmakta ya,
Artık olmuyor
Özellikle bana…
Sakın sitemkâr olma,
Senin sevdiğin yanında
Benim ki ise;
Kara toprakta,
Öyle yazılmış bahtıma
Yazanın kalemi kırıla,
Saygılarımla,
Günün Sözü
Terbiyeliysen, Allah’a Yakınsındır…!
Öcal’dan İnciler
Terbiyeli Olmak Herkese Nasip Olmaz