Tarihe Bir Çentik Attı İskenderun

0
63

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Tarihe bir çentik attı dün İskenderun “2 Haziran 2015” Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan İskenderun’da… Doğrusu gelişinden önceki hazırlıkları görünce insanın keşke her gün gelse diyesi geliyor. Günler öncesinden hazırlıklar yoğun bir şekilde devam ediyordu, sanırım geleceği saate dek de devam etti. Kolay değil bir ülkenin Cumhurbaşkanı gelen. Bizler İskenderun sakinleri olarak, düşüncemiz, görüşümüz ne olursa olsun, bizi ziyaret edenleri saygıyla, sevgiyle karşılarız ve eve sahipliğinde kusur etmemeye çalışırız. Özellikle gelen Cumhurbaşkanı olursa! Kendi adıma “Hoş geldi” diyorum. Ve gelişi dilerim hayırlara vesile olsun.

& & & & &

Ve şiddet olayları sürüyor. Doktorlara yönelik, kadınlara, çocuklara, hayvanlara, doğaya… Buna dur diyecek hiç kimse yok gibi? Çünkü aile yapısı bozuldu. Toplum ikiye bölündü  zenginler ve yoksullar diye. Kalabalık ve başıbozukluluk tavan yaptı. Yoksullar sıkıntıdan, maddi manevi. Zenginlerde rahatlıktan şiddete meyili oluyor bendenizce. Daha bir buçuk iki  yaşında badi, badicik yürümeye çalışan bebeğine sokak  ortasında şiddetli bir tokat atarak yere düşmesine neden olan bir babanın bu şekilde büyüteceği çocuktan ne çıkar Allah aşkınıza? Ve o baba neden niçin bu kadar tahammülsüz ve şiddete meyilli? Çocuğunuzu parka götürüyorsunuz. Kaydıraktan kaydıracaksınız. Ondan biraz büyük çocuklar koşup kaydırağa enine uzanarak kaydıracağı kapatıp arkalarından gelenlere yol vermiyorlarsa ve anne babaları onları zevkle izliyor ve uyarmıyorsa bu çocuklardan ne çıkacak? Ve bu aileler ne vaat ediyor çocuklarına?

Sevgili okuyucularım. Selin ile Selin’in 18 aylık kızını geçenlerde sahile çıkaralım dedik. Ömrümüzün en büyük mutluluklarını yaşatıyor bize Duru bebek. Kedilere, köpeklere, kuşlara bayılıyor. Bırakıyoruz kuşların arkasından koşuyor. Köpeklere, kedilere korkusuca yaklaşıyor, sevdiriyor hayvanlar kendilerini çocuklara. Ama gelin görün ki, elindekini başka bir çocukla paylaşmak istediğinde eline vurarak yanıt veriyor kendi yaşındaki çocuklar? Dehşetle izliyoruz. Kaydırakta ona yer vermiyorlar inatla! Valla ne yalan söyleyeyim korktum “bu ne şiddet, bu ne celal ya” dedim? Selin “Hala, bunlar çok korku filmi izliyor herhalde” dedi gülerek. Tabi çocuklara güldük. Ama ailelerine resmen bozulduk. Ve şimdi ister istemez parklarda, sokaklarda aşağılanan, şiddeti öğrenen çocuklar,  şiddete eğilimli olacak diye düşünüyoruz.

Ve bunların sayısı az değil. Kaba kuvvetle yaptırımı öğrenince bir defa; öyle devam ediyorlar. Kendi hesabıma bir daha Selinle çıkmadım. Ancak bu çözüm değil kaçmak oluyor. Ve bazen kaçmak çözümsüzlükten iyi olabiliyor. Çünkü anneye “çocuğunuza bakar mısınız?” derseniz, sizde korku filmlerindeki gibi kocaman açılmış gözlerle karşılanıyorsunuz. Çocuğunuza sende  aynı şeyi yap derseniz aranızda ne fark olacak?  Ekonomik durum başta ailelerin çözülmesine neden  olan diye düşünüyorum. Çocuğuna tokat atan baba günlerdir kafamı kurcalıyor. “Bir baba bunu yapamaz” diyorum. Yapmamalı  parmak kadar çocuğa! Adamın kim bilir ne derdi var? Adamın dertli olması ya da  sıkıntı yaşıyor olması peki hafifletici neden olabilir mi o çocuğun ruhu bir defa incindikten sonra? Biz elimizden geldiğince paylaşmayı ve sevmeyi öğretiyoruz çocuğumuza ve kendini kendi olanakları ile korumayı. Çünkü her zaman yanında olamayacağız.

Ve  yeniden  tıp camiasının başı sağ olsun ve sorunları bir an önce halledilsin diliyorum. En azından hedef gösterilmesinler. Bir doktor kolay yetişmiyor. Ve onun  sağlığımız için  çalışırken canının  tehlikede  olması  kabul edilir şey değil. Ve sevgili okuyucularım.  Şimdilik sağlık ve sevgiyle kalalım hep birlikte. Yase

yase kitap imzaladı4

Ve… sevgili okuyucularım atölyeme gelerek kitabımı almaya başladı. Okuyucularımın yazılarım hakkında söyledikleri, kitabımı almak istemeleri beni çok mutlu ediyor. Teşekkürler…

Günün Şiiri

Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek

Aşksız ve paramparçaydı yaşam

bir inancın yüceliğinde buldum seni

bir kavganın güzelliğinde sevdim.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları

aşk ile sevmek bir güzelliği

ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.

işte yüzünde badem çiçekleri

saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.

sen misin seni sevdiğim o kavga,

sen o kavganın güzelliği misin yoksa…

Bir inancın yüceliğinde buldum seni

bir kavganın güzelliğinde sevdim.

bin kez budadılar körpe dallarımızı

bin kez kırdılar.

yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz

bin kez korkuya boğdular zamanı

bin kez ölümlediler

yine doğumdayız işte,  yine sevinçteyiz.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri

suyun ayakları olmuştur ayaklarımız

ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.

yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık

törenlerle dikilirdik burçlarınıza.

türküler söylerdik hep aynı telden

aynı sesten, aynı yürekten

dağlara biz verirdik morluğunu,

henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz…

Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne

ne tan atışı doğumların sevincine

ey bir elinde mezarcılar yaratan,

bir elinde ebeler koşturan doğa

bu seslenişimiz yalnızca sana

yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Saraylar saltanatlar çöker

kan susar birgün

zulüm biter.

menekşelerde açılır üstümüzde

leylaklarda güler.

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler…

Şiirler doğacak kıvamda yine

duygular yeniden yağacak kıvamda.

ve yürek,

imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.

ey herşey bitti diyenler

korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.

ne kırlarda direnen çiçekler

ne kentlerde devleşen öfkeler

henüz elveda demediler.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Adnan YÜCEL

Günün Sözü

Yetenek, sükunet içinde ortaya çıkar.. Karakter ise dünyanın fırtınaları içinde…

Goethe

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here