Ve Yine Köşe Bucak Angus Kokuyor

0
130

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Angus yüklü gemi limana gelmiş sırasını bekliyor  en azından birkaç gün daha rahatız diye düşünüyorduk. Gece sabaha karşı başladı koku girmedik delik bırakmadı nereye dönseniz o koku. Nasıl bir koku bu ya? Biz Gazipaşa’da köyde yaşıyoruz neredeyse, ahırlar ve kümesler, seralar ve ekmek açan kadınların olduğu bir yerde. Ahırlara girip süt alıyoruz ahırlar usulüne uygun olarak temiz mi? Asla ama yine de böyle kokmuyor. Hayvanlar gün içinde temiz havada meralarda bahçelerde dolaşıyor akşam ancak evlerine giriyorlar.  Koyunlar, kuzular, tavuklarda tabi ekşi bir koku ve toprağa  gübre döküldüğü zaman gerçekten hayvan gübresi kullandıkları için normal hayvan gübresi kokar bazı geceler. Ama yine hiçbir koku bu kokuya benzemiyor. Bu nasıl bir koku, tarifi zor, binlerce hayvanın birbirine karışmış kapalı ortamda olgunlaşmış, mayalanmış, korkunç bir kokusu, rüzgarla ve diğer kokularla birleşince akıllara zarar. Gerçekten o limanda iş yapanları kutluyorum ve gerçekten orada kontrol için bekleyenleri kutluyorum… Çünkü o insanlar hayvanları   en az insanlar kadar önemsiyorlar,   hayvanları böyle görünce nasıl üzülüyorlardır birde tek tek hayvanları incelediklerini düşünemiyorum bu yüzden birde vicdan azabı duymak var yani! “Söylesem  duyulmuyor söylemesem olmaz” durumları.

Bize küçüklüğümüzden beri paylaşmayı öğretmişlerdi. “Biri yer öteki bakar kıyamet bundan kopar” diye de çocuklar arasında tekerleme vardı. Tabi ki her zaman yoksulluk vardı, her zaman zenginlik ancak  hiçbir zaman bu kadar açılmamıştı ara. Ve paylaşım vardı candan, gönülden. Yani  şimdi  bir tarafta dudakları uçuklatan hediye uçaklar polemiği bitmiyor. Ve bazı telaffuz bile edemediğimiz yemek çeşitlerinin yendiği  zengin sofraları… Bir tarafta bir lokma et için ta nerelerden getirilen, kir pas içinde, hasta, yorgun hayvanlar ve insanlar o kadar yoksul ki bu hayvanların etleri de vitrinlerde kalır yarın diye düşünüyorum. Şahsen bendeniz göz ucumla bile bakmam.

Ve  hayvanlar geliyor yetmiyor  süt ürünleri ve süt  ithal  etmeye başladık. Bari bu hayvanların süt verenlerini alsaydık ya. Neyse büyüklerimiz daha iyi bilir. Ve “ne uğraşacaksın balık tutmak için al sana balık” ve insanların işleri ellerinden gidince boşlukta kalınca işsiz, güçsüz ne yapacaklar… Meyhane ve kıraathaneler dolar, evde huzursuzluk başlar, şiddet, uyuşturucu illeti gelir musallat olur başlara. Birde  göç almışken, kendimizi doyurmaktan acizken ve pamuk tarlaları uyuşturucu tarlalarına dönüşür  rahatlıkla. Neyse ki Hatay İl Emniyet Müdürlüğü her an tetikte, uyuşturucu tacirlerine nefes aldırmıyor ve dün onlara  yönelik pamuk tarlasında düzenledikleri operasyonda 4 ayrı poşet içerisinde 151 adet paketlenmiş halde 307 bin 418 adet uyuşturucu hap ele geçirilmişler! Canı yürekten kutluyorum.

Aslında yokluk ve yoksulluk diz boyu, ortada  mal kalmadı, yağ, un bulamıyorsunuz, bulduğunuzda tam tamına yüzde yüz pahalanmış, el insaf yani kardeşim bari yarı yarıya yapın kimden mal kaçırıyorsunuz?

Ve şimdi çocuk ben olsaydım kıyametin kopması gerekirdi çoktan bu durumda. Neyse ki büyüdüm. Şimdi kıyamet şekil değiştirdi yalnızca yoksullara kopuyor.

Ve şu aylardan beri böylece kaderine bırakılan deniz otobüsleri, kardeşim bari  halkınız için bir tek defa sen ben olmaktan vazgeçin ne olacak pullarınız mı dökülecek? İyi Samandağlılar deniz otobüslerine talip yakında oradan kalkar. Bizde bakarız! Ve bakarızzz.

Ve sevgili okuyucularım sinirler gergin gerçekten… Okullar açıldı, dünyanın masrafı, veliler borç harç içinde başlarını nereye vuracaklarını bilmiyorlar. Sözde eğitim parasız… Anaokulların velilerden istediklerini duyunca ve harç paraları, kitap ve kırtasiyeyi hiç katmıyorum bile. Allah yardım etsin diyorum. Tek kelime ile.

Ve şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalmaya çalışalım sevgili okuyucularım, tabi her zaman ayrımsız gayrımsız ama tabi hak yiyenler, talancılar, yalancılar bizden değiller. Yase

& & & & &

Aşk ve Çılgınlık

Uzun zaman önce, dünya yaratılmadan ve insanlar dünyaya ayak basmadan önce, iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez vaziyette dolanıyorlarmış. Bir gün toplanmışlar ve her zamankinden daha sıkkın oturuyorlarken Saflık ortaya bir fikir atmış: “Neden saklambaç oynamıyoruz?” Ve hepsi bu fikri beğenmiş, ve hemen Çılgınlık bağırmış: “Ben ebe olmak istiyorum!!!” Ve başka hiç kimse Çılgınlığı arayacak kadar çıldırmadığı için, Çılgınlık bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış…1,2,3… Ve Çılgınlık saydıkça, iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar. Şefkat Ay’ın boynuzuna asılmış, İhanet çöp yığınının içine girmiş, Sevgi bulutların arasına kıvrılmış, Yalan bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış. Tutku dünyanın merkezine gitmiş, Para Hırsı bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış… Ve Çılgınlık saymaya devam etmiş, 79, 80, 81, 82, 83… Aşkın dışında, bütün iyi ve kötü huylar o ana kadar zaten saklanmış. Aşk kararsız olduğu gibi, nereye saklanacağını da bilmiyormuş. Bu bizi şaşırtmamalı çünkü hepimiz Aşkı saklamanın ne kadar zor olduğunu biliriz.

Ve Çılgınlık 95,96,97.. ye gelmiş ve 100’e vardığı an Aşk sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış. Ve Çılgınlık bağırmış “Sağım solum sobedir, geliyorum!” ve arkasına döndüğünde ilk önce Tembelliği görmüş, o ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş. Sonra Şefkat’i ayın boynuzunda görmüş ve İhaneti çöplerin arasında, Sevgiyi bulutların arasında, Yalanı gölün dibinde ve Tutkuyu dünyanın merkezinde, hepsini birer birer bulmuş sadece biri hariç. Ve Çılgınlık umutsuzluğa kapılmış, en son saklı kişiyi bulamamış. Derken Haset, Aşkın bulunamamasından haset duyarak, Çılgınlığın kulağına fısıldamış: “Aşkı bulamıyorsun, o güllerin arasında..”Ve Çılgınlık çatal seklinde tahta bir sopa almış ve güllerin arasına çılgınca saplamış, ta ki yürek burkan bir haykırma onu durdurana kadar. Ve haykırıştan sonra Aşk elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış ve parmaklarının arasından iki sicim kan akıyormuş gözlerinden. Çılgınlık Aşkı bulmak için heyecandan Aşkın gözlerini kör etmiş. “Ne yaptım ben? Ne yaptım ben?” diye bağırmış. “Seni kör ettim. Nasıl onarabilirim?”

Ve Aşk cevap vermiş “Gözlerimi geri veremezsin ama benim kılavuzum olabilirsin” Ve o günden beri, aşkın gözü kördür ve çılgınlık her zaman yanındadır!!!!

Günün Şiiri

Dede Korkut Yolu

(Öz gerek hayatta her cana)

Dede Korkut yoludur dedim,

Şiir yazdım Türkü söyledim,

Tek hakikati özümde bildim.

Öz gerek hayatta her cana,

Öz yoksa ne fayda İnsana?

 

Sazımla Ülküme koşarım,

Töremi ruhumda yaşarım,

Kuvvetimi özümden alırım,

Öz gerek hayatta her cana,

Öz yoksa ne fayda İnsana?

 

Allah için İnsanlığı severim,

Zalime kalbim de yok yerim,

Özüme sarılır Aşka giderim,

Öz gerek hayatta her cana,

Öz yoksa ne fayda İnsana?

 

Oğuz Türküyüm işte sözüm,

Sönmeyecek ruhumda közüm,

Hakkın ışığında pişecek özüm,

Öz gerek hayatta her cana,

Öz yoksa ne fayda İnsana?

Erkut DİNÇ

İçkiye Benzer Bir Şey Var Bu Havalarda

İçkiye benzer bir şey var bu havalarda

Kötü ediyor insanı, kötü…

Hele bir hasretlik oldu mu serde;

Sevdiğin başka yerde,

Sen başka yerde.

Dertli ediyor insanı, dertli.

 

İçkiye benzer bir şey var bu havalarda,

Sarhoş ediyor insanı, sarhoş.

Orhan Veli KANIK

Günün Fıkrası

Amerika’da yaşayan Dursun, Trabzon’daki Temel’i yanına çağırıyormuş: “Ula Temel ha puraya gelursen aç kalmazsun da. Sadece yerdeki paraları toplasan o bile yeter sana” demiş. Bunu duyan Temel birazda merakından binmiş uçağa Amerika’ya gitmiş. Uçaktan inmiş, valizini alıp hava alanından çıkmak üzereymiş. Bir de bakmış yerde 100 dolar var. Paraya bakmış ve şöyle demiş: “Ula daha ilk günden işe mi başlanur”

Günün Sözü

Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır. Bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders. Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Mevlana

Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör sahnede bir ileri bir geri saatini doldurur ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır. Gürültücü bir salağın anlattığı ki yoktur hiçbir anlamı.
William SHAKESPEARE

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here