Yarayıcı; “Hayır’larımız Zulüm Saltanatınıza Son Verecek”

0
99

CHP Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı; Hayır’larımız Zulüm Saltanatınıza Son Verecek”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı, hükümet kanadınca 28 Şubat tarihinin en büyük zulüm tarihi olarak anlatılmasına tepki gösterdi.

Geçmişte yaşananlardan örnekler vererek zulmü anlatan Yarayıcı; “28 Şubat denince ikna odalarını zulüm diye anlatıyorsunuz ya, merak ediyorum, özgürlük talebiyle meydanlara indiğinizde Ethem gibi kafanızdan polis kurşunuyla vurulup öldürüldünüz mü? Peki, Ali İsmail gibi gece yarısı polis gözetiminde sokaklarda tekmelenerek öldürüldünüz mü? Polise “Galoş giy” dediğiniz için, hayatınızın baharında Dilek gibi öldürüldünüz mü?  Yarbay Ali Tatar gibi Ergenekon kumpaslarında haysiyet cellatlığına uğrayıp, intihar etmek zorunda kaldınız mı? Siz hiç Taybet ananın evlatlarının yaşadıklarını yaşadınız mı? 5 metre ötenizden vurulmuş annenizin cenazesini alamadığınız oldu mu? Annenizin cenazesi köpeklere yem olmasın diye sabahlara kadar nöbet tuttuğunuz oldu mu? Barış istediniz diye tutuklandınız mı? İşkence gördünüz mü? İşinizi aşınızı kaybettiniz mi?  Mehmet Fatih Traş gibi bilim basamaklarının daha başında iken, mahkum edildiğiniz çaresizlikte ölümü tek kurtuluş yolu olarak gördünüz mü? Hamile halinizle parkta tekme tokat dövüldünüz mü hiç? Otobüslerde sebepsiz yere tekmelendiniz mi? Üstüne üstlük sizi dövenlerin, sizi korumakla yükümlü yargı tarafından ertesi gün serbest bırakıldığına tanık oldunuz mu? Sadece gazeteci olduğunuz için, sadece haber yaptığınız için terörist denilerek hapishanelere dolduruldunuz mu? Siz hiç Alevi oldunuz mu? İbadetinizin şeklini devlet belirledi mi? Ders kitaplarından tutun iktidar katına varana kadar sürekli olarak hakarete uğradınız mı? İnancınız yüzünden devletin tüm kapıları yüzünüze kapatıldı mı?

Bunları yaşamadıysanız, zulmün ne olduğunu da bilemezsiniz. Evet, o süreçte başörtüsü yüzünden eğitim hakları ellerinden alınan genç kızlar mağdur edildiler. Ancak onlar eğitim hakları için direnirken siz iktidar uğruna hocanıza darbe peşindeydiniz. 

Sahi 28 Şubat olmasa Hocanızı devirebilir miydiniz? Tarafından zulüm gördüğünüzü iddia ettiğiniz ordunun, 20 yıl sonra dinci darbe girişiminde bulunmasına baktığımızda tüm senaryonun sizi var etmek için hazırlandığını düşünmemek de elde değil.

Askerinden polisine, yargısından yürütmesine tüm gücü elinde bulunduran, fiilen tek adam diktasıyla iktidar olduğunuz bu sürecin mağduru siz olamazsınız” şekline konuştu.

Asıl mağdurun işinden, aşından olanlar olduğunu söyleyen Yarayıcı; “Bir mağduriyetten söz edilecekse bunlar sivil darbenizin mağdur ettiği, işinden aşından olan yüzbinler, hapse doldurduğunuz gazeteciler, akademisyenler, aydınlar, öğretmenler, öğrenciler, kısacası sizden olmadığı için yok sayılan, ötekileştirilen milyonlardır. Üstelik milyonlar bu mağduriyeti yaşarken öyle “ikna odaları” türünden, konuşmaya, iknaya dayalı yöntemlerle mağdur edilmiyorlar. Bir gece yarısı kararnamesiyle işini aşını, onlarca yıllık birikimlerini bir anda kaybediyorlar. “Terörle iltisaklı olmak” gibi son derece muğlak kavramlarla hukuku ayaklar altına almakta, muhalif olan herkes bir anda terörist ilan etmektesiniz. 

Sadece kin ve intikam duygularıyla hareket ediyorsunuz. Lideriniz dün Barış Bildirisi’ne imza atanlara hesabının sorulacağını söylemişti  ya, bugün hiç birini unutmadınız. Hukuksuz bir şekilde hepsini kapının önüne koydunuz. Hem de çoğunun 28 Şubat sürecinde mağduriyetler karşısında dik durduğunu, sizin yanınızda, sizin için bedel ödediğini unutarak. O dönemde gazeteciler en çok andıçlarla hedef gösterilirdi. Şimdi hoşa gitmeyen haber yapan gazeteci, sayenizde aynı dakika işini kaybediyor. Basının neredeyse tamamını kamu kaynaklarından ihaleler verdiğiniz iş insanlarına devrettiniz. Ele geçirdiğiniz havuz medyası aracılığıyla da konuşan, muhalefet eden herkesi tehdit ve hakaretlerinizle hedef gösterip ses çıkaramaz hale getirmeye çalışıyorsunuz.  Diş geçiremediğinizi ise yalan ve iftiralarla tutuklatıp hapse dolduruyor, iddianameleri bile aylarca hazırlamıyorsunuz.

Gerçekten mazlum olsaydınız, bu kadar zalim olmazdınız. Dünün sözde mağdurları bugünün muktedirleri olarak gerçek darbeci olduğunuzu attığınız her adımda gösteriyorsunuz. İktidarınız, yeryüzündeki tüm darbecileri kıskandıracak ölçüde zulme sahiptir. Yaşadığımız referandum süreci dahi, demokrasi konusundaki çifte standardınızı net bir şekilde ortaya koyuyor.  Lafa gelince milli irade kavramını dilinizden düşürmezsiniz ama neredeyse “hayır” kelimesini sözlükten çıkaracaksınız.

Kamu kurumlarının il müdürleri personelini zorla toplayıp, birbirlerine evet çağrısı yaparken, hayır çalışmasını yapan gençlerimiz hemen her gün saldırıya uğramakta. Rektörleriniz evet kampanyanızın emir eri rolüne soyunurken, hayır çalışması yapan Haziran Hareketi üyelerine siyasi parti olmadıkları için izin vermiyorsunuz.

Hayır Dediğimiz İçin Terörist Oluyoruz

Yüksek Seçim Kurulu mevzuatlarını bir kenara atıp basında eşit temsiliyet ilkesini evet lehine değiştirirken, anket yayınlama yasağını da havuz medyanızın istediği şekilde değiştiriyorsunuz. Üsküdar Belediyesi evet kampanyasına müdahil olurken sorun yok, ama Mezitli Belediyemizin “Hayırseverlik” çağrısında siyasi mesaj arıyor, billboardların kaldırılmasını istiyorsunuz. Biliyoruz halkımızın kaderini bir kişiye teslim etmemek için “hayır” diyecek olması uykularınızı kaçırıyor. Hayır’larımızın çoğalması sizi korkuttukça daha bir artıyor zulmünüz. Bıçaklanıyoruz, dövülüyoruz, tehdit ediliyoruz, tutuklanıyoruz, hayır dediğimiz için devlet katında terörist oluyoruz ama yılmıyoruz. Canımızla kanımızla direnmekten zerrece vazgeçmiyoruz. Vazgeçmediğimiz içindir ki halen ölmeye, işkence görmeye, tutuklanmaya devam ediyoruz. 

16 Nisan’da Hayır’larımız zulüm saltanatınıza son verecek ve birlikte bir Türkiye’nin kapısını aralayacaktır” diyerek sözlerini tamamladı. (Haber: İlyas Edip TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here