Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Tarihe bir çentik attı dün İskenderun “2 Haziran 2015” Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan İskenderun’da… Doğrusu gelişinden önceki hazırlıkları görünce insanın keşke her gün gelse diyesi geliyor. Günler öncesinden hazırlıklar yoğun bir şekilde devam ediyordu, sanırım geleceği saate dek de devam etti. Kolay değil bir ülkenin Cumhurbaşkanı gelen. Bizler İskenderun sakinleri olarak, düşüncemiz, görüşümüz ne olursa olsun, bizi ziyaret edenleri saygıyla, sevgiyle karşılarız ve eve sahipliğinde kusur etmemeye çalışırız. Özellikle gelen Cumhurbaşkanı olursa! Kendi adıma “Hoş geldi” diyorum. Ve gelişi dilerim hayırlara vesile olsun.
& & & & &
Ve şiddet olayları sürüyor. Doktorlara yönelik, kadınlara, çocuklara, hayvanlara, doğaya… Buna dur diyecek hiç kimse yok gibi? Çünkü aile yapısı bozuldu. Toplum ikiye bölündü zenginler ve yoksullar diye. Kalabalık ve başıbozukluluk tavan yaptı. Yoksullar sıkıntıdan, maddi manevi. Zenginlerde rahatlıktan şiddete meyili oluyor bendenizce. Daha bir buçuk iki yaşında badi, badicik yürümeye çalışan bebeğine sokak ortasında şiddetli bir tokat atarak yere düşmesine neden olan bir babanın bu şekilde büyüteceği çocuktan ne çıkar Allah aşkınıza? Ve o baba neden niçin bu kadar tahammülsüz ve şiddete meyilli? Çocuğunuzu parka götürüyorsunuz. Kaydıraktan kaydıracaksınız. Ondan biraz büyük çocuklar koşup kaydırağa enine uzanarak kaydıracağı kapatıp arkalarından gelenlere yol vermiyorlarsa ve anne babaları onları zevkle izliyor ve uyarmıyorsa bu çocuklardan ne çıkacak? Ve bu aileler ne vaat ediyor çocuklarına?
Sevgili okuyucularım. Selin ile Selin’in 18 aylık kızını geçenlerde sahile çıkaralım dedik. Ömrümüzün en büyük mutluluklarını yaşatıyor bize Duru bebek. Kedilere, köpeklere, kuşlara bayılıyor. Bırakıyoruz kuşların arkasından koşuyor. Köpeklere, kedilere korkusuca yaklaşıyor, sevdiriyor hayvanlar kendilerini çocuklara. Ama gelin görün ki, elindekini başka bir çocukla paylaşmak istediğinde eline vurarak yanıt veriyor kendi yaşındaki çocuklar? Dehşetle izliyoruz. Kaydırakta ona yer vermiyorlar inatla! Valla ne yalan söyleyeyim korktum “bu ne şiddet, bu ne celal ya” dedim? Selin “Hala, bunlar çok korku filmi izliyor herhalde” dedi gülerek. Tabi çocuklara güldük. Ama ailelerine resmen bozulduk. Ve şimdi ister istemez parklarda, sokaklarda aşağılanan, şiddeti öğrenen çocuklar, şiddete eğilimli olacak diye düşünüyoruz.
Ve bunların sayısı az değil. Kaba kuvvetle yaptırımı öğrenince bir defa; öyle devam ediyorlar. Kendi hesabıma bir daha Selinle çıkmadım. Ancak bu çözüm değil kaçmak oluyor. Ve bazen kaçmak çözümsüzlükten iyi olabiliyor. Çünkü anneye “çocuğunuza bakar mısınız?” derseniz, sizde korku filmlerindeki gibi kocaman açılmış gözlerle karşılanıyorsunuz. Çocuğunuza sende aynı şeyi yap derseniz aranızda ne fark olacak? Ekonomik durum başta ailelerin çözülmesine neden olan diye düşünüyorum. Çocuğuna tokat atan baba günlerdir kafamı kurcalıyor. “Bir baba bunu yapamaz” diyorum. Yapmamalı parmak kadar çocuğa! Adamın kim bilir ne derdi var? Adamın dertli olması ya da sıkıntı yaşıyor olması peki hafifletici neden olabilir mi o çocuğun ruhu bir defa incindikten sonra? Biz elimizden geldiğince paylaşmayı ve sevmeyi öğretiyoruz çocuğumuza ve kendini kendi olanakları ile korumayı. Çünkü her zaman yanında olamayacağız.
Ve yeniden tıp camiasının başı sağ olsun ve sorunları bir an önce halledilsin diliyorum. En azından hedef gösterilmesinler. Bir doktor kolay yetişmiyor. Ve onun sağlığımız için çalışırken canının tehlikede olması kabul edilir şey değil. Ve sevgili okuyucularım. Şimdilik sağlık ve sevgiyle kalalım hep birlikte. Yase
Ve… sevgili okuyucularım atölyeme gelerek kitabımı almaya başladı. Okuyucularımın yazılarım hakkında söyledikleri, kitabımı almak istemeleri beni çok mutlu ediyor. Teşekkürler…
Günün Şiiri
Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek
Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa…
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz…
Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler…
Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Adnan YÜCEL
Günün Sözü
Yetenek, sükunet içinde ortaya çıkar.. Karakter ise dünyanın fırtınaları içinde…
Goethe