Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? 1000 aydan hayırlı olan Kadir Gecesini bayramdan birkaç gün önce kutladık. Bu gecede kutsal kitap inmeye başladı. Bu gecede, melekler ve kutsal ruh yer yüzene iner, duaları kabul etmek üzere…
Ve bizler, bu geceye erişen, evrende bir zerre olan dünyanın bir zerresi olan insanlar, gündüzlerini ve gecelerini, affedilme fırsatını kaçırmak için dualarla geçirdiler. Ramazan ayı zaten mağfiret ve rahmet ayı, ancak vahşet ve kötülük Ramazan ayında da peşimizi bırakmadı. Geçenlerde kendi kendime sormuştum “acaba bu vahşeti yapan yaratıklar oruç tutar mı?” diye. Tutuyorlarmış! Atatürk Havalimanını kana, ateşe bulayan vahşiler iftarlarını cennette yapacaklarını sanıyorlardı herhalde kendilerini patlatırken. Nasıl bir gaflet nasıl bir delalet? Ve o cehennem zebanileri kutsal ayımızı kana, acıya buladılar. Ve buna devam ediyorlar! Gencecik canlar yitti gitti. Umutlarını, hayallerini, sevgileri ve hayatlarını da birlikte götürerek…
Ve onların arasında bir kahraman vardı İskenderun’dan. Gümrük Memuru Umut Sakaroğlu. Umut Sakaroğlu İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gerçekleşen terör saldırısında canlı bombayı vurarak daha fazla can kaybının yaşanmasına engel olan kahraman. Daha 31 yaşında! Allah sabır versin ailesine, sevdiklerine… Gümrük Muhafaza Memuru olan Umut birçok kişinin umudunu kurtarmış kendi umutlarını hiçe sayarak. Gözyaşlarımız onun için aktı yüreğimizin en içinden. Kadir Gecesi dualarımız özelikle onun için ve diğer bütün şehitler içindi. Sevgili Umut keşke böyle olmasaydı. Keşke daha güvenli bir dünyada yaşıyor olsaydık ve siz canlar böyle ölmek zorunda kalmasaydınız. İçimiz kurşun yarası gibi ağır. Ve elimiz kolumuz bağlı, ruhumuz isyan içinde. Nereye baksak acı, nereye baksak yalan dolan, kimin ne yaptığı ne yapmadığı belli değil, binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete. Ve sizin mekanınız cennet olsun kardeşim. O cennette iftar yapacaklarını düşünenlerse cehennem ateşinde kavrulsunlar dilerim. Bizi bu dünyada kavurdukları gibi…
Ve sevgili okuyucularım eskiden olsa ramazanın son günleri, Ramazan kakesi yapmaktan başka bir şey düşünmezdik. Çeşitli yemekler, börekler, tatlılar hazırlardık. Sokaklar neşeli olurdu. Tepsi tepsi kakeler fırınlara giderken hava, tarçın, mezeki, karanfil ve vanilya kokardı. Ne yazık ki şimdi onlardan eser kalmadı. Şimdi havada kan kokusu, acı, keder kokusu var. Ne gelmekte olan bayram ne de yaşadığımız kutsal günler bunu değiştirmedi ne yazık ki. Dilerim bu günler tez geçsin artık. Yeterde artar bile çektiklerimiz. Ve sevgili okuyucularım geçmiş bayramınız kutlu olsun. Allah bize bu günleri unutturmasın. Sağlık ve sevgiyle kalalım her zaman birlik ve beraberlikle ayrımsız gayrımsız. Yurtta sulh cihanda sulh diyerek… Yase
Günün Şiiri
Bir Günün Sonunda Arzû
Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümâyân,
Güller gibi… sonsuz, iri güller
Güller ki kamıştan daha nâlân;
Gün doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrârını ömrün eder i’lân.
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Âlemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Üstümde semâ kavs-i mutalsam!
Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam!
Ahmet HAŞİM
Dereceler Nasıl Yükselir?
Peygamber efendimiz “Derecelerin ne ile yükseleceğini haber vereyim mi?” deyince sahabe merakla, “Söyle ya resullulah” dediler.
“Sana karşı cahilane hareket edene yumuşak olursun. Sana zulmedeni bağışlarsın. Sana vermeyene sen verirsin. Senden alakasını kesenle sen yine ilgilenirsin”
