Toprakların Asıl Sahibi Göreve Başladı

0
81

Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer alan, Suudi Arabistan, Ürdün, Irak, Suriye ve diğer ülkeler, tam 600 yıl kendi topraklarımız içerisinde bizden birileri değil miydi? Özellikle Ege Denizinde bulunan adaların asıl sahibi kim? Yüz yıllardır kendi denizimiz olan Ege Denizinde şimdi nasıl hak ve hukuk sahibi Yunanistan?!

Osmanlının çöküşünü ganimet bilen haçlı fikrine sahip ülkeler, vatanımı karış-karış paylaştılar. Kurtuluş Savaşından sonra önümüzü dahi göremiyorduk. Fakirdik, çaresizdik. En ufak bir güçlenmemizde karşımızda durdular. Türkiye’yi asla güçlendirmediler. Ne yaparsak yapalım bizi yerimizde rahat bırakmadılar. Dış düşmanlar yetmez gibi birde iç düşmanlarla mücadele etmek zorundaydık. Halen iç düşmanlar faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye olumlu bir girişim yapsa hemen ilk önce sosyal medya sayfalarında yöneticilere ateş püskürüyor ve halkımızı birbirine düşürme senaryolarında başrolü oynuyorlar. Hepsi Allah’ından bulsun.

Fransa, İngiltere ile birlikte büyük savaştan sözde galip çıkan ülkeler; Almanya’nın yenilmesini fırsat saydılar. Sevr Antlaşması gereği yurdumuzu talan ettiler. Haçlı seferlerinde yenemedikleri Türklerin topraklarına öyle bir acımasızca saldırdılar ki tıpkı bir canavar gibi halkımızı da topraklarımızı da gasp ettiler. Bunlar unutulmadı hala o günleri yaşayanlar var. Yaşayanlar olmasa bile tarih sayfaları sararmadı.

Göz koydukları ülkemi paylaşmak uğruna birbirleriyle yarış içerisine giren bu namussuz sözde ülkeler, bu günlerde yine ön plana çıkmaya başladılar. Ne yaparlarsa yapsınlar artık karşılarında yirmi beş sente muhtaç bir Türkiye yok. Bir zamanlar her yıl kutladığımız yerli malı haftalarına Türkiye yeniden dönüş yaptı. Kendi gemimizi, kendi topumuzu, tüfeğimizi, kendi yollarımızı, kendi köprülerimizi, kendi insansız uçaklarımızı, kendi haberleşme uydularımızı, kendimize yeter derecede yeniliklerimizi yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.

Türk tarihi boyunca, kendi liderini içinden çıkartmış bir milletiz. Binlerce yıl evvelinden beri Türk tarihini incelediğimizde, hangi Türk kavmi kaybolmaya yüz tuttuğunda bir lider çıkmış ve Türk bağımsızlığını bu günlere kadar getirmiştir. Şu an lider tam manasıyla görevini yapıyor. Devlet Bahçeli birlikteliğiyle çok güzel uyum içerisindeler. Geçmişte gücümüzün yetmediğini şimdi gücümüzle ortaya koyuyoruz. Asla sessiz değiliz. Sesimizi tüm Dünya duyuyor. İç düşmanlarımız merak etmeyin, sizler ve hepiniz bu kutsal vatana yaptığınız ihanetlerin bedelini er veya geç ödeyeceksiniz.

Kendi toprağımızı başkalarına peşkeş çekme cesaretinde bulunan, şimdilik vatanımı parçalayan ülkelerin sözcüsü durumunda bulunan Fransa kendine çok güvenme. Seni yüz yılar evvelinden tanırız. Türkiye’nin yüce kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra bölgede güçlenmesi, anlaşmalı devletlerin işine hiç gelmedi. Türk ulusunu yönetenler; taze geçmişi iyi analiz ettiklerinden dolayı her türlü hileli yaklaşımlara itinalı yaklaşıyor. Geçmişte bağrımızı yakan bu ülkelerin şimdilerde bölgemizden bir şeyler beklemeleri çok doğal. Büyük Türk milletinin kurduğu ve at koşturduğu bu topraklar üzerinde bizim varlığımız her dönem olacak. Atalarımın bizlere miras bıraktığı mukaddes topraklar üzerinde asla ve asla hak ediş içerisinde olamaz ve olamazlar.

Suriye, anlaşmalı devletlerin salyalarını akıttığı bir yer. Petrol var, deniz var. Böyle bir yeri elde etmek uğruna her an büyük bir savaş ortaya çıkar. Güçlenen Türkiye olmasaydı, şimdiye kadar yüz kere burayı bölmüş paylaşmışlardı. Önlerinde en büyük engel olarak gördükleri Türkiye’yi parçalamadan buraların alınmasının mümkünü olmadığını çok iyi biliyorlar. Bugün Suriye’de iki buçuk milyon Bayır-Bucak Türkleri yaşıyor. Onların iki önemli meselesi var; sahipsiz kalmaları ve dillerini unutmaları. Sahipsizliğin getirdiği teslimiyet psikolojisi çok ciddi kültür erozyonuna sebep oldu.

Türkiye, yenidünya düzeninin tartışıldığı günümüzde, jeopolitiğinin verdiği avantajdan ve tarihinden kaynaklanan misyonundan yeterince faydalanamamıştı. Osmanlı sonrasında kurulan milli hükümetler yayılmacı bir dış politika takip etmemeyi genel bir politika olarak belirlediler ve dışarıdaki Türklerin varlığını kendi güçleri haline getiremediler. Altı yüz yıl boyunca adalet içinde yönettiğimiz bu coğrafyaya yeniden huzur gelebilmesi için Türk’ün adaletinin yeniden kaim olması gerekir. Türkiye, bu misyonunu emperyalizmin gereği olarak değil, doğrudan huzur getirebilmek için küresel bir görev olarak ortaya koymaya çok şükür başladı.

Israrla şunu söylüyorum; Türkiye’deki Arap asıllı bir Türk vatandaşı hangi haklara sahipse, Suriye’deki Türk asıllı bir Suriye vatandaşı aynı haklara sahip olmalıydı. Bu sahiplenmeyi başaramayan Esat rejimi sonunda bu karışıklığın içerisinde yer aldı. Sonunda ise hiç birimizin istemediği olaylar neticesinde on binlerce masum vatandaş öldü ve çoğu da sakat kaldı. Yüz binlercesi de hudutlarımızın çevresinde kurulan çadırlarda hayatlarını zor güç ikame ettiriyor. Şehirlerimize dağılanlar ise çok ayrı bir konu şeklinde önümüzde duruyor.

Savaştan korkarak ülkelerinden kaçan bu insanlar kendi topraklarına sahip çıkmalıdır. Güney hudutlarımızda egemenlik isteyen şer guruplar babalarının toprağı gibi Suriye topraklarını paylaşmak için sözde mücadele veriyor. Sizler nerden geldiniz de bu topraklarda kendinizi hak sahibi olarak görüyorsunuz. Türkiye size bu fırsatı vermeyecek ve yüz yıllardı hayallerini kurduğunuz bu topraklara sahip olamayacaksınız. Suriye halkı kendi topraklarına sahip çıkmasa da esas mal sahibi olan Anadolu, başınızın üstünde bekliyor.

Yunanistan ile çok iyi şekilde çelik-çomak oynayan haçlı kalıntıları, eninde sonunda kendi inlerinde kaybolmaya mahkûm olacaklar. Türkiye dünyanın en güçlü ülkesi olmaya başlamasının ardından, dünya suyunu bulandırmaya başladılar. Olsun bulanmayan su durulmaz. Bir gün su durulduğunda asıl gerçekleri de su yüzüne çıkartmış olacak.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here