Suriye iç savaşı başlamadan hemen önce, devriye uçuşu yapan uçağımızı düşürdüklerinde çılgınlar gibi sevinen Suriyelilerin, düşen uçağımızın ardından sevinç çılgınlıklarını unutmadık. İç işleri karışmaya başlar başlamaz kurtuluşu Türkiye’de buldular. Milyonlarcası kendi vatanlarını yüz üstü bırakıp, ülkelerinden apar topar kaçtı. Hudutlarımız onların gelip yerleştikleri sığınmacı kamplarıyla doldu taştı. Sanki kendi memleketleriymiş gibi ülkemizin her noktasına dağıldılar.
Türk vatandaşlarının hak ve hukukları neyse onların tamamından fazlası Suriyelilere verildi. Ben hastanede sıra beklerken o öncelikli tedaviyle en ön sıralarda o da yetmezmiş gibi vatandaşlık dahi aldılar. O da yetmedi benim evladım üniversite imtihanlarında ter dökerken onlar imtihansız üniversitelerimize çağrıldılar. Cadde ve mahallelerimiz onların açtığı dükkanlarla doldu taştı. Adli vakalarda her gün gündemdeler.
Benim esnafım vergisini, katma değerini ödeyemezken, onlar her türlü vergi kolaylıklarıyla birlikteler. Türkiye öyle anlı şanlı ekonomik düzeyi var olan ülke değil. Yetmiş sene önce çıktığı kurtuluş savaşının yaraları henüz sarılmamışken, komşu ülkenin insanı üstümüzde yük! Adamların hiçbir şey umurunda değil. Olası bir ağız dalaşında üç beşi bir araya gelip benim vatandaşımı gözünü kırpmadan darp edebiliyor.
Zaman öncesi, yani Osmanlı zamanında Suriye bizim topraklarımız diye oradaki insanlara bu kadar ayrıcalıklı sahip çıkmak bence çok abartılı. Adamlar hala Hatay toprakları bizim diye bağırırken, kendi içimizde yılan beslediğimizin artık farkına varalım. Benim askerimi kahpece pusularla şehit eden PKK-YPG Suriye topraklarında yıllar boyu örgütlendiler. Suriye’den sızarak Amanos üzerinden giriş yapıp vatandaşlarımı ve askerimi şehit ettiler. Onlar bu kadar vatanseverdi de neden şer örgütlerini kendi içerisinde besleyerek bana kurşun sıktılar.
Bunlar geçmişte de Türkleri kesinlikle sevmeyen bir millet. Peki denen biz bunları bunca sebepleri varken bağrımıza basıyoruz. Türkiye’nin arter illeri onlarla dolup taştığı şu günlerde onlara bunca yakınlaşma içerisinde olmanın anlamını ben bir Türk vatandaşı olarak anlayamıyorum. Tamam, iç savaş çıktı, biz onlara elimizden geldiğince baktık, sardık, sarmaladık. Şimdi savaşları eskisi gibi değil. Gitsinler memleketlerine sahip çıksınlar. Ülkemde oturup yemek içmekle bu işin içinden çıkılmaz. Bir an önce bu işin artık sonu gelmeli.
Ülkemde işsizlik oranları başını almış gitmişken, Döviz ve faizler yukarılara doğru hızla çıkmışken, şirketlerde hâlihazırda çalışanların işine son verilirken, alım gücümüz hızla değer kaybederken, sırtımızda alışılmışın dışında yük haline gelen Suriyelilerden temizlenmeliyiz.
Bu konuda hala tam manasıyla olumlu söylemler gelmiyor. Üstüne üstlük üniversitelerimizde imtihansız ön kayıtlardalar. Benim suçum ne? Ben çocuğumu dişimden tırnağımdan kısarak okutma uğraşı içerisindeyken, diğer yanda onlar hem devletimden maaşlarını alıyor, hem de kafalarına göre yaşıyorlar. Er geç bu işin artık sonu getirilmeli. Ekonomik önlemlerle belimiz kırılırken, bir de onlara bakacak lüksümüz yok. Onlar kim? Onlar kendi vatanını koruyamayan insanlar. Kendi ülkesinden kaçarak bir yerlere sığınan bu insanlardan her türlü melanetler beklenilir. Bir zamanlar Irak aynıydı, şimdi düzelemedi! Suriye halkı kendi vatanına sahip çıkmadığı sürece gelecekleri aynı Irak, Afganistan ve Libya gibi olacak. Hatta oldular bile!..
Allah bize yardım etsin, Gücümüz gittikçe güçsüzleşiyor. Vatandaşlarımızda görünen bir sıkıntı var. Çoğu insanımız gidişattan memnun değil! Türkiye’nin üzerinde müthiş oyunlar oynanıyor. Bir tarafta FETÖ diğer tarafta bölücü terör örgütleri… ABD ve ona bağlı diğer ülkelerin hepsi bizi bir kaşık suda boğmak için yarış içerisindeler. Rusya sanmayın arkamızda o da zaman-zemin arama peşinde! En ufak bir sızıntıda bizi can evimizden vurmaya hazır bekliyor. İnanın diyecek bir şey bulamıyorum. Canım çok sıkılıyor çok!
