Ve Eylül… Ve Kitap…

0
93

Günaydın sevgili okuyucularım nasılısınız bu sabah?  Eylül ayı geldi çattı. Romantikler Eylül ayına güzellemeler diziyor; renginden hüznünden, gün batımından, gün doğumundan falan da falan. Valla bendenizce de Eylül ayı tılsımlı, bunu inkar edemem ancak bendeniz  gerçekçiyim ve romantiklik toplumun huzuru  yoksa  yerinde kalsın diyenlerdenim. Bir defa bu ayda okullar açılır, aileler okul bulma derdine düşer, semt-semt imam hatip ya da normal okul ya da özel okul… Normal okul bulmak olanaksız, imam hatip istemiyorsan buyur özel okula… Özel okullar ateş pahası, çocuğun  uzaklarda üniversite kazandı,  göndersen bir dert göndermesen iki dert… Her iki durumda da işsiz kalacak, artık  okul kazandım haberi oh laylom karşılanmıyor.

İlk sevincin yerini derin düşünceler alır hemen, yol, kayıt koyut, haraç parası derken kalacak yer sorunu  ve  her şey iki misli pahalandığı için para bulma, e nereden peki? Asgari ücret, ev kirasını ödeyemiyor, nasıl çocuğunu okula gönderecek… Hadi eş dost yardım etti çok şükür hala o bu güzellik sürüyor o da yarıdan aşağı düştü ya. Ama nereye kadar? Eylül ayı Eylül oldu olalı bu kadar sıkıntılı olmamıştır diye düşünüyorum.

Bunlar ailevi sıkıntılar ve bu sıkıntılar mutsuzluk yaratır, asık suratlar, kaygılı bakışlar, çekingen duruşları birlikte getirir ki şimdilerde öyle gönülden gülümseyen birilerini arasan bulamazsın.

Aileler mutsuzsa toplum mutsuzdur, toplum mutsuzsa ülke mutsuzdur. Ve romantizm yerine koyu bir umutsuzluk hakim elle tutulacak kadar gerçek.

Kiralar arttı suya, ekmeğe, elektriğe zam bindi, ekmekler küçüldü, fiyatı arttı, iki taraflı falan filan! Kağıda zam, artık gazete alırken bile düşünecek duruma geldik. İş yerleri kapanıyor, kapanmayanlar elemen atıyor.  Bir gece ansızın dengeler şaşıyor, birileri bir şeyler yapıyor, bizler her söze inananlar “hatalar olur” diyoruz ve geçip gidiyoruz. Ne oluyor, ne bitiyor, Allah bilir  ve daha bir sürü bildik bilmedik garip olaylar oluyor. Ve bütün  bunlar, güzellemeler dizdiğimiz sevgili Eylül ayında gerçekleşiyor. Tabi ki diyeceğiz ki ayın, mevsimlerin günahı ne? Günahları tabi ki yok ancak güzelliklerini görmeyecek kadar bizi yeisse düşürenler düşünsün diyeceğim; düşünsün diyorum çünkü terbiyeliyim..

Ve Eylül, aslında şansız bir ay bütün olumsuzluklar, sorunlar onun üzerine yıkılıyor oysa eskiden öyle miydi? Küçük büyük, romantik olsun olmasın herkesin   gerçekten renk ahenk ve kaçınılmaz hüzün konusuydu Eylül.

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım dün (Pazar) bildiğiniz gibi İskenderun’un ilk yayınevi olan Kitap Otağı yayınevinin konukları ve yazarları olarak Anıt Alanında imza ve söyleşi  etkinliğimiz vardı. Eş dost ordaydı destek olmak için ama halk? “Of ya kitapta neymiş” der gibi geçip gittiler önümüzden. Hatta en  okuryazar görünenler bile. Doğrusu bir beklentim olsaydı çok düş kırıklığına uğrardım. Beklentim yok, ortamı biliyorum, çünkü  insanları tanıyorum, gazete okumayan bir halk  şimdi tümden okumayacak  bu zamlar dolayısı ile bir de kitap mı alsınlar? Bir top dondurma parasına  aslında kitap  ücreti düşünseler. Neyse  dedim ya beklentim yoktu ama yine de hoş bir heyecanım vardı. En azında sohbet babında ancak sanki öcü varmış gibi kaçarak geçti  insanlar kitapların önünden… Hatta bizim sevgili belediye başkanımız bile beylik olsun diye el sıktı  gözlerini  kaçırarak, hızlı-hızlı bir tek kitaba bile eğilip bakmaya tenezzül  de bulunmadı çok üzücü doğrusu. Yerel  yazarlar bunlar,  gazeteciler, sanatçılar, sizden birileri, azıcık  ilgi  gösterseniz ne olacak? Yani, Payas Belediye Başkanı Sayın Bekir  Altan  geldi, herkesin hal hatırını sordu, bir eksiğimiz var mı diye sordu. Kitap satın aldı. Resim sergilerime de muhakkak gelirdi.

Ve sevgili okuyucularım Adana kitap fuarında da belediye başkanı kitapları tomar-tomar alıp belediye çalışanlarına bedava dağıttı. Hatay  büyükşehir belediye başkanı da aynı şeyi yapsa… Yani mesele kitap satın almak  değil, yerel sanatçına sahip çıkmak, yani insanı üzen bu. Neyse canları sağ olsun onlar gelir gider biz sanatımızla kalırız.

Ve sevgili okuyucularım Eylül hüzün ayı değil mi kardeşimle onu gülümseme  ve teşekkür ayı  ilan ettik. Şöyle ki gözümüzü güzele açacağız ve güzelliğin sahibine kocaman bir teşekkür göndereceğiz. Birinci gün üç teşekkür gönderebildik, dün on beş teşekkür gönderebildik, bugün ise yazabildiğim için kendime teşekkür ettim.

Ve sevgili okuyucularım her gün bendenize katlandığınız için hepinize çok teşekkür ederim ve şimdilik sağlık ve sevgiyle kalalım hep birlikte her zaman ayrımsız gayrımsız. Yase

Günün Şiiri

KİMİ SEVSEM SENSİN

kimi sevsem sensin / hayret

sevgi hepsini nasıl değiştiriyor

gözleri maviyken yaprak yeşili

senin sesinle konuşuyor elbet

yarım bakışları o kadar tehlikeli

senin sigaranı senin gibi içiyor

kimi sevsem sensin / hayret

senden nedense vazgeçilemiyor

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet

sarışın başladığım esmer bitiyor

anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli

dudakları keskin kırmızı jilet

bir belaya çattık / nasıl bitirmeli

gitar kımıldadı mı zaman deliniyor

kimi sevsem sensin / hayret

kapıların kapalı girilemiyor

kimi sevsem sensin / senden ibaret

hepsini senin adınla çağırıyorum

arkamdan şımarık gülüşüyorlar

getirdikleri yağmur / sende unuttuğum

hani o sımsıcak iri çekirdekli

senin gibi vahşi öpüşüyorlar

kimi sevsem sensin / hayret

in misin cin misin anlamıyorum

Attila İLHAN

Sen Burada Bir Yabancısın…

Bu rüzgârın tadı senin hiç tatmadığın

Bu yolcular bilmediğin bir yerden geliyor

Konuştukları dil ömrünce duymadığın

Gözlerini sakla sen burda bir yabancısın.

Akşam tren raylarına yağmur yağıyor

Devrilmiş bir sokak ayak basmadığın

Çarmıha gerilmiş afişler ıslanıyor

Karanlıkta bir kadın tanımadığın

Bir şeyler söylüyor anlamadığın

Şüpheli oteller üstüne geriniyor

Sen burada bir yabancısın saklanmalısın

Akşam tren raylarına yağmur yağıyor.

Attila İLHAN

Günün Fıkrası

Bir mecliste konuşulurken, Amerikalı: “-Biz Mars’a gideceğiz” demiş. Alman: “-Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz” demiş. Fransız: “-Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var” demiş. Bizim Karadenizli de onlardan geri kalmamak için: “-Biz de güneşe gideceğiz” demiş. “-Güneşe gidemezsiniz” demişler. “Güneş yakar.” Karadenizli gülümsemiş: “-O kadar da enayi değiliz, tabi, demiş. Akşam serinliğinde gideceğiz.”

Günün Sözü

İnsanlar akılsızlıkları yüzünden “alınlarında yazılı olandan” daha çok acı çekerler.
Eflatun

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here